Yazılı ve görsel basın hafta sonu bir yarışmayı yazdı, gösterdi; “Avustralya’da yayınlanan ‘Geldiğin Yere Dön’ adlı reality şov, yarışmacılarını Suriye’ye götürdü. Yarışmacılar IŞİD’le karşı karşıya kaldı...”
Geçen nisan ayında bu yarışmayı yazmış ve “Suriye kamplarına gönderin yarışsınlar” diye kafa bulmuştum. Gerçek oldu!
Mülteci olmanın yarışması!
24 Nisan 2015 tarihli yazımın başlığı da üstteki gibi... ‘Altı yarışmacı, mülteci olarak kaçak teknelere binip oturma izni, pasaport vs olmadan parasız, telefonsuz, aralarında Kenya, Irak, Somali, Afganistan’ın olduğu ülkelere gidiyor. Oralardaki mülteci kamplarında mültecilerle birlikte o hayatı yaşıyor. Yarışma giderek artan bir ilginin yanı sıra eleştirileri de beraberinde getiriyor’ diye yazmışım.
CNNTürk’te bu yarışmayla ilgili
habere baktım, yarışmanın amacı
‘mülteci dramına dikkat çekmek’ diye
kendilerini savunmuşlar.
Show TV’de ‘İlişki Durumu: Karışık’ta oynayan Seren Şirince, güldüren komik kızlar arasında tartışmasız bu yaz parladı. Diziyi izlettiren isim o.
Berk Oktay vücut filan tamam da hani ‘o şirinliğe’ ayak uyduramıyor. Tipi müsait değil. Şirince son bölümde dikkat ettim, tek başına gerçekten diziyi götürüyor.
Her bulunduğu karede ‘komiklik’ ona yakışıyor...
Yaz döneminin dizi sektörüne hediyesi diyeyim.
Uçucu diziler
‘Ne Münasebet’ ve ‘İnadına Aşk’ bende şöyle bir intiba uyandırdı; abi ekibi topla, acele et, geç kaldık, yazlık bir dizi çekelim. Senaryo şöyle hareketli olsun, bol bol sakarlık ve komiklik bulunsun... Sahneler kalabalık olsun, bir koşuşturma hissi versin.
Şöyle patlayan bir dizi yok
Diziler arasında iyi iş yapanlar var ama benim için ‘patlayan’ bir dizi yok. Bu sezon ‘Güneşi Beklerken’ çıkmadı. ‘Kırgın Çiçekler’ çok iyi iş yaptı ve sezonun devamındaki yerini aldı. Kendi halinde bir dizi olup maliyeti düşük ve karşılığı çok fazla olunca yapımcı için ‘bu yazı da kârlı geçirdik’ durumu oluyor. Tüm bu açılardan bakınca dizi yazın galibi... Kısa bir kanal gezintisi yaptım.
UçanKuş TV kanalında duydum, habere göre Şükrü Özyıldız kardeşimiz oynadığı diziden bölüm başına 45 bin TL alıyormuş. ‘Tatlı Küçük Yalanlar’ yani!
İyi tespit
‘İlişki Durumu: Karışık’ dizisinde ‘Can’ın (Berk Oktay) dedesi, ‘Ayşegül’e (Seren Şirince) müstakbel kayınvalidesi ‘Mediha’yı (Nurseli İdiz) tarif ediyor:
“Kendisi cemiyet üniversitesi alışveriş fakültesi, kredi kartları bölümünden mezundur”...
Bayram yaklaştı
Katar medya grubu beIN Media Group, Digitürk’ü satın aldı. Bu, Türkiye’de özellikle futbol ve televizyon ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı demek oluyor. Bundan böyle Lig TV tarihe karışabilir. beIN Sports Türkiye yeni adı olabilir. Kanal her gittiği ülkede bu markayla yayın yapıyor. Son olarak İspanya pazarına da, beIn Sports İspanya olarak girdi. Gelelim komplo teorilerime...
Derbiyi dünyaya satmak
Galatasaray - Fenerbahçe derbisine özel ilgi olacak. beIN Sports yavaş yavaş dünyada ‘tekel’ olmaya başladı. Üç yılda 11 ülkede yayın yapar konuma geldi. beIN Sports, dünya çapında kendi elindeki kanallarda bu ‘derbi’yi pazarlamak isteyecektir. Bunun içinde televizyon gelirlerini cazip hale getirecek, futbolcu transferlerine aracı olabilir. Malum patronu Nasser Al - Khelaifi, Paris St. Germain’in de sahibi. İbrahimoviç’in isminin Galatasaray’la anılmasında acaba bu derbinin hiç rolü yok mu? Önümüzdeki yıllarda bir Türk takımının ‘satın alınması’ gerçekleşirse şaşırmamak lazım.
Şampiyonlar ligi gelir
beIN Sports’un Arabistan, Endonezya, ABD, Fransa, Avustralya ve son olarak İspanya’da spor kanalları var. Şampiyonlar ligi bu kanalın olmazsa olmazı. Türkiye’de Tivibu üç yıllığına
‘Adı Mutluluk’ta bir sahne... Dizide dans elemeleri yapılıyor. Vural Hoca (Kaan Çakır) izliyor.
