Kısa süre öncesine kadar genellikle kırsal alanda güvenlik kuvvetleriyle çatışmaları tercih eden PKK, geçen Temmuz’da devletin terörle mücadelede yeni bir stratejiyi uygulamaya koymasıyla farklı taktik eylemler sergilemeye başladı.
Aradan geçen 10 aylık süreçte örgüt, Doğu ve Güneydoğu’daki bazı iş ve ilçelerde ‘halk tipi kalkışma’ eylemlerini, hendek ve bomba tuzaklamalarıyla destekleyerek çatışma aşamasına geçti.
Geçmişte ülke genelindeki terör eylemlerinde 5-15 kilogramlık arasındaki patlayıcılardan oluşan bomba düzeneklerini kullanan PKK hücrelerinin, son dönemde kullandığı bombalı araç düzeneklerinde akılları zorlayan miktarda patlayıcı kullanması dikkat çekiyor.
Özellikle Güneydoğu’daki saldırılarda önceleri 50-100 kilogram arasında patlayıcıyı düzeneklerde kullanan PKK bombacıları, yaşadığımız süreçte 500’er, 600’ar kilogram patlayıcıların kullandığı kırsaldaki bombalı araç eylemlerini geride bıraktı.
Kilodan ‘ton’a
Artık PKK’nın büyük bombalı saldırıları ‘ton’ birimiyle ifade edilen patlayıcılardan oluşuyor.
Diyarbakır ve Mardin’de çoğunluğu jandarma karakollarına yönelik eylemlerde kullanılan bombalı araçlardaki patlayıcı miktarlarının 1.5 tondan aşağı olmadığı uzmanlarca ifade ediliyor.
PKK’nın çok aktif olduğu Lice kırsalındaki Mermer Jandarma Karakolu’na yönelik bombalı araç eyleminde kullandığı patlayıcı miktarının 3 ton dolayında olduğu belirtiliyor.
Bu süreçte, Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Dürümlü mezrasında patlayan kamyondaki 15 tonluk bomba düzeneği, PKK’nın bombalı saldırılarda geldiği noktayı gösteren önemli bir örnek oldu.
Sürekli hedef büyütmekten geri durmayan PKK’nın, Dürümlü’de patlattığı kamyonun enkazından oluşan çukur, güvenlik güçlerinin ve devletin karşısındaki terör saldırılarının ne kadar ciddi olduğunun göstergesidir.
Gece yarısı karanlık nedeniyle etkisi tam olarak anlaşılamayan ve kamyonun damperine yerleştirilen patlayıcının sonucu, gün ışımasıyla çok vahim bir tablo olarak karşımıza çıktı. Patlamanın etkisiyle oluşan çukur yaklaşık 30 metre çapında 5 metre derinliğinde dev bir kreteri andırıyordu.
Kontrol edilemiyor
İşte, 15 tonluk bombalı araç eylemini biraz araştırdığımda karşıma ilginç bilgiler çıktı.
Öncelikle şunu söylemek gerekiyor ki; PKK’nın bomba düzeneklerinde kullandığı patlayıcı miktarı, düzeneğin bütünüyle eş değer değil.
Örneklemek gerekirse 100-150 kilogram saf RDX ya da TNT’den, gübre, şeker, mazot karışımıyla 3 tonluk patlayıcı düzeneği kurmak mümkün. Bu saf miktarın iki katının kullanılmasıyla aynı bileşenlerde Dürümlü’de olduğu gibi 15 tonluk düzeneği hazırlamak oldukça kolay PKK bombacıları için.
Bu noktada bir gerçeği daha ortaya koymak gerekiyor. Artık tonlarla ifade edilen bomba düzeneklerinde kullanılan en önemli bileşen olan amonyum nitrat ya da halk arasında bilinen adıyla gübrenin Doğu ve Güneyoğu’daki satışları devlet tarafından tam olarak kontrol edilemiyor.
