BEN DEMiŞTiM!

29 Kasım 2010

Böyle lafları kesinlikle sevmem ve kullanmam. Bugüne kadar da böyle bir şey yazdığıma rastladığınızı zannetmiyorum. Ama Habertürk’te Esin Övet’in, Kıvanç Tatlıtuğ’un yeniden ‘Ezel’ dizisinde rol alacağı söylentilerinin kulağına geldiğiyle ilgili yazdıklarını okuyunca, eylül ayında yazdığım şu yazının ne kadar da öngörülüğü olduğuna karar verdim! Verdim çünkü onu kafadan atarak yazmamıştım. Dizinin gidişatından, alınan kararın ‘diziyi kurtarma’ içgüdüsüne yaslandığını anlamıştım. Biraz da ‘ironik’ bakmıştım:
“...Konuk oyuncu olarak geldi ‘Ezel’e. Konuk oyunculuğu bitecekmiş. Olmaz, kesinlikle olmaz. Biraz daha kalmalı. Bu kadar çabuk gitmemeli. Ahh bu küçük oyunlara ne gerek vardı ki ‘Ezel’ciler. İş zaten, yavaş yavaş polisiye dizisine dönme yolunda emin adımlarla ilerliyor. O ilk zamanlardaki gizem, o kendine has labirentler nerede? Karakterlerin karizmaları yerde. Yine de bakacağım belki senaryo bir yerde yakalar tekrar o eski havayı... Ama bu hali ile geçen sene olayın bittiği izlenimini bende sonlardırması mümkün değil... Bu nedenle Kıvanç Tatlıtuğ, oynadığı kadar oynasın farketmez!”
Eğer Kıvanç Tatlıtuğ geri dönerse bu yazının anlam ve önemi daha bir kıymete biner!


V

Yazının Devamı

ŞARKILARI REYTiNG ARTIRIYORMUŞ

26 Kasım 2010

Sinan Akçıl şu dönemin ‘parlak’ isimlerinden. Ne olursa olsun eğlence sektörünün vazgeçilmezi olan magazin içinde bir şekilde yer almak şart. Sinan Akçıl’ın - piyasada bilinirken - popülaritesini, bir ‘eğlence markası’na dönüştürmesi Hadise ile oldu. Yaptığı işe sansasyon sosu da katınca o artık ‘piyasanın en yüksek ücretli’ müzisyeni oldu. Kendisi şimdi yeni ‘gençlik dizisi’ diye lanse edilen ‘+ 18’in müziklerini yapmış. Acaba kim yaparsa ses getirir diye düşünürken karşıma Sinan Akçıl çıktı.
Tabii şarkının nasıl olacağı da merak konusu? Hafif rock tınılarıyla karışık, eller havaya kokulu mu? Alternatif rock tarzı mı? Ama gelen bültende şöyle deniliyor; “Şarkıları dizi aralarında kullanıldığında rey-tingleri artırdığı kanıtlanan...”
Yani dizi aralarında böyle ise baştan sona ve jenerik de dahil olursa bu dizi, ilk üçe oynar gibi bir hava çıkıyor. Göreceğiz.

KIRCA, ÇANAK ANTEN REKLAMINDA
Bir elektronik posta gelmiş; bir çanak anten reklamı. Levent?Kırca’nın “Kullanıyorum memnunum” diyen, gülümsediği bir resmini de koymuşlar. Bilmem artık kendisinin haberi var mı? Çanak anten bedeva mı verildi? Bir husus var; şöyle bir reklam olabilirdi; “Ben televizyonda yokum. Ama

Yazının Devamı

BEN GALiBA DiZiLERDEN SOĞUDUM

25 Kasım 2010

Televizyon izlemeyi seviyorum. Tembel işi de deniliyor. Otur, izle, yaz. Bunlar umrumda değil. Bu sene devreye giren dizilerin ilk bölümlerini izledim. Sonrasında devamını tahmin etmek mümkün. Konular değişmeyecek, şablonlar değişmeyecek. Karakterler yer değiştirecek o kadar. Galiba ben konulardan da bıktım. ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ hâlâ o tecavüz sahnesinde kalanların tartışmalarıyla devam ediyor. ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ ilk bölümlerindeki heyecanı aldı götürdü benden. Karakterler o kadar yakınlaştı ki, kelimenin tam anlamıyla yüz göz oldular. Oyunculuk canhıraş feryatların sınırında. ‘Bitmeyen Şarkı’, ‘Unutulmaz’, ‘Gönülçelen’, ‘Aşk ve Ceza’...