Sahneye birden ‘Kumsal’
(Ezgi Eyüboğlu) çıkıyor. Adaylardan biri zannedip basıyor teybin düğmesine...
‘Kumsal’, “Ama ben sizinle konuşmaya geldim” diyor. ‘Vural Hoca’:
“Ya dans edersin ya da asla benimle konuşmazsın” diyerek, yeniden düğmeye basıyor. ‘Dolunay’ ve takımı izleyici tarafında alay ediyor.
Ev ahalisi ‘göster kendini Kumsal’ diye beklerken, senaryo bu işi başka tarafa çekti. ‘Vural Hoca’ “Ayıptır, alay etmeyin” diye azarladı oturan öğrencileri. Bir de dans takımına aldı ‘Kumsal’ı.
Ezgi Eyüboğlu konservatuar mezunu, farkı fark ediliyor zaten. Oyunculuk disiplini, o dansı öğretmeliydi ve hepimizin ağzını açık bırakmalıydı.
Bizim yerli dizilerin sorunu oyuncuların ‘sahne performansı’ ya da ‘meslek başarı’ halleri bir türlü istenildiği gibi yansıtılamıyor. Bu da bir başka yazı konusu...
Hep söylerim RTÜK olsun, TRT olsun ‘özerk’ yapılara kavuşmasını ne iktidar ne de muhalefet ister. Neden istemez? İşte RTÜK’ün hali. Üyelerini meclis seçiyor. 10 sene AKP iktidarda diye onun çoğunluğu vardı. Şimdi muhalefet de güçlü çoğunluk kendisine geçti. Aynı şey TRT için de geçerli. Bir koalisyon olsun TRT aynen ‘tatlı su balığı’ gibi yön değiştirir. 2002 yılında değişiklik yapmaya gidildi. 5 üye TBMM’den, 4 üye değişik kurumlardan diye. Hani orada bile (kurumların adayları yani) ‘kim iktidardaysa onun adamı’ yer alacaktı. Bir nebze ‘demokratik’ bir durumdu. Onu bile kabullenemediler, 2005 yılında aynı tas, aynı hamam yaptılar.
Koalisyon RTÜK’ü etkiler mi?
Bu yazı yazıldığı sırada RTÜK üyeleri belirlenmiş olacak. Bu soruysa önümüzdeki günlerde önemini koruyacak.
Koalisyonun RTÜK başkan ve üye seçiminden sonra olsa da tahminim, üyeleri etkileyecektir. Aldığım duyumlar, 7 Haziran’dan sonra AKP’li üyeler karşısında blok olan muhalefet hafif hafif bölünme başladı. MHP’nin RTÜK’te CHP ve HDP’den ayrı düştüğü öne sürülüyor.
Kulislerde AKP’li üyeler arasında bile bir çekişme var olduğu konuşuluyor.
Yaz dizilerini izleyici mi istedi yoksa, televizyon kanalları bizim adımıza karar verip yola mı koyuldu? Genç kızların ve baklava vücutlu genç kardeşlerin ‘beach’ler de bulunmasını seyirci mi istedi yoksa bu sunum televizyon kanalları ve reklam verenlerin ortak kararı mı?
“Eee izliyorlar” diyecekler en kestirme yoldan... “Bu sektör iş yapacak, aç mı kalacak?” diyecekler en kısa yoldan... “İzlenme oranlarına bak diziler tutmuş” diyecekler... Sanki seyircinin ne istediği bu ‘reyting’lerde ortaya çıkıyor. İzleyicinin kendisine sunulan programlar arasındaki seçimidir bu ‘reyting’. ‘Yazlık’ diziler de aynen böyledir. Yazın
seyirci yazlık dizi izlemek istiyor’ diye düşünülüyor, sonra ‘kışlık dizilere’ geçiyoruz!
Neymiş bu dizilerin özellikleri?
Notlarıma baktım şöyle
bir toparlama çıkıyor:
Yaz dizilerinin romantik - komik kız atağında bir adım önde gördüğüm isim Seren Şirince. ‘İlişki Durumu: Karışık’ta dikkati çekiyor genç kızımız. Şahsen benim favorim ‘Acil Aşk Aranıyor’daki Duygu Yetiş. Zaten Şirince’nin tarzı da ona benziyor.
Gelelim bizim yazlık dizimize. Seren Şirince dizide “Ben romantik komedinin aranılan isimlerinden olacağım” mesajını verdi. Dizi bütünüyle sardı diyemem ama genç kızımızın oyunculuğu “Bu diziyi lütfen izleyin” dedirtiyor.
Ayrıca bir not: Bazen “Tipi muhteşem ama bir konuşmaya başlayınca” diye söyleniriz ya bu durum Berk Oktay’da mevcut.
Bakınca dalyan gibi delikanlı, genç kızlarımızın yüreği hopluyor tahmin edebiliyorum, ama bir konuşmaya başlıyor!