Sina Koloğlu

2014 Dünya Kupası’nın eleme turlarını, 1 milyon 582 bin kişi izlemiş. Tüm kişilerde bu yüzde, 3.27’ye eşit... O zaman izlenme oranları evren sayısı, 55 milyon 723 bin kişi... 2018’de yani son Dünya Kupası eleme turlarını izleyen sayısı 1 milyon 667 bin kişi (tüm kişilerde). Bu ortalama yüzde 2.91 ediyor. Unutmadan, evren sayısı 57 milyon 279 bine yükseldi 2016’da... İki Dünya Kupası arasında eleme turları itibarıyla bir düşüş mevcut. Bilgiler, TRT Spor’dan alınmıştır.

‘Çok açılı sayfa’ ne kadar izlendi?

TRT Spor’un bir de özel sayfası var. ‘Çok açılı canlı sayfa’... Maçları, farklı kamera açıları ve bilgiler eşliğinde izleme olanağı sağlıyor. Merak ettim, bunu da sordum. Görüntülenme sayısı 678 bin 806 kişi... Günlük canlı yayın ortalaması ise, 45 bin 253 kişi... TRT Spor’un ‘UEFA Dünya Kupası 2018’ sayfasını, bu iki haftalık süre içinde 2 milyon 725 bin 369 kişi görüntülemiş.

Avrupa ile fark var

Seçimler ve stres sanırım etkili oldu. Dünya Kupası maçlarına ilgi öyle yüksek
değil. İngiltere-Belçika maçı örneğinden gidersek, Fransa’da 6 milyon 935 bin, İspanya’da 3 milyon 972 bin, İtalya’da 5 milyon 563 bin, Almanya’da 7 milyon 99 bin kişi seyretmiş bu maçı... Bizdeki, tüm kişilerde

Yüksek sesli ve devasa orkestrayla izlemeyi zorlaştıran dizi müzikleri, ev ahalisinin pek rahatsız olduğu bir konu... Genelde bizim yerli dizilerimizde müzik, güçlü verilir. Neredeyse her sahneye bir müzik düşer. Stres, gerginlik varsa, kemanlar (ki bilgisayar ortamında üretilir) canhıraş bir halde olur... Son zamanlarda bir dizinin müziği, ev ahalisinin dikkatini çekti. Hatta son bölüm, “Yahu ne kadar dinlendirici, gerilim bölümleri bile pek bir huzurlu” dediler. ‘Kalbimin Sultanı’ndan bahsediyorlar.

Müzikler Uğur Işık’a ait... Habertürk’teki ‘Tarihin Odası’ programında dinlediğimde ilgimi çekmişti. ‘Kim bu jenerik müziğini yapan?’ demiştim. O, Uğur Işık’mış. Öyle olunca, bir kat daha arttı ilgim... Peki nedir bu dizinin müziklerinin özelliği?

Hem batıyı hem doğuyu bilmekIşık, ud, bas kemençe ve viyolonsel enstrümanlarını çalan, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nı bitirmiş bir isim... Tüm bunları alıp çok sesli ve hatta elektronik harmanın içinde yoğurmuş. Dizide, II. Mahmut dönemi müzik anlayışları melodilere yansımış, bu durum kendi hazırladığı metinde yer alıyor. Dede Efendi de onlardan biri... Santur ve rebap da kullanılmış kayıtlarda... Dizinin romantik hali, bütüne

Star TV, yaz dizilerine başladı. Romantik komediler birbiri ardına gelecek. Baştan sabun köpüğü işler olduğunu kabul ediyoruz. Şablonun dibine vurulmasına karşı değiliz. Zengin adam, fakir kız muhabbetlerine razıyız, abuklukların olabileceğini öngörebiliyoruz.

Oyuncuların ve senaryonun ‘yazlık iş çıkartalım’ seviyesine de ‘eyvallah’ diyoruz. Bütün kabullenmelerin sonucunda ‘keyif tülbentimizden süzüle süzüle ortada hiç bir şey kalmaması tuhaf değil mi? Ekip, ‘No: 309’ ve ‘Dolunay’ dizilerinin karışımı... Her iki diziyi de makul uzunlukta izledi ev ahalisi... Ortak özellikleri; bir yere kadar gülümseten sahneleri ve senaryo gidişatıyla makul romantik komedilerdi.