Sadece izliyorumHadi neresinden başlayayım. Kadınları ve erkekleri hayranları arasında bölüşülmüş diziler. Hanımağa anneler, şehirde çalışan, köydekini seven kadın, fakir şarkıcı... Eh, bunlar tabii ki değişmeyecek de, oyunculuk olarak ne var? Bir Nurgül Yeşilçay var. Bergüzar Korel’in ilk bölümünden sonraki performansı yeknesak... ‘Ezel’ geçtiğimiz yılın favori dizisiydi. O da “Bıktık artık, acaba nasıl bitirsek” moduna girdi.
Bir de ‘Deli Saraylı’ vardı. Ama işte bizim millet de böylelerini sevmez. Onlar da sanki ağdalı ağdalı

Yazının Devamı

TELEViZYONDA HER ŞEY FORMATLANIYOR

24 Kasım 2010

Yarışmaların, ‘gerçeğin televizyonu’ formatlarının sonu yok. Endemol bu konuda bir nevi ‘fabrika’. Cannes’daki son uluslararası fuarda yeni bir yarışma formatını sundu. ‘Zoom’ adlı yarışmada beş yarışmacının tam 24 saati televizyonda, intrenette, cep telefonunda aynı anda yayında olacak. Yani ekranla bağlantılı ne varsa alet edevat, orada bu yarışma olacak. İşi gücü bırakacağız, tüm hayatıımız bu beş kişinin ne halt ettiğiyle geçecek. Ve bu tam bir hafta kesintisiz devam edecek.


HABERLER 15 DAKİKA SONRA TANTANAHaber bültenleri de ‘yeni format’ denemelerinde. Fransız Direct 8 kanalı izleyiciyi çekebilmek için ana haber bülteninde değişiklik yapmış. 15 dakika haberler. Sonra gündemdeki önem sırasına göre bu siyasetçi, uzman her kimse, stüdyoya getirilip karşısına da üç izleyici oturtup kapıştırıyor.

TAKİP SAHNESİNDE O KADAR KURŞUN ATILDI, ARABALARDA HASAR YOK‘Arka Sokaklar’ istikrarını koruyor. Olayların önemi yok. Aslında oyuncu kadrosu, çekim ve eli yüzü düzgün bir senaryo. İşte bildik polisiye olaylar ama yukarıdaki süslerle o kadar iyi örtüştürülmüş ki, sıkmadan devam ediyor. Yani hikayede sıkışmak yok.
Tabii ki, mutlaka her bölümde aksayan bir şeyler bulmak mümkün.

Yazının Devamı

DEĞiŞiKLiĞiN NEDENi HEDEF KiTLE

23 Kasım 2010




Star’da yine bir hareketlilik var. Anladığım, ortalama izlenme oranını yükseltmek, bunu da Kanal D’den aldığı dizilerle sağlamak istiyor. Şimdi bir operasyon daha yapıldı. ‘Küçük Sırlar’ Star’da en zor güne, çok izlenen zaman dilimine alındı. Yani ‘kurtlar sofrası’ denilen kuşağa. Peki ‘Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’ neden salı günü ve neden 22.30’da ekrana gelecek? Salı günlerinin klasik dizisi ‘Papatyam’dan sonra yabancı sinema ya da yerli dizi tekrarı veriyordu Star. Buraya ‘Behzat Ç’yi aldı.
Pazartesi günü ne durumdaydı dizi? Benim gördüğüm izlenme oranları epey alt sıralara inmişti. Bu dizinin sezonun en ‘ilginç işlerinden’ biri olarak gören biri olarak söylüyorum, durum parlak değildi. Nitekim gerekçe de bu; hedef kitle, saat ve gün olarak salı gününün daha iyi olacağını düşünüyor kanal. Umarım bu doğru çıkar. Çünkü gerçekten bu dizi farklı ve devam etmeli. Taraf tutuyorum yani.


