6’lı masada olur mu olmaz mı gel-gitleri!

22 Ekim 2022

Siyasetin gündeminde CHP ve İYİ Parti’nin art arda yaptığı ABD ziyaretleri ile 6’lı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayı arasında bağlantı kurma arayışları var. Ağırlıklı olarak da her iki heyetin temaslarına dönük tespitler, eleştiriler, hatta etkinlik açısından kıyaslamalarla. Ki bu anlamda iki parti arasında göndermeler bile oldu. Niyesi malum. Daha baştan Başbakanlık hedefi koyan İYİ Parti lideri Akşener’in Cumhurbaşkanlığı adaylık olasılığı da artık iyiden iyiye konuşulmaya, tartışılmaya başladı. Yani çok bilinmeyenli 6’lı Masa denklemine CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun hâlâ flu olan adaylık durumu benzeri “Olur mu olmaz mı, olursa da nasıl olur?” gibisinden yeni bir soru daha eklendi. Dolayısıyla, denklemin çözümüne dönük formüller, senaryolar da yenilenmiş versiyonlarıyla havada uçuşuyor. İkisinden birinin ortak adaylığı ya da her ikisinin de olabileceği çoklu aday olasılığı dâhil. İlk turda birbirleriyle yarışma, ikinci turda sonuca göre birleşme hesabı yani. Tabii yine olur ya da olmaz opsiyonlu gel-gitlerle. Mesela, Kılı&cc

Yazının Devamı

Hem arsız, utanmaz hem de sahtekâr!..

20 Ekim 2022

Savaş çığırtkanlığı ve tahrikleriyle Ege’de gerilimi tırmandıran taraf olmasına rağmen mağdur palavrasına yatan Yunanistan’ın Türkiye’yi 92 kaçak göçmeni soyup çıplak bir biçimde kendi tarafına itme suçlaması sağlıklı bir ruh hali değil. Dahası, zekâ sorgulanmasını da gerektiren bir durum. Çünkü karadan kapısına dayanan göçmenleri insan haklarını ve uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayarak döven, çırılçıplak soyan, öldüren, denizde de botları şişleyerek bebekleri, kadınları acımasızca ölüme terk eden bizzat kendileri. Sadece son üç yılda (2020-2021-2022) şiddet kullanılarak denizden ve karadan geri itilenlerin sayısı 62 bin civarında. Buna Ege’deki göçmen trafiğinin pik yaptığı, 2015 yılında Genelkurmay Başkanlığı’nın özel izniyle bindiğimiz Sahil Güvenlik Komutanlığı’na ait botta yaşadıklarımızla biz de tanık (18 Kasım 2015 tarihli yazımız) olmuştuk. Türk Sahil Güvenlik botları göçmenleri çıktıkları bu ölüm yolculuğundan

Yazının Devamı

Faciaya müdahale iyi ya risk yönetimi?..

17 Ekim 2022

Bartın’daki “kara” kömür ocağında yaşamını yitiren madencilerimizi “kara” toprağa verdik. Acılar da kalplere gömüldü. Daha öncekilerde olduğu gibi... Aynı yara hala kanıyor yani. Hem de eskilerden ders alınarak iyileştirildi denilen çalışma koşulları ve olaya müdahalede gelişen imkanlara rağmen. Anımsıyorum da gazeteci olarak tanıklık ettiğim ilk maden faciası Zonguldak’a bağlı Armutçuk beldesinde TTK’ya ait kömür ocağında 7 Mart 1983’te meydana gelen grizu patlamasıydı. 103 işçi hayatını kaybetmişti. Zaten son derece eski teknolojiyle üretim yapan kömür ocağının havalandırma sistemi tümüyle ters kurulmuştu, yani içeride biriken grizu gazını tahliye etmesi bir yana dursun, işçilerin soluduğu kirli havayı bile dışarı atmıyordu. Yardım amacıyla ocağa inen ama oksijen maskelerinin yetersizliği, delinmesi nedeniyle ölenler bile olmuştu. Dönemin Başbakanı Bülend Ulusu Armutçuk’a gelip bilgi almış, daha sonra da ölen işçilerin cenaze törenine katılmıştı. O günlerin Çalışma Bakanı

Yazının Devamı

6’lı masada paydaşlık hesabı!

15 Ekim 2022

6’lı masadaki liderler ve sözcüleri her buluşma sonrası ya da fırsatta etkin politikalarla ülke sorunlarının çözüleceğine dönük mesajlar verdi, veriyor. Ancak bunların nasıl olacağı henüz ete kemiğe bürünmüş değil. Daha çok ekonomik, sıkıntılar ve zorluklara dönük tespitler, iktidara yönelik eleştiriler ön planda. Oysa vatandaş da diyor ki: “Benim yaşadıklarımı bana anlatma, çözümün ne onu söyle.” Mesela “Pahalılık, yüksek enflasyon, işsizliğe karşı sihirli reçetelerin var mