İnternet ne işe yarıyor? Her türlü bilgi klavyenin bir tuşunun ucunda. Dünyanın öbür ucundaki biriyle iletişim kurmak iki dak’ka sürüyor.
Başka?
İnternet bir porno krallığı!
İletişimdi, bilgiydi; bunlar kenar süsü. Kralın soytarıları bir nevi.
İnternet pornoyu, porno interneti hayatta tutuyor.
Pornoyu lanetleyebilirsiniz ama pornoya hiçbir halt edemezsiniz. Türlü çeşit yasak icat etseniz, pornoyla baş edemezsiniz. Zira porno amip gibi ürüyor, bölünerek çoğalıyor.
Şu sıralar, mesela Edinburg’da bir yığın insan önce birahaneye ardından birbirinin evine gidip deli gibi yatıp kalkıyor ve bunu filme çekiyor. Birlikte yemek yemek, sinemaya gitmek, barda laflamak gibi... Neredeyse sosyal bir faaliyet.
Ya İstanbul’da? Porno ile adını yan yana düşünemeyeceğiniz takım elbiseli ciddi erkekler, şık tayyörleri ile gülümseyen kadınlar, bakire olduğunu düşündüğünüz üniversiteli kızlar, üniversiteli oğlanlar...
Dikkatinizi çekmeli miyim? Mevzu porno izlemek değil, porno çevirmek!
Televole niye çok izleniyor?
Porno izlemek deyince de, "Ben hayatta hiç porno izlemedim" diyenler dahil, herkesin durup düşünmesi gerekiyor.
Siz televizyonda ne izlediğinizi sanıyorsunuz kuzum?
Televizyonda cinsel birleşme görmüyoruz, doğru; ama mütemadiyen birbirini metaforik olarak düzen insanları izlediğimiz kesin.
Ne dedim ben geçen hafta? Dedim ki yeni ulvi adamım "kötü ve çirkin insan" Irvine Welsh.
Ve o ne diyor? Diyor ki: "Eğer beş yıl önce pornografide neler olup bittiğine baksaydınız, beş yıl sonra bugün TV’de birbirini aşağılayıp duran insanları seyredeceğinizi tahmin edebilirdiniz."
Ve diyor ki "Pornografi hapşırdığında popüler kültür gribe yakalanır."
Yalan mı?
Seks çok uzun zamandır bize bir şeyler satmak için bir yöntem olarak kullanılıyor.
Televoleler niye bu kadar çok izleniyor?
Bu yazıyı kesip saklayın
Ben pornonun yalancısıyım, şu sıralar porno gelecekte insanların eşini cinsiyete göre seçmeyeceğini, biseksüelliğin çok yaygınlaşacağını söylüyor.
Bir şey daha...
Bugün aşk, ihanet, evlilik, sevgililik, kadın ve erkeği tavlama sanatları, ilişkiyi sürdürme yöntemleri çok satıyor.
Ahmet Altan’ın "Aldatmak"ı edebi değerinden ziyade zamanı münasebetiyle gündeme oturdu.
Yakındır, pornografik olan her şey çok satanların en başına kurulacak.
Varsa kabiliyetiniz kitabınızı hazırlayın, oturup bir şarkı sözü yazın, bir film ya da heykel ya da resim yapın. (Detaylı bilgi için Trendsetter’ın son sayısına bakın.)
Ve bekleyin...
Amacınız paraysa, pişman olmayacaksınız.
Bu yazıyı da kesip saklayın.
Çok kıymetli olduğundan değil!
Günü geldiğinde size peşin peşin söylediklerine tekrar göz atarsınız belki.
(Bugün saat 14.00’te CNR / EXPO Fuar Merkezi’nde düzenlenen İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı’nda imza günüm var. )
Alişan: İlk arayan 11 kişi ile futbol oynayacağım.
Esra Ceyhan: Neden 11 kişi?
ABD’li şarkıcı Kid Rock bir hayır konserinde "Sus, sana 15 bin dolar vereceğim" diyen biriyle 30 bin dolara anlaştı ve sustu. "Yarınlar Umut Olsun" programında "hayırlara vesile olan" Esra
Ceyhan’ı susturacak bir hayırsever var mı Türkiye’de?
