Haberin Devamı


     SADDAM Hüseyin ve onun yönettiği Irak hakkındaki önemli eserlerden biri Adel Dervish ile Gregory Alewander'in yazdığı "Unholy Babilon" adlı eseridir.
(ISBN 0 575 05054 3)
1991'de yayımlanmış olmakla beraber, Saddam'ın mizacını, ideolojisini ve kurduğu rejimi çok güzel resmettiği için, hala güncelliğini koruyan bir eser.
Saddam'ın mizacı ile ideolojisinin uyumu çok dikkat çekici.
Çocukluğunda aile dayağı, gençliğinde siyasi şiddet, Baas militanlığı, sonra suikastlar, darbeler... Saddam'ın kişiliği böyle oluşuyor.
Ve bu kişiliğe uygun savaşkan Baas ideolojisi:
"Ortodoks Hıristiyan Arap Michel Eflakq ile Sünni Müslüman Salah Bitar'ın Nasyonal Sosyalizm'den ve Faşizm'den esinlenerek oluşturduğu Baas ideolojisi 'Arap milleti' diye bir bütün saydığı Arap devletleri arasındaki sınırları tanımıyordu... Bu, Araplar arası çatışmaları kızıştırdı." (Sf. 199 vd.)
Saddam hemen bütün Araplarla kavgalıydı; çünkü bunlar Saddam'da kendilerine yönelik bir tehdit görüyorlardı.
***
1979 yılı... Hem Saddam darbeyle iktidara geliyor, hem İran'da Şii halk devrimi ile Şah devriliyor.
İran devrim kargaşası içinde... Saddam, Şattülarap bölgesini İran'dan almak için fırsat doğduğunu düşünüyor. Ve 22 Eylül 1980'de İran'a uyarısız saldırıyor.
Birleşmiş Milletler'in derhal saldırganı durdurmak için harekete geçmesi gerekmez mi? Hayır! Kitaptan izleyelim:
"BM Güvenlik Konseyi saldırının durdurulması için çağrı çıkarma konusunda acele etmedi!..
Humeyni'ye karşı Saddam'a sempati duyan Batılılar Saddam'ın 'yıldırım savaşı' ile başarıya ulaşacağını umuyordu; ama öyle olmadı. Güvenlik Konseyi, ancak bu görüldükten sonra toplandı ve ateşkes çağrısında bulundu. Konsey, saldırganlığından dolayı Irak'ı kınamadığı gibi, İran topraklarından çekilmesi için bir çağrıya da yer vermedi!
Saddam'ı 1990 yılında Kuveyt'i işgale cesaretlendiren faktörlerden biri budur..." (Bkz. sf. 61 63)
Güvenlik Konseyi tarafsız bir hukuk kurumu mu?! Yoksa uluslararası hukuku büyük devletlere göre yorumlayan bir kurum mu?
***
SADDAM'IN önce Iran'a, sonra Kuveyt'e saldırmasında Baas'ın 'sınırsız' milliyetçiliği ile Saddam'ın kendini modern çağda eski Arap fatihlerine benzeten narsisizminin de rolü büyük...
Saddam İran'a saldırdığı zaman kendisini "zamanımızın Saad ibn Ebi Vakkas'ı" ilan etmiş. Yani 633 Kadisiye Savaşı'nda ateşetapar Pers ordusunu yenerek İran'ı fetheden Hz. Ömer'in komutanı!
Saddam aynı zamanda Nabukadnezar'mış. Yani milattan önce 604 yılında Kudüs'ü fetheden Babil İmparatoru! (Sf. 215 - 216)
Biliyorsunuz, son savaşta Saddam'ın ünlü "tümen"lerinden biri de "Nabukadnezar Tümeni" idi; adı büyük içi boş çıkan tümenlerden biri...
Sosyolojik anlamda "millet" düzeyine ulaşmamış, kurumları oturmamış bir toplumda, aşiret geleneklerini modern totalitarizmle birleştiren saldırgan bir diktatör...
Ve silahlanma harcamaları: 1980 - 90 arasında Saddam silahlanma ve savaş için 105 milyar dolar harcamış! (Sf. 131)
Akılsız başın derdini zavallı halk çekiyor maalesef...