Young Boys maçı öncesinde Galatasaray’ın iki büyük handikabı vardı:
1- Suni çim.
2- Defans problemi.
Gerçekten de bu iki handikabı maç boyunca yaşadı sarı- kırmızılılar. Özellikle de defansif hatalar karşılaşmanın kaderini belirledi. Galatasaray’ın tel tel dökülen savunma dörtlüsü çok kopuk ve uyumsuzdu. Doğal olarak da çok kademe hatası yaptılar. Abdülkerim ve Nelsson, bu sezon başı da çok formsuzlar. Nitekim bu oyuncuların özellikle de Abdülkerim’in hataları, skora doğrudan etki etti.
Bekler deseniz ayrı bir problem. Köhn’ün defansif yönü zayıf. Onu tamamlayacak stoperin Abdülkerim olması da işin cabası. Nitekim Young Boys’un sağ açığı Monteiro, iki gol attı dünkü karşılaşmada.
Jelert için hemen karar vermek doğru olmayabilir ama şu an için Galatasaray’a damga vurmuş sağ beklerin çok uzağında.
Savunma oyuncularının defansif ve ofansif anlamda yeterli olamamaları bütün yükün orta sahaya binmesine neden oldu. Bu bölgede yeni transfer Sara, özellikle
Dersine çok iyi çalışan ve 3-4-3 ile takımını sahaya dizen Ali Çamdalı’nın Konyaspor’u karşısında çok beklemediği bir maç başı yaşadı Galatasaray. Etkili ön alan baskısı ile mücadeleye başlayan yeşil- beyazlılar, sarı- kırmızılıları uzun oynamak zorunda bıraktı. Fakat bu toplarda da çok başarılı olamadı Galatasaraylı futbolcular.
15.dakikadan sonra rakip kalede etkili olmaya başlayan, 20. dakikadan sonra oyunu artık tamamen rakip yarı sahaya yıkan Galatasaray; yine de istediklerini tam anlamıyla sahaya yansıtamadı. Fakat ilk yarının sonuna doğru iyice artan istek, kendisini skor olarak da gösterdi. Lakin Galatasaray’ı öne geçiren Kerem Aktürkoğlu’nun savunmada yaptığı hata, skorun yeniden dengeye gelmesiyle sonuçlandı. Elbette bu golde rakibinin topa vurmasını engelleyemeyen Dubois’ı da es geçmememiz gerekiyor.
İkinci yarıya da iyi başladı Konyaspor. Ancak Galatasaray, aynı ilk golde olduğu gibi yine kalite kokan bir golle öne geçmeyi başardı ve maçın sonunda üç puanı cebine koyan taraf oldu.
Maçın ayrıntılarına inersek,
Dün, önce Sivas ardından da Samsun’da kötü zeminler karşıladı futbolseverleri. Özellikle Samsun’daki saha zemini son derece kötüydü. Güzel futbol, güzel zeminde oynanır. Ama güzel futboldan çok daha önemli olan konu, sporcu sağlığı. Bu zeminler sakatlık hem de ağır sakatlık riskini çok fazla arttırıyor. Acaba Sivas ve Samsun’daki ilgililer iki ay boyunca ne yaptılar? İnsan gerçekten de bunu sormadan edemiyor. Çok yazık...
Gelelim futbola... Galatasaray karşısında aldığı görkemli galibiyetle Süper Kupa’ya uzanan Beşiktaş, Samsun’daki ilk lig maçında o görüntüsünün çok uzağında kalarak hayal kırıklığı yarattı.
Maça iyi başlayan Samsunspor, ilk otuz dakika boyunca oyunun tek hâkimiydi. Gedson Fernandes’in tek başına çabası, orta sahada direnmek için yetmedi. Orta sahayı kaybeden Beşiktaş ne Samsunspor hücumlarını engelleyebildi ne de rakip sahaya geçebildi.
Ancak siyah- beyazlıların skoru değiştirebilecek kaliteli oyuncuları vardı. Nitekim otuz dakikalık etkili oyuna rağmen
Klasik tabirdir, “ ligin ilk maçları zor olur. ” Galatasaray da sezonun ilk maçında kendi sahasında karşılaştığı Hatayspor karşısında üç puana, yeni transferi Batshuayi’nin 90. dakikadaki golüyle ulaşabildi.
Esasen Galatasaray maça gayet iyi başladı. 35. dakikaya kadar sahanın tek hâkimi olan sarı- kırmızılılar, bu bölümde net gol pozisyonları da buldular ancak bunlardan yararlanamadılar.
35’den sonra daha çok rakiplerinin tempolarına uymaya başladı Galatasaraylı futbolcular ve bu da sarı- kırmızılı takımın kendi oyun temposunun da oldukça düşmesine neden oldu.
Direnç kazanan Hatayspor karşısında ikinci yarıya da hızlı başladı Galatasaray. Konuk takımın da aynı şekilde cevap vermesi, bu devrenin genel anlamda hareketli bir başlangıca sahne olmasına sebep oldu.
İşte bu bölümde, maçın hikâyesi üzerinde çok etkili olan bir pozisyon yaşandı. Takip edenler bilirler, maçları dakika – skor mantığıyla pozisyon pozisyon anlatıp değerlendiren biri değilim. Ancak Barış Alper Yılmaz’ın, 51.dakikada Icardi’nin harika pası neticesinde
Son şampiyon ünvanıyla maça çıkan ve şampiyon kadroyu koruyan Galatasaray karşısında Giovanni van Bronckhorst’un Beşiktaş’ı, maça tam anlamıyla damga vurdu. Nitekim Kara Kartal, Süper Kupa’yı pençesine alırken rakibine de ağır bir darbe indirdi.