‘Hazır bu işe alışmış bir ekip var toparlayalım yeni bir romantik komedi yapalım’ dedikleri ‘Erkenci Kuş’ ise, ilk bölüm itibarıyla ev ahalisi tarafından ‘felaket’ olarak kabul gördü. “Oyuncuları tanıyoruz, biliyoruz ama, ne yaptıklarını izleyemedik” dediler.

Dizinin ekibi iyi

Demet Özdemir’in etrafı onu fazlasıyla taşıyabilecek bir ekibe sahip. Sevgilisi olacak Can kardeşimiz (Can Yaman) ve Sanem’in (Demet Özdemir) kardeşi Ayla rolünde Öznur Serçeler ‘Dolunay’dan... Mevkibe (Özlem Tokaslan), Ayhan Işık (Ceren Taşçı),

İngiliz ITV kanalında yayınlanan ‘What Would Your Kid Do?’ (Çocuğunuz Ne Yapacak?) yarışma programını, Kanal D satın aldı. Geçtiğimiz yıl, ITV kanalının performansı en iyi programlarından biri olarak kabul edildi. 3.8 milyon izleyiciyi ekrana çekti. Jason Manford, bu yarışmanın sunucusu... Bir komedyen, BBC ve ITV kanallarında değişik şov programlarına imza atmış bir isim. Çok iyi bir sesi de var. ‘A Different Stage’ albümünü almanızı tavsiye ederim. Yarışmanın özelliği, ailelerin çocuklarını ne kadar tanıdığıyla ilgili... Show TV’deki ‘Çocuktan Al Haberi’ni andırıyor.

Stüdyo işleri yapacak

Kanal D’nin yeni sezonda stüdyo işleri çoğalacak gibi görünüyor. İlk işaret, bu yarışma olabilir. Programı Buse Varol sunacak. Format ne kadar iyi olursa olsun, iş sunucuda bitiyor. Mesela ‘Çocuktan Al Haberi’ ve Evrim Akın örneği... En büyük sıkıntı televizyon sektöründe ‘şovmen’ kısırlığı... Genelde oyuncudan evrilmiş sunucu oluyor. Bir İngilizler’in sunucusuna bakın, bir de, bizdeki örneklere? Bakalım Varol, sunucu olarak sektöre kazandırılmış olacak mı? Yarışmanın adı daha belli değil. Ağustos ayında yayına girmesi öngörülüyor.

HBO’nun projesinde neden Türkiye yok?

ABD’nin önde gelen paralı TV

Seçimlerin sık yapıldığı bir ülkenin ekranı da bu işe alıştı. Hemen hemen her kanal, istatistik konusunda uzman oldu. ‘Simülasyon’dan ‘ayrıntılı döküme’ kadar uzanan teknolojik görsel rekabette de, her kanal üzerine düşen görevi yaptı.

Seçim sonucunu ilk önce kim bildi?

Cumhurbaşkanı adaylarının fotoğrafını ekranın sol köşesinden hemen hemen bütün kanallar eşit büyüklükte verdi. Bir kanal hariç, a Haber...

Veyis Ateş ‘Oh’ dedi

YSK, ‘açıklayabilirsiniz’ dedi. Saniyeler vardı. Habertürk’te Veyis Ateş, ekranda bize sunmadan önce verileri görüyordu. Duygularını, “Oooo, ilk sonuçları 21.00’e kadar öğreniriz” cümlesiyle anlattı. AA’nın, çok yüksek orandaki ilk sonuçlarıydı anladığım, ‘ooo’ lar..

Halk TV, nasıl yapsak havasındaydı

Halk TV, muhalefetin sesiydi. Kanalda durumlar nasıldı? ‘Bu fark kapanır’la başladı, ‘Bu sonuçlarla ne yapsak?’ havasıyla kapandı. Gezici anket başkanı Murat Gezici, “İkinci tura kalır” iddiasındaydı...

'Avlu’ dizisinin yeni sezon bölümlerinde, Hülya Avşar’ın rol alacağı haberleri yer aldı. Merak ettim, sordum yetkili isimlere... “Haberimiz yok, lafı dahi geçmedi” dediler.