Yazının Devamı

ROMAN YÜZYILLIK, HÂLÂ DiZiSi, FiLMi ÇEKiLiYOR

22 Kasım 2010

Biz ‘roman uyarlaması’ olayıyla yeni tanıştık. Sinemamızda örnekleri vardı. Ama bizde her şey televizyon ile başladığı için, sanki yeni bir şeymiş gibi üzerine atladık. Dizilerimizin roman uyarlamalarına getirilen en büyük eleştiri ‘aslından kopuyorlar’ oluyor. Bu aslında genel bir eleştiri. Yani film ve dizi uyarlamaları için ‘aslına sadık kalmamış’ damgası her zaman vurulmuş. Ama bu ne televizyoncuları ne de sinemacıları vazgeçirmiş. Bu akşam Sinema TV’de yayınlanacak olan Charles Dickens romanı ‘Antikacı Dükkanı’ (21.00), Wikipedia’nın verdiği bilgilere göre toplam 11 kez dizi ve film olarak çekilmiş. 1911’de sessiz ve siyah beyaz olarak ilk kez beyazperdeye yansımış. İlk televizyon dizisi macerası ise 1962 yılında olmuş. 25 dakikalık 13 bölümden oluşmuş. Dizi olarak daha sonra 1979 yılında yarım saatlik dokuz bölüm olarak çekilmiş. 1995 yılında ise başrollerini Peter Ustinov ile Sally Walsh’ın oynadıkları ABD yapımı hali, dört dalda Emmy Ödülü’ne aday olmuş. Belli olmaz buradan yola çıkarak bizimkiler de bunun ‘yerlisini’ çekebilir. Bu akşam 2007 yılı versiyonunu izleyeceksiniz.


KARAMAZOV KARDEŞLER BAŞKA HANGİ ÜLKEDE TV DİZİSİ OLDU? Bu akşam ‘Karadağlar’ dizisinin

Yazının Devamı

YÖNETMENLER ÇARPIŞACAK

21 Kasım 2010

Kanal D ‘Şüphe’ dizisini ocak ayında ‘Yaprak Dökümü’nün yerine koyuyor. Bu demektir ki, bol magazinlik malzeme. Fox TV de iddialı bir diziyi aralıkta ekrana sürüyor; ‘Kirli Beyaz’. Bu dizi dünyasının iki ‘çok iş yapan’ yönetmenin de rekabeti olacak. Abdullah Oğuz ve Faruk Teber. Peki kim önde gider? Şimdi Kanal D ‘dizilerin izlendiği kanal’ ve ‘Yaprak Dökümü’ yerine konulacak bir dizinin burada boşluk yaratma şansı yok. Demek oluyor ki ‘izlenmesi için gereken tüm şartlar’ sonuna kadar zorlanacak. Büyük bir servete sahip bir aile. Şaşalı yaşantılar, entrikalar... Faruk Teber’in ‘Hanımın Çiftliği’, ‘Hatırla Sevgili’, ‘Kırık Kanatlar’ en bildik çalışmaları. Teber imzasını ‘öylesine’ atmaz.
Fox da yavaş yavaş, izleyicinin ‘dizileri izlenir’ kanalı olmaya başladı. Kanal D’nin yaptığım iş mutlaka tutmalı iddiası nedeniyle ‘fazla tahammülüm olmaz’ diyeceği bir handikabı var. Fox daha çok dayanabilir dizinin tutması için.

BURCU KARA VE SELİN DEMİRATAR
Bana göre ‘daha çok popüler olacak’ kategorisine girmek için bir sınav olacak her ikisi için de. Selin Demiratar ‘Şüphe’ ile epey habere konu olur. Burcu Kara dizi dünyasının en sessiz ve bulaşılmayan isimlerinden. Onun için

Yazının Devamı

SARKOZY'DEN TV ŞOV

19 Kasım 2010

Geçen salı günü Fransa'da üç kanal birden Sarkozy ile yapılan canlı söyleşiyi yayınladı. Soruları seçilen üç gazeteci sordu. 12.3 milyon kişi programı izledi. Claire Chazal, David Pujadas ve Michel Denisot, soruları soran gazetecilerdi. Claire Chazal TF1'de 1991 yılından beri bulunuyor ve Fransız televizyonunun parlak isimlerinden. Pujadas France 2'nin ana haber bültenini sunuyor. Michel Denisot ise Canal Plus’ta 2004 yılından beri 'Le Grand Journal' bültenini sunuyor. Denisot, televizyon gazeteciliğinin yanı sıra, kanalın ve bağlı bulunduğu tüm yayınların genel müdürü. 1995 yılında seçim öncesi Nicolas Sarkozy ile yaptığı geniş söyleşiyi kitap haline getirdi. Yani Sarkozy Fransa'nın en ünlü, etkili üç gazetecisi ile karşı karşıya geldi. Bu üç kanal arasında en fazla izlenme payını TF1 almış. Onu sırasıyla FR2 ve Canal Plus takip etmiş. 10 Fransız'dan dördü bu programı izlemiş. Program en çok izlenen zaman dilimi 20.15 ile 21.40 arasında yayınlanmış. Bu bir olay. Siyaset ve televizyon üzerine yazılacak tarihte yerini alacak bir örnek. Tepkiler; 'Saray seçtiği üç gazeteci ile şov yaptı' şeklinde. Haberin yorumu benim haddimi aşar. Onu köşe yazarlarımız yaparlar. Fransız toplumu da

Yazının Devamı