TÜRKİYE'NİN en önemli meselesi, Kürt meselesidir. Hem içeride, hem dış politikada...
Meseleyi fukaralığa indirgemek yanıltıcıdır. Bugün "sadece iş, aş" isteyen kimse, belli bir ekonomik düzeye gelince "ekmekten sonra" kültürel kimlik ihtiyacını hissediyor.
Kafalar karışık... Kürtler 'adına' konuşanlar arasında hala Pan - Kürt duygularla coşan şovenler, terörist fanatikler olduğu gibi, "Türkiye sınırları içinde..." bir çözüm modeli arayan ama netleştiremeyenler de az değil.
Mesele bir formülle kestirip atılamayacak kadar karmaşık...
Kürtler belli bir bölgede toplanmış olsa, "haydi ayrılalım..." dersiniz. Türkiye, nüfusunun 7 - 8 milyon azalmasıyla yıkılmaz; bundan asıl korkması gerekenler bölücülerdir.
Fakat o kadar iç içe geçmişiz ki, ayrılmak imkansız. Bölgede doğan her üç kişiden biri Batı illerimize göçmeye devam ediyor!
***
DEMOKRASİ çok önemli, ama sihirli değnek değildir. Anthony Birch göstermiştir ki, demokratik rekabet etnik bağnazlığı besleyebilir de!
Belirleyici olan, "entegrasyon" kavramıdır: Bir ülkedeki etnik kesimlerin toplumun bütününe ne ölçüde entegre olduğudur; hem sosyo ekonomik, hem siyasi bakımdan...
Siyasi entegrasyon göstergelerinden biri partilerin bölgelere göre oy dağılımıdır. 3 Kasım seçimlerindeki tablo şöyle:
Parti Doğu(%) G. Doğu (%)
AKP 33 30
DEHAP 20 25
CHP 11 11
Doğu ve Güneydoğu'daki illerimizin tamamında değil, bir kısmında Kürt vatandaşlarımız yoğunlukta... Ama Kürt milliyetçilerinin coğrafi iddialarına bakarsak, DEHAP'ın bu oyları onlar için hüsrandır. Kürtlerin bile önemli bir bölümünden oy alamayan bir Kürtçülük!
***
FAKAT DEHAP, beş ilde (Ağrı, Iğdır, Muş, Siirt, Tunceli) yüzde 30'un üstünde; dört ilde (Batman, Hakkari, Şırnak, Van) yüzde 40'ın üstünde, Diyarbakır'da ise yüzde 50'nin üstünde oy aldı.
Bu 11 ildeki tablo Kürt milliyetçiliği için hüsran değil ama kendi beklentilerine göre zafer de değildir. Türkiye açısından baktığımızda ise "siyasi entegrasyon"da ciddi bir kırılmanın, ayrışmanın olduğunu gösterir.
Bu 11 ilde AKP'nin oyu yüzde 17, CHP'nin ve DYP'nin oyları yüzde 8'dir.
Bölgeyi Türkiye bütününe bağlayan en kuvvetli "siyasi entegrasyon" bağı, bugün AKP'dir. AKP'nin Meclis grubunda bu entegrasyonu görüyoruz zaten.
Demek ki muhafazakâr değerler milli bütünlüğümüzün harçlarından biridir.
"İrtica" paranoyasıyla bu bağı da tahrip ederek muhafazakar Kürtleri de 'itmek' kime hizmet olur?!
Muhafazakârlık bağı yetmez. İspanyol Sosyalist Partisi'nin başardığı gibi, Türkiye'de etnik kimliklerin üzerinde birleştirici bir siyasi değer oluşturacak sol bir partimizin yokluğu, sadece demokrasimizin değil, siyasi entegrasyonumuzun da vahim bir eksikliğidir. 1930'lara saplanmak, bu milli ihtiyacı görmeyi engelliyor maalesef!
Netice; DEHAP'ın etnik milliyetçiliğin çıkmaz sokak olduğunu görerek genel demokratik bir harekete dönüşmesi; öbür yandan, teorik olarak bu imkana sahip muhafazakârların ve sosyaldemokratların bölgeden daha fazla oy alabilecek politikalar geliştirmesi, sorunun çözümü için gereken şartlardan biridir.