Haberin Devamı

İLHAN Kesici ile sohbet ediyoruz.
'Kalite' kavramını konuşuyoruz. İnsan kalitesi, ürün kalitesi, yönetim kalitesi...
İnsan ya da yönetim kalitesi nasıl ölçülür? Bir yığın nitelikler saymak lazım.
Ekonomide ise, binlerce maddi, zihni ve estetik faktörün bileşimi olan 'kalite', parayla kolayca ölçülüyor... Kalitenin simgesi olan iyi bir marka, iyi para ediyor. Öyle 'dünya markaları' vardır ki, sade adına, simgesine milyonlarca dolar yatırılır.
Kesici, uluslararası bir danışmanlık şirketinin araştırmasından bahsetti:
- Yeni Alman markasını dünyaya kabul ettirmek için 50 milyon dolar harcamak gerekiyor.
Ve, o marka Siemens gibi, Bosch gibi dünya markası oluyor.
- Aynı kalitedeki bir ürüne ait Türk markasını 'dünya markası' haline getirmek için, 375 milyon dolar harcamak gerekiyor!
Türk işadamlarının işi ne kadar zor, görüyor musunuz?
* * *
NİYE? Çünkü "Alman malı" denildiğinde hemen, iyi teknoloji kullanıldığı, disiplinli ve titiz çalışıldığı yönünde bir ön fikir kendiliğinden uyanıyor. En az bir asırlık birikimin sonucudur bu...
"Alman malı" bir ürünün markasını dünyaya tanıtmak için, işte bu ön imajın üstüne 50 milyon dolar yatırıyorsunuz.
"Türk malı" deyince, kendimizde dahi yeterli güven yoktur! Alman kalitesinde bir ürün yaptığımızda bile, işte bu düşük imajın üzerine 375 milyon dolar yatırarak "dünya markası" olma fırsatını yakalayabiliyoruz!
Bu ekonomik kalite farkı, aynı zamanda, zihniyet ve davranış kalıplarımızla çağımız arasındaki mesafeyi de gösterir...
Ekonomide başarmaya başladık... Önce dünya markalarıyla ortak üretim yaptık, birikimimiz, becerimiz arttı...
Dünyaya açılma sürecinde zevkimiz de gelişti ve çeşitlendi... Artık sadece Arçelik ve Lassa değil... Vakko, Beymen, Zeki Triko da giderek uluslararası Türk markaları haline geliyor...
* * *
FAKAT siyasetimizin 'kalite'si, ekonomimizin çok gerisindedir!
Çünkü Koç'un, Sabancı'nın, Vakko ve Beymen'in yaşında partilerimiz yoktur!
Darbeler siyasetimizi parçaladığı gibi, siyasi sınıfımızın ve kurumlarımızın doğal evrimini bozmuştur.
"Dört yılda 6 hükümet, 8 dışişleri bakanı" görüntüsü, maalesef bir 'Latin Amerika' imajıdır.
Siyasetimizde böyle sorun çözme gücü olmayınca, dünyada Türkiye imajı daha da kötüleşiyor. Bu imaja haklı haksız ne olumsuzluk atfetseniz, 'tutuyor.' "Kürt meselesi"nin dünyada giderek politize olmasındaki önemli etkenlerden biri, bizim bu halimizdir.
"Kötü ürün" imajı veriyoruz...
Kesici diyor ki:
- Kaç parlamenterimizin Avrupa parlamentolarıyla ilişkisi var ki, oturup bilgi versin, bilgi alsın... Kaç liderimiz Batılı liderler topluluğunun içindedir ki, şahsi dostluklarıyla da Türkiye lehine siyaset yapsın!
Bu da darbelerle 'güdük' bırakılmış siyaset sınıfımızın 'kalite' göstergesidir.



Yazara E-Posta: t.akyol@milliyet.com.tr