Geçen sezona da çok kötü başlayan, hatta takımdan gönderilmesi gündeme gelen ve geç form tutan Nelsson’un dejavusu sonucunda henüz 21. saniyede yeni golcüsü Immobile’nin ayağından bulduğu golle adeta maça 1-0 önde başladı Beşiktaş. Bu gol, Icardi’ye ait olan Süper Kupa’nın en erken golü rekorunu tarihe gömerken aynı zamanda maç öncesindeki çoğu planı da soyunma odasının zeminine gömdü. Nelsson kötü performansını maç boyunca sürdürdü ve yine acemice bir hata sonucu 87’de kırmızı kart gördü. Ardından da Beşiktaş’ın dördüncü ve beşinci golleri geldi.
Esasen Galatasaray’daki hatalar silsilesi, erken gelen ilk golün öncesinde Okan Buruk’un kadro tercihiyle başlamıştı.
Nefes kesen ve son haftaya kalan şampiyonluk yarışının kazananı Galatasaray oldu. Gerçekten de gerek zirve gerekse de ligde kalma mücadelesi açısından heyecan dolu bir son hafta yaşadık. Bu anlamda Konyaspor- Galatasaray maçı da çok kritik bir önem taşıyordu. Sarı- kırmızılılar, etkili bir oyunla bu kritik maçı kazanıp şampiyonluğa ulaşırken Konyaspor da Trabzonspor’un Ankaragücü’nü mağlup etmesi sonucunda ligde kaldı.
Düğümü çözecek maça iyi başladı Galatasaray. Oyunu rakip sahaya yıkan sarı- kırmızılılar, aradıkları gole 29. dakikada ulaştılar.
Bu gol, Konyaspor’un küme düşmesi anlamına geliyordu ve bu nedenle de oyuna ortak olmaya çalıştı yeşil- beyazlılar. Bu nedenle bu golden sonra biraz daha çift taraflı bir oyun izledik.
İkinci yarıya da iyi başladı sarı- kırmızılılar ve arka arkaya buldukları iki golle adeta şampiyonluğu perçinlediler. Konyaspor’un Trabzonspor’un gol haberi sonrasında motive olup ivme kazandığı sekansta Galatasaraylı futbolcuların bir anlık rehaveti, kalelerinde gol görmelerine neden oldu.
Ancak bundan
Beklenilenin aksine temaslı, sert, agresif ve etkili bir ön alan baskısıyla başladı derbiye Fenerbahçe. Sarı- lacivertlilerin bu oyun anlayışı nedeniyle bir nevi ezberi bozulan Galatasaray, oyun kurmakta zorlandı.
Djiku’nun gördüğü kırmızı karttan sonra sahasında takım halinde kapanıp hızlı çıkışlarla gol bulmayı amaçlayan sarı- lacivertliler, bu çıkışlarda etkili de oldular. Galatasaray ise bir kişi fazla oynamanın avantajını sahaya yansıtamadı. Hatta bu oyuncu fazlalığını hissettiremedi bile! Barış Alper Yılmaz’ın kafa vuruşu dışında rakip kaleyi zorlayamayan sarı- kırmızılılar, üretkenlik anlamında çok etkisiz kaldılar.
İkinci yarıda da istediklerini sahaya yansıtamadı Galatasaray. Alanları iyi daraltıp iyi savunma yapan Fenerbahçe karşısında oyunu kanatlara açamadığı gibi daha önceki maçlarda etkili olduğu ceza sahası dışı şutlarını da gerçekleştiremedi sarı- kırmızılılar ve en önemli silahları olan Icardi’yi de istediği toplarla buluşturamadılar.
Fenerbahçe’nin duran toptan Çağlar Söyüncü ile bulduğu gol sonrasındaki
Kendi sahasında takım halinde iyi savunma yapıp hızlı geçişlerle etkili olan ve bu anlamda kanatları da iyi kullanan Karagümrük karşısında maça iyi başlayamadı Galatasaray. Akılların daha çok haftaya oynanacak Fenerbahçe derbisinde olması ve derbi öncesinde sarı kart sınırında bulunan oyuncu sayısının fazlalığı da Galatasaray’ın verimsiz ve kötü görüntüsünde etkili oldu.
Hücumda sonlandırılamayan ataklar nedeniyle çok fazla geriye koşmak zorunda kalan sarı- kırmızılı futbolcular, Torreira’nın kaptırdığı bir top sonrası yapılan hızlı geçişte, Markao ile birlikte kendilerini çok uğraştıran diğer bir isim olan Mendes’in ayağından yedikleri golle yenik duruma düştüler.
Sarı- kırmızılıların ilk yarının sonlarına doğru üzerlerindeki ölü toprağını atmaları, rakip kalede daha etkili olmalarını sağladı. Galatasaray’ın maç boyunca en etkili iki oyuncusundan Mertens’in asistinde Barış Alper Yılmaz’ın attığı kafa golü, ilk devrenin uzatma dakikalarında skoru dengeye getirdi.
İkinci yarıya da iyi başlayamayan sarı-