Selâmân ü Ebsâl

27 Şubat 2022

Özür dileme zamanında söylenmesi gereken tek şey, estağfurullah demek ve bu kelimeyi diline kaydetmektir. Molla Camî

Bazı hikâyeler vardır ki, binlerce yıl boyunca çeşitli yazarlar ve düşünürler onun üzerine kurgular yapar, düşüncelerini ve söylemek istediklerini onlar üzerinden aktarmaya çalışırlar.

Selâmân ü Ebsâl bazen de Ebsâl ü Selaman, Salâman u Absâl veya Salaman’la Absal adıyla tekrarlanan hikâye de bunlardan biridir. Huneyn b. İshak (ö. 873) tarafından Yunanca’dan Arapça’ya çevrilen Selâman ü Ebsâl hikâyesinin gerçek kökeni hakkında çok sayıda araştırma yapılmıştır. Yaygın kabule göre Platon’dan önce gerçekleşen veya onun döneminde ortaya çıktığı düşünülen sembolik bir aşk hiâyesini konu alan bu eserde, Nuh Tufanı öncesi Herkül’ün oğlu Hermanus adında bir kral vardır. Çocuk sahibi olmak isteyen, ancak kadınlarla yakınlaşmak istemeyen krala bir filozof “adam otu” verir.

Doku

Yazının Devamı

İstanbul’un kaybolan kültürü: Voli

26 Şubat 2022

Yunanca “vo’li / boli / atma” kelimesinden geçen bu sözcük kıyıdan büyük ağlarla balık avlanma alanları için kullanılırdı. Bir dönem Boğaziçi’nde 66, Üsküdar’da 6, Haliç’te de 9 voli yeri bulunmaktaymış. 1960’lı yıllara kadar voli devam etmiş

1960’lı yılların başına kadar Boğaziçi sahillerinin bazı noktalarında zaman zaman bir hengamedir giderdi. Bütün bu gürültü ve karmaşaya alışkın olan Boğaziçi sakinlerinin bir bölümü bu gürültüyü duymazdan gelir, bir bölümü ise merakla ağdan çıkacak balıkları seyretmek, biraz da en taze ve en ucuz balığı almak için bu hengameye dahil olurdu. Bu karmaşanın nedeni “voli”ydi. Dilimize Yunanca “vo’li / boli / atma” kelimesinden geçen bu sözcük kıyıdan büyük ağlarla balık avlanma alanları için kullanılırdı. “Voli çevirmek” büyük bir balık ağının, iki balıkçı kayığı aracılığıyla, olabildiğince geniş bir daire şeklinde denize

Yazının Devamı

Bûstan üzerine

20 Şubat 2022

Ünlü şair Şirazlı Şeyh Sâdi’nin yazdığı “Bûstan” isimli kitap bizim dilimizde daha çok “Bostan” adıyla bilinir. Farsça “bûstan” kelimesi çiçek bahçesi, güzel kokulu çiçeklerle dolu yer anlamına gelmesine karşın dilimizde “bostan” yaygın olarak kavun karpuz tarlası veya çeşitli sebzelerin yetiştirildiği yer anlamında kullanılmaktadır. Bu nedenle söz konusu çeviri “Bostan” olarak yapıldığında bir kavram kargaşası oluşmakta, tarla ile güzel kokulu bahçe arasındaki fark insanın aklını karıştırmaktadır. Bu kitabı okuyan bazı kişiler, bir bostana girmiş olduklarını farz edip diledikleri gibi nasiplenebilir, bazı kişiler ise yazılanların tadına varıp, hoşluk yaşarlar.

Gül devşirmek

Sâdi der ki; “Kitabıma bakarak, gül bahçesine girip, gül devşirmek istememe rağmen, iyi niyetle de olsa yerine acı biber getirmiş olabileceğimi düşünenler olabilir. Onların da hoş görüşüne ve müsamahasına sığınıyorum. Yazım ve sözüm hurma gibidir. Üstü

Yazının Devamı

Tapulu bir mülkiyet olarak dalyanlar

19 Şubat 2022

Özellikle İstanbul Boğaziçi’nde denizin içine dikilen direklere gerilmiş ağlarla yapılan balık avı alanları olan dalyanlar çok eski tarihlerden beri toprak mülkiyetine benzer şekilde tapulanmış olup, bu tapulardan bazıları günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.

İstanbul’un günümüzde unutulan bir özelliği de dalyanlarıdır. Kökü kesin olarak belli olmayan bu kelimenin İtalyanca veya Yunanca’dan dilimize devşirildiği düşünülmektedir. Denizlerin kıyıya yakın bölgelerinde, dalgaların etkisinden uzak, sert akıntıların bulunmadığı korunaklı alanlara, göl veya nehir ağızlarına balık yakalamak için kurulan düzeneklere dalyan denir. İstanbul özellikle de Boğaziçi dalyanları denizin içine dikilen direklere gerilmiş ağlarla yapılmakta olan balık avı alanlarıdır. Dalyanlar özellikle göçmen balıkları avlamak için kurulurlarsa da bazı dalyanlarda aynı zamanda yerli balıklarla, gezici veya uğrayıcı denilen balıkların da avlandığı bilinmektedir.

Dalyan kelimesi dilimizde farklı amaçlarla da kullanılmıştır.

Yazının Devamı

‘Ehven-i şer’ üzerine

13 Şubat 2022

“Aklımı başa devşirdim,

Hayrı şerden seçer oldum.”

Yunus Emre

***

Arapça “şerr” kötülük ve “ehven” en zararsız kelimelerinin birleşimden oluşan “ehven-i şer” sözcüğü günümüzde sık kullanılan bir kelime değildir. Ancak bir dönem sıkça duyduğum ve eskilerin pek tercih etmediği bir eylemi ifade etmek için kullandıklarını bildiğim bir kelime olduğu için bu konuda bir yazı yazmayı düşündüm. Mustafa Kemal Atatürk’ün de bu sözü sevmediğini, “şerlerin en şeri ehven-i şerdir” dediğini hatırlıyorum.

“Ehven-i Şer” kötülüğün en azını veya iki kötünün en az zararlısını ifade etmek için kullanılan bu kelime nerede ise hemen her işte karşımıza çıkan bir tercihi belirtmek için kullanılmakta. Ne demek kötülüğün veya yanlışın azını tercih etmek? Kötülüğün veya yanlışın azı çoğu olur mu?

Ne yazık ki zaman zaman duyduğumuz bu kelime toplumun genel yapısı içinde günümüzde de rağbet

Yazının Devamı

Bölgede mimari düzenleme şart

12 Şubat 2022

1974 yılında asistan olarak İstanbul Üniversitesi’nde göreve başladığımda, hemen her gün Süleymaniye çevresinde dolaşma ve o bölgenin ruhunu anlama imkânına sahip olmuştum. Şimdi tekrar gündemde olan Süleymaniye için etkin bir mimari müdahale gerekmektedir.

1965, mimarlık eğitimime başladığım yıldı. Ertesi sene büro stajım dolayısıyla bir süreliğine rahmetli Nezih Eldem Hoca’nın yanında çalıştım. Büroda çalışılan projelerden biri de Süleymaniye’nin yeniden düzenlenmesiydi. Daha önceleri çeşitli nedenlerle Süleymaniye Camii ve çevresini ziyaret etmiş olsam da farklı bir bakış açısıyla birkaç kez daha dolaştım ve fotoğrafladım. Nezih Hoca’nın farkına varmamızı istediği detaylara ve yapı ilişkilerine dikkat etmeye çalıştım. Ne kadar bilgim vardı ki, bu mahallenin geleceği konusunda yapılan çalışmalara katkım olsun? Yine de birkaç hafta boyunca çevreyi dolaştım ve bilgimi artırmaya çalıştım.

Bir süre sonra, 1974 yılı başlarında asistan olarak İstanbul Üniversitesi

Yazının Devamı

Perikles üzerine

6 Şubat 2022

Bir insan ölümünün üzerinden iki bin beş yüz yıla yakın bir zaman geçtikten sonra hâlâ anılmaya devam ediyor ve yaptıklarından övgüyle söz ediliyorsa gerçekte ölmemiş, gerçekleştirmeye çalıştığı düşünceleriyle yaşıyor demektir.

MÖ. 495 yılında Atina’da doğan ve 429 yılında aynı şehirde ölen Perikles, Atina demokrasisini geliştiren ve devletin en geniş sınırlara ulaşmasını sağlayan kişi olarak bilinmektedir. Thukididis, Perikles’in düşünme ve karar verme yeteneğini ön plana çıkarır, ama yoğun çalışması üzerinde pek az durur. Buna karşın Plutarkhos, kendi şahsi işleri ile ilgilenmeyen, devlet daireleri dışında bir yere gittiği görülmeyen bir Perikles portresi çizer.

H.G. Wells’in “Ana Hatlarıyla Dünya Tarihi” kitabını okurken Perikles için uzunca bir bölüm ayırdığını gördüm ve ilgiyle okudum. Tarihe meraklı olsun olmasın çoğu kişinin adını bildiği Perikles’in daha yakından tanınması gerektiğini düşündüm. Kimdir bu bin yılların

Yazının Devamı

İstanbul'un cazibesi

5 Şubat 2022

Antik A.Ş’nin kırkıncı yıl etkinlikleri çerçevesinde yayımladığı “Tuvallerde İstanbul” isimli büyük boy kitap, bu kurumun kırk yıl boyunca portföyüne giren İstanbul resimlerinden oluşuyor.

Antoine de Favray, "İstanbul Panoraması”

Ressamlar baktığımız ama görmediğimiz şeyleri bize gösteren insanlardır. Auguste Boppe (1862-1921) 1911’de Paris’te basılan “Les Peintres du Bosphore au Dix-Huitième Siècle / XVIII. Yüzyıl Boğaziçi Ressamları” isimli kitabının ön sözüne; “Eğer günümüzde sanatçılar, artık hâyli kanıksamış olduğumuz Doğu’daki ışık, renk ve doğa güzelliklerini, kostümlerin parıltılarını ve yaşamın canlılığını hâlâ aramaya geliyorlarsa, bir ressam için, geçmiş asırlardaki İstanbul’un cazibesi kim bilir nasıl güçlü idi” sözleriyle başlar. Gerçekten gerek Boğaziçi gerekse İstanbul çok uzun bir dönemdir sanatçılar için esin kaynağı olmuştur. Zaman zaman imparatorluk başkentine gelen elçiler

Yazının Devamı