Ben geçen hafta Doyle’un dizideki ölümüne nasıl üzüldüğümü yazarken kendimi uzaylı gibi hissediyordum. Sanıyordum ki ben cinsim, yapayalnızım, benden başka kimsenin umrunda değil Doyle; en nihayetinde bir dizinin yan karakteri, o gider başkası gelir...
Yanılmışım. Mailbox’ım yıkıldı desem yeri. Ne çok seveni, ne çok özleyeni varmış. Belki adını bile bilmediği bir ülkede; ta 99’da rol aldığı bir dizi nedeniyle bu kadar çok seveni olduğunu bilse... Bilemeyecek.
Glenn Martin Christopher Francis Quinn -yani Doyle- 3 Aralık 2002’de ölü bulundu. 32 yaşındaydı. Ölüm sebebinin aşırı dozda uyuşturucu olduğu sanılıyor. Bir okurun dediği gibi: "Glenn Quinn diziden olduğu gibi, hayattan da erken ayrıldı".
Ve şimdi de Ally’nin Billy’si öldü.
Neyse ki Gil Bellows hâlâ yaşıyor. Yaşıyor mu?
Eklerimizin "güzide" çalışanı Mehmet Kenan Kaya, yine "Milliyet ailesinden" Ebru Şenol ile evlendi. "Mutlu çift" şimdi balayında, yani bal-1-haftasındalar. Onları ekip olarak "tebrik ediyor, ömür boyu mutlu olmalarını temenni ediyor" ve bu geyiği yakın gelecekte evlenecek olan küçük şef İlke için devam ettirmek üzere burada kesiyoruz. Milliyet kısmet açıyor! Sizi de bekleriz.
*"God kahretsin seni, shit oğlu shit, stupid oğlu stupid!"
Annem, İngiltere’de arabasına çarpan zenci kişiyle kavga ederken.
*"Cep telefonum çalıyor ve ben evde unutmuşum."
Çantasındaki telefonu bulamayan bizzat Alice. (Alice-Shockhaber)
Feride öldü. Feride, tüm Türkiye onun vücuduyla direnişine karşı kör, sağır, dilsiz olmayı seçtiği için öldü.
"Görüşürüz" diye çıkmıştım odasından... Görüşemeyeceğiz!
Küçük bir odada yatıyordu. Hemen yanındaki saksıda bir ağaç vardı; ağaçları seviyor diye getirmişti arkadaşları. Bir de şu fıskiyeli çeşmelerden; su sesini seviyor diye...
O sabah sandalyeye oturmuştu. Oysa ölüm orucundaydı. O kadar zayıftı ki kolları, bacakları; vücudunun tahammülü yoktu sandalye temasına. Yine de oturmuştu. Kendini hazır oturabilecek gibi hissederken, oturmak istemişti. Öyle dedi.
Öleceğini biliyordu. Öleceğini biliyorduk. Yine de, tuhaftır, ölüm kokmuyordu odası. Belki bu yüzden; belki o gülüyor, neşeyle konuşuyor, yarından bahsediyor diye...
Belki onaylamak ya da reddetmek bir yana bu ölüme gidişi katiyen anlamayacağımı bildiğim, kendimi tutamayıp "Hadi be Feride, bir çorba yapsın annen, özlemişsindir, içiver" deme ihtimalim olduğu için...
Belki de koca bir salak olduğum için; saçma önceliklerim, kendimce işlerim olduğu için; ben de Türkiye gibi körleşip sağırlaştığım için. Bugün, yarın derken; bir türlü gidemedim.
Feride Harman öldü. Ölüm oruçlarının 102’nci ölümü oldu.
19 kişi daha ölüm orucunda.
Ve bizim anlamamız ya da anlamamamız bunu değiştirmeyecek!
İnsanlar nefret eder, kin tutar, intikam alır... Ama devlet nefret etmez, kin tutmaz, intikam almaz. Devlet ölümlere seyirci kalmaz. Kalmamalı!
Değil mi?
Bursa’da İnsan Hakları Haftası nedeniyle Emniyet Müdürlüğü’nü ziyaret eden 6 ilköğretim okulundan 120 öğrenci polise zor anlar yaşattı. Öğrenciler polislere merakla "Nasıl işkence yapıyorsunuz?" diye sordu. (Akşam, 13 Aralık 2002)