Yarışmalarımız da iş yapıyor

Dizileri, çocuk çizgi filmimizi ve yarışma formatlarımızı dün yazdım... Türkiye’nin televizyon ayağı hayli dinamik dünya pazarında. Yerli format üretiminde uluslararası ses getiren bir şirket var, ‘Global Agency’... Yeni bir müzik yarışması formatı pazarladı, ‘Sound Of Nation’... Ülkelerin yerel müziklerine dönük bir program. Slovakya RTVS 1 televizyonunda yayınlanmış ve büyük ilgi görmüş. Yunanistan Antenna TV almış yarışmayı. Fransa’nın eğlence programları konusunda tek ismi Herve Hubert de, formatı alan bir başka isim. Çin ve Çek Cumhuriyeti sırada... Tabii Türkiye’de de ilgilenen kanallar varmış.

Katma değeri düşük, ithal edelim

Bloomberg kanalında uzun yıllardır tanıdığım ve sevdiğim kardeşim, ekonomi basınının emekçilerinden Abdurrahman Şimşek’i dinlerken çok şaşırdım. Abdurrahman, “Patates ve soğan ucuz, katma değerde son derece düşük ürünler. Saman da öyle. İthal etmekte sorun yok. Biz katma değeri yüksek ürünler üretmeliyiz, mesela ayçiçek” dedi. Ayçiçeği ithal ettiğimizi, bunu

'Koruyucu’nun sektöre çeki düzen vereceği iddiaları var. Netflix’in, başrollerinde Çağatay Ulusoy’un oynadığı ilk Türk dizisi ‘Koruyucu’nun (The Protector) yapımcısı Alex Sutherland, (‘Argo’, ‘Tinker’, ‘Tailor’ ve ‘Soldier’ ‘Spy’ gibi filmler var listesinde). Arap gazetesi The Nation’un 20 Mayıs’ta internet sitesinde yayınlanan bir söyleşisinde okudum. Başlık, ‘The Protector Türk televizyonunda değişimi gerçekleştirecek.’ Türkiye’deki dizi sektörünün kendilerinden çok şey beklediğini belirten Sutherland, “Yüksek standartta bir iş bekliyorlar. Türkiye’de prodüksiyonda çığır açmayı ümit ediyoruz” diyor. ‘The Protector’un Türk dizi standartlarından çok farklı olduğunun da altı çizilirken, örnek uzun diziler gösteriliyor.

Yazıda şöyle deniyor: “Standart tarife, uzun ve zor işler, 100 bölüme denk geliyor. Netflix’in bu projesine baktığımızda hayli incelmiş bir iş var, ilk sezon 10 bölüm
olarak düşünülüyor.”

Ayrıca, yaptıkları post prodüksiyon aşamasının yerli prodüksiyonlara göre daha basit ve verimli olduğunu, sektörün buna ayak uyduracağını düşündüğünü söylemiş Sutherland. Bizim sektör, bu diziyi çok merak ediyor Netflix cephesine göre...

Çizgi filmimiz dünya çapında

Uluslararası

İnternet üzerinden yayıncılık gelişti ve rekabet had safhaya gelmeye başladı. Bu konuda Netflix, kütüphanesi ve yayılma gücüyle ilk sırada yer alıyor. Ardından Amazon ve Hulu geliyor. Tüm bunlar yaşanırken, farklı bir ‘cephe’ oluşmaya başladı. Ülke televizyon kanalları bir araya gelerek, güçlerini ve birikimlerini birleştirerek, paralı internet platformları kuruyor. “Bu kadar birikimimiz var, niye başkasına yedirelim?” diyerek Avrupa’nın büyük kanalları, internette bir araya gelmeye karar verdiler.

Fransa’da, France Television, M6 ve TF1 Salto diye bir platform kurdu. Paralı olacak. Benzer bir durum İngiltere’de yapıldı. BBC, Channel 4 ve ITV ile ortak bir dijital platform kurma çalışmalarına başladı.

Özel TV’ler paralı olabilir mi?

Bizde Blu TV ile Puhu TV var. Bunlar internet ortamında yayın yapıyor. Her kanalın internette yayını var. Acaba bir araya gelip, ortak bir dijital yayın platformu kuramazlar mı? Çok izlenen bir kanalın başındaki isimle konuştum. Şöyle bir yanıt aldım: “Free TV dünyası bu kadar genişken, zor ama imkansız değil. Daha pratiği şu olabilir. Ana kanallar, ‘paralı TV’ye dönüşüp, sadece dijital platformlardan yayınlanır, uydudan açık olmaktan çıkar ve