Ayrıca gübre, bölgenin tarım üzerine sosyal yapısı olması nedeniyle her köylünün evinde kolaylıkla bulunabilen bir bomba düzeneği bileşeni. Bu kadar yoğun gübrenin kullandığı bölgede, sağlıklı bir kayıt sisteminin olmaması PKK’nın elini kolaylaştıran diğer bir etken. Gübre almak isteyen arazi sahiplerine, ihtiyacının ne kadar olduğu tespiti yapılmadan bedeli karşılığında gübre satışları yapılıyor. Zaten istihbarat birimleri, bölgede gübre satışı yapan firmaların bazılarının PKK’yla temasını belirlemiş durumda.
Diyarbakır’ın Lice kırsalı PKK için oldukça önemli bir bölge. Mardin kırsalıyla birlikte PKK’nın en önemli bomba eğitim kampları bu bölgede. Sadece Diyarbakır ve çevresinde değil yurt genelindeki bombalı araç eylemlerinde kullanılan araçlara bomba düzenekleri bu bölgedeki PKK’lı bombacılarca imal edilip araçlara yerleştiriliyor. Bu araçlar daha sonra farklı hücrelerce eylem yapılacak yerlere yola çıkartılıyor.
Kandil’den bağımsız unsurlar
Kaldı ki, Lice kırsalında halen 45-60 kişiden oluşan ve toplamda sayıları 450 dolayında olan PKK grupları faaliyet gösteriyor. Bu gruplar, Kandil’den eylem inisiyatifi almış durumdalar. Örgüt yönetiminin karar ve talimatlarından bağımsız hareket edebilen bu grupları, istedikleri yerde istedikleri eylemleri koyuyorlar.
Dürümlü’de çarşamba gecesi yaşanan olaydan kısa süre önce Diyarbakır’daki istihbarat birimleri, olayın geçtiği bölgede yaklaşık 20 ton gübrenin saklandığı tespitini yapıyor. Bu tespit, Diyarbakır ve Ankara başta olmak üzere bölgedeki ilgili güvenlik birimleriyle paylaşılıyor.
Olayın ardından yapılan tespitlere göre; 15 ton bomba yüklenen damperli kamyonla Dürümlü’ye gelen PKK’nın kırsal kadrosundan üç kişi, muhtarla görüşerek PKK’ya köyden eleman vermesi isteniyor. Her ne kadar korucu vermediği için PKK’ya yakın olduğu değerlendirilen köyün muhtarı, üç kırsalcı PKK’lıya olumsuz yanıt veriyor. Başlayan tartışmanın büyümesi üzerine, muhtar yakın köylere haber vererek kalabalık toplanmasını sağlıyor.
Uzaktan kumandalı patlatma
Sürecin kendi aleyhlerine doğru gittiğini anlayan üç PKK’lı, bomba yüklü kamyonu yolda bırakarak tepelere doğru gidiyor. Bu sırada telsizli uzaktan kumandayla patlatılan kamyon, 4 köylünün yaşamını yitirmesini 20’den fazlasının ise yaralanmasına neden oldu. Üç PKK’lı patlamayla birlikte kırsalda izlerini kaybettirdi. Güvenlik birimleri, köyden alınacak kişinin büyük olasılıkla uzaktan kumandalı düzeneğin kurulduğu kamyona bindirilip eylemin gerçekleşmesinde görev alabileceğini değerlendiriyor.
Sur’a bağlı Dürümlü’de patlayan kamyonun asıl hedefinin ise Diyarbakır kent merkezi olduğu ifade ediliyor. 15 ton bomba yüklü kamyonun kent merkezinde patlatılması halinde olacakları düşünmek akıllara zarar veriyor.
Sonuçta Lice ve kırsaldan yapılan her bombalı araç sevkiyatı, evlere ateş düşmesine neden oluyor. Bu açıdan bakıldığında güvenlik güçlerinin Lice kırsalına hakim olmasınin gerektiği uzmanlarca dile getiriliyor.
Lice kırsalına hakim olmak aynı zamanda hem Diyarbakır ile bölgedeki diğer kentlere, hem de batıdaki yerleşim alanlarının güvenliğinin sağlanmasını kolaylaştıracaktır.