Olmaz... Böyle bir şey olamaz. Çünkü öncelikler farklı olduğu için, bakışlar farklı olacaktır.Edebiyat ve fikir hayatımızın büyük isimlerinden Attilâ İlhan mesela...İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkan "Yıldız, Hilal ve Kalpak" adlı kitabını ben yeni okudum. Kitabın alt başlığı şöyle: "Gazinin Ulusal Solculuğu."İsmet Giritli de "Atatürkün liberalliğini" yazabilirdi!Attilâ Ağabey "Mustafa Kemal Paşa... Atatürk... Ulu Önder" gibi kavramları değil, "Gazi"yi tercih ediyor. Çünkü "Gazi" kavramının ulusal kurtuluşçu felsefeye daha uygun olduğunu düşünüyor.Ama tarihin her dönemini de buna göre kurgulamak doğru mu?***ATTİLÂ İlhanın kitabında "Yıldız" sosyalizm ve devrimi, "Hilal" mazlum milletleri ve İslam âlemini, "Kalpak" da Milli Kurtuluş Savaşını temsil ediyor.Peki 1930lardaki redingotlu, fraklı, melon şapkalı, hatta Altı Ok rozetli Atatürk?.. CHPliler de bunu öne çıkarıyor.Sayın İlhan bu kitabında, "Gazi"nin ulusal solculuğunu anlatırken, onun ulusal solcu "Kadro" dergisini desteklediğini yazıyor. (Sf. 73)Halbuki "Kadro"yu Gazi kapatmıştı."Kadro"nun çizgisine karşıyım ama kapatılmamalıydı. Sadece fikir özgürlüğü açısından değil, herkes ekonomik kriz döneminde dil ve tarih kurgularıyla uğraşırken, "ekonomi"nin büyük önemini anlatan bir dergiydi.İlhan, ulusal solcu Gazinin mason localarını kapattığını hatırlatıyor. Gazi aynı dönemde Türk Ocaklarını, Kadın Derneklerini, Serbest Fırkayı da kapatmıştı. O dönemde bütün bağımsız düşünceler ve oluşumlar sakıncalı sayılıyordu.***ATTİLÂ İlhan edebiyat ve düşünce hayatımızda büyük bir "milî kültür sentezi"nin edip ve düşünürüdür:"O muhteşem Selçuklu / Osmanlı kültür sentezi, bir ümmet kültür sentezi idi... Elbette aşılması lazım; bu da o sentezden rasyonalist (laik) yöntemlerle ulusal kültürü yaratmakla olacak..." (sf. 195)İlhana göre, Gazi bu amaçla Tarih ve Dil Kurumlarını kurmuştu. Zabıtlar ortada, amaç, yeni milli kültürü "o muhteşem Selçuklu / Osmanlı kültür sentezinden" çıkarmak değildi. Osmanlı ve Selçukluyu atlayarak, "Türklüğün unutulmuş yüksek medeni vasfı"nı İslam öncesinde, hatta Tunç Çağında aramaktı.İlhan "1930lu yıllarda hüküm süren totaliterlik" diyor (Sf. 289). Ama suçlusu, İnönüdür. İnönü faşizandır, emperyalizme kapı açmıştır! vs vs...Sadece İnönüye haksızlık değil. Tarihe böyle şematik bakış, Atatürkü de İnönüyü de, yahut başka bir şahsiyeti de tarihî gerçekliklerinden koparıp sübjektif iyi ve kötü kurgularına oturtmak demektir.Tarih biliminin metotlarına uymak kaydıyla, elbette farklı algılamalar olacaktır. İlhanın tarih kurgusunu yanlış buluyorum ama kültür felsefesinin fikir hayatımıza saygın bir katkı olduğu kesin.Önemle olan şu: İlhanın vurguladığı gibi, kimse kendi Atatürkü adına devlete çağrı yapmasın, tek doğru diye de dayatmasın! t.akyol@milliyet.com.tr NEDEN herkesin kendine göre bir Atatürk anlayışı var? "İyi bilen" ve "gerçek Atatürkçü" birileri bize "doğrusu"nu anlatsa olmaz mı?