TURİZMDE DENEYİM PAZARLAMAK

22 Ağustos 2022

Değerli proje uzmanı, yazar dostum Timur Yıldız ile sohbet ederken, deneyim pazarlaması konusunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha anladım.

Yıllar önce Almanya’nın bir kasabasında ünlü bir mutfak ekipmanları markasının davetlisi olarak bulunmuştum. Davet sahibi turizm bürosundan bir rehber hanımefendiyi bizi gezdirmesi ve mihmandarlık yapması için görevlendirmişti. Ama turizm bölgesi olarak nitelendirdikleri tarihi yer, ahşap, asimetrik, yola belli bir açı ile çıkıntı yapan sadece üç evden ibaretti. Üç evin zemin analizinden, ahşap malzemesinin toplandığı ormanların tarihine, güneş ışığını kaç derece açı ile ne kadar sürede aldığına varıncaya kadar tüm detayları dinledik... İçi boş bir şeyin nasıl pazarlandığına hayret ettim.

Hizmet sektörü soyut bir kavram. Cepte fatura, akşam yemeğiniz güzel geçtiyse torunlarınıza anlatacak kadar yıllarca süren bir deneyim. En pahalı ceketi bile alsanız ömrü bitiyor, modası geçiyor, güve yiyor... Ama deneyimler ölümsüz. Paris’te üç Michelin

Yazının Devamı

İstilacı balıklar

15 Ağustos 2022

Geçtiğimiz ay elim bir suikast sonucu hayatını kaybeden Japonya eski Başbakanı Shinzo Abe’ye çok üzüldüm. Ülkesine büyük hizmetleri bulunan Abe, Türkiye’yi çok seviyordu. Eşi ile Tokyo’daki ülkemizin değerli işletmecilerinden Mehmet Dikmen’in işlettiği Osmanlı mutfağı temalı Burgaz Ada Restoran’a sık giderdi.

2013 yılında halkımızı bilgilendirmek için Tokyo’da balon balığı ile ilgili bir program yaptım. Hayatımda ilk kez bu balığı yiyecektim ve o yıllarda her yıl 250 kişinin balon balığından zehirlenerek öldüğünü biliyordum. Ben de vasiyet mektubumu yazıp akşam yemeğine gittim!

Başbakan Abe severdi

Araştırma yaparken Başbakan Abe’nin balon balığını Koyanagi isimli restoranda yediğini öğrendim. Ülkenin başbakanının yemek yediği yerde güvenlik riski olmazdı. Balon balığından yapılan pek çok çeşidi denedim o akşam. TRT Türk’te ‘Dünyanın Türk Şefleri’ programında yöresel yemekleri de anlatıyordum. Fugu saşimi en beğendiğim yemek oldu o gece. Midemde de hiçbir rahatsızlık yaşanmadı.

Japonla

Yazının Devamı

Mutfakların Efendisi

8 Ağustos 2022

2012 yılında TRT’de yaptığım ‘Dünyanın Türk Şefleri’ programında New York’tan Tokyo’ya kadar pek çok ülkede başarılı olmuş Türk şeflerle çekimler gerçekleştirdim. Uzak Doğu’da da Efendy Restoran’ı planıma eklemiştim. Ancak 13 bölüm tamamlanınca hemen yayınlanma gereksinimi doğdu ve erteledik. Dünyanın en uzak ucundan ses getiren, daha Türkiye’ye gelmeden, yaptığı kaliteli çalışmalarla adını ülkemize ve dünyaya duyuran Somer Sivrioğlu ile program yapamamak içimde uhde kalmıştı. Ta uzaklardan sevmiştim Somer Şefi, Türk mutfağına yorum getirip başarılı olduğu için. Restoranın ismi Efendy. Hem İngilizce hem Türkçe’de aynı şekilde okunuyor. Ama gerçekte kendisi efendi, saygılı, yüreği sevgi dolu, mütevazı tam bir beyefendi Somer Şef.

TUTKULU VE GÖZLEMCİ

Sivrioğlu’nun Etiler’de açtığı Efendy Restoran’a geçtiğimiz cumartesi günü öğle yemeğine gittim. Kapıdan girince sol tarafta açık mutfak, harıl harıl çalışan gençler... Şık bir mekan,

Yazının Devamı

Ankara'nın Çadır Kebap'ı

1 Ağustos 2022

Şehirlerin batı yönündeki arazileri daha kıymetli oluyor ve o yöne giden yollar üzerindeki mekanlar popülariteyi yakalayıp, uzun yıllar varlığını sürdürüyor. Bu kanıya nerden mi vardım? Uzak geçmişi imgeleyen belleğim beni 1980’li yıllara götürdü. İstanbul’dan Tekirdağ-Edirne yoluna uzanan güzergahta Büyükçekmece’de Beyti (daha sonra Florya’ya geldi), Kaşıbeyaz ve Haramidere’deki ünlü kebapçılar, otopark ve trafik rahatlığı avantajını kaliteyle birleştirince hep var oldular.
Başkent’te de Eskişehir yönüne doğru gelişen şehirde uzun süre kaliteli mekanların eksikliği özellikle o bölgede oturanlar tarafından serzenişe neden oluyordu. Bu gereksinime ilk yanıt veren 2008 yılında açılan Çadır Kebap oldu. Geleneksel Adana mutfağını Ankara’ya taşıyınca çok mutlu etti kentin insanlarını. Yüksek tavanlı ahşap ağırlıklı dekorasyonu, lezzetli meze ve yemekleri ile Çadır Kebap, başkente gelen yerli ve yabancıların uğrak yeri oldu.

Başkent’in göbeğinde

Yeme içme gustosunu her

Yazının Devamı

Alplerin kartpostal şehirleri

25 Temmuz 2022

İsviçre ve Fransa’nın köyleri birbirinden güzel, temiz ve bakımlı. Kimisi peyniri, kimisi bağları ile meşhur ama bir de doğası ve kartpostal gibi güzellikleri ile büyüleyenleri var.
Cenevre’ye yarım saat mesafedeki Annecy bunlardan biri. Doğanın güzelliklerini hünerli insan elinin katkılarıyla desteklerseniz harika şeyler çıkıyor ortaya. Bir de koruma altına alınıp, devamını sağlarsanız dünyanın ilgisini çeken gözbebeği yerlere ulaşırsınız.
Annecy’e yağmurlu bir günde gitmiştim, buna rağmen gölde yelkenliler, gezi tekneleri, etrafında yürüyen yayalar ve bisikletliler... Her yer yemyeşil! Kanallar Venedik’i andırıyor. O nedenle buraya ‘Alplerin Venedik’i’ diyorlar. Şehir içinde el yapımı ürünler satan dükkanların vitrinine bakınca bile estetikten gözleriniz dinleniyor. Öğle yemek saatini pek geçirmeyin derim, 15.30’dan sonra her yer kapanıyor.

Karın erimediği zirve

Cenevre’ye bir saat mesafedeki Chamonix kasabası ünlü kalem markasının karlı tepelerinden ilham aldığı Mont Blanc’ın bulunduğu yer.

Yazının Devamı

Leman Gölü'nün güzellikleri

18 Temmuz 2022

Cenevre’ye hayat veren Leman Gölü, diğer adıyla Cenevre Gölü’nün yüzde 40’ı İsviçre’ye, yüzde 60’ı Fransa’ya ait. Gözü gibi bakıyorlar, suyu deniz suyundan farksız, berrak ve çok temiz. Kuğular, ördekler özgürce yüzüyor gölün üzerinde. Patırtısız gürültüsüz tekne turları, yelkenliler, büyük bir fıskiye, plaj, bambaşka bir hava katıyor göle...
Fransızlara ait Yvoire kasabası Cenevre’den yarım saat süren yolculuktan sonra gölün kıyısında görülmesi gereken bir yer. 700 yıllık bin haneli Fransız köyü, İsviçre’den Akdeniz’e geçmişsiniz havası veriyor. Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Özel Temsilcisi Büyükelçi Namık Güner Erpul ve eşi Necla Hanım, vizyonlarını hep takdir ettiğim insanlar, ilk durak yerimizin Yvoire olmasını sağladılar. Biz de birlikte Michelin yıldızlı Les Jardins du Léman isimli restoranda göle bakarak Fransız mutfağının damgasını vurduğu güzel bir deneyim yaşadık.
Mango ve egzotik

Yazının Devamı

Cenevre’deki lezzet durağı

11 Temmuz 2022

Beslenme alışkanlıkları ile genlerimiz arasındaki bağ et yemeklerine olan ilgimizi azaltmıyor. Bebeklerde bile ilk altı ay annenin yedikleri doğan çocuğun gelecekteki beslenme tarzında etkili oluyor. O nedenle Türkiye’de olduğu gibi Avrupa ülkelerinde de iyi et lokantaları iş yapıyor. Bunlardan bir tanesine geçtiğimiz ay İsviçre’nin güzel kenti Cenevre’de rastladım. Michelin yıldızlı Fransız, İtalyan mutfaklarında deneyim yaşamak mesleğimiz gereği farz olsa da dönüp dolaşıp haz duyacağımız, sofradan mutlu kalkacağımız restoranı canı çekiyor insanın ve ayakları ile mide kol kola girip yolu buluyor.
8 Oak Steakhouse uzun mazisi olmayan ama çok kısa sürede Cenevre’de yaşayan damağı kuvvetli İsviçrelilerin ve Avrupalı turistlerin gözbebeği olmuş bir mekan.

Enfes bir menü

Cenevre’nin merkezinde her yere yürüyüş mesafesinde olan 8 Oak Steakhouse, ambiyansıyla, özenle seçilmiş ve kömür ızgarasında pişirilmiş etleriyle Türk misafirperverliğinin tam olarak hissettirildiği çok sıcak bir yer.
Sahibi Yetiş Baştaş, Almanya’da

Yazının Devamı

Dut mevsimi bitmeden...

4 Temmuz 2022

Yıllar önce Genelkurmay Karargâhı’nda çalışırken yakinen tanıdığım E. Tümgeneral Mehmet Taşpınar, Makine ve Kimya Endüstrisi Genel Müdürü olmuştu. Bir akşamüzeri çok önemli misafirleri olduğunu söyledi ve güzel bir masa rica etti. Ben de hazırlıkları tamamlayıp kaliteli bir servisle konukları büyüleyemeye başladım. Önem verdikleri konuk ile bir ara göz göze gelince nereli olduğumu sordu ve Çanakkale’yi duyunca gözleri doldu, “Sen küçükken bizim dükkana dut getiren çocuk Süreyya değil misin?” diye sordu. “Evet” deyince sarıldık birbirimize... Çanakkale’de sevdiğimiz iş insanı Moris Reyna -o zamanlar İsrail Türkiye İş Konseyi Başkanı idi- mevsiminde sepette getirdiğim dutları her gün tüketirdi. Bahçemizde beyaz dut ağaçları vardı. Olgunlaşınca ağacın altına çarşaf tutup silkelerdik, tane tane sepetlere yerleştirirdik ve üzerlerini yaprakla örterdik. Ben de kilosunu 150 (!) kuruştan satar, ilkokulda yaz harçlıklarımı çıkarırdım. Şu anda

Yazının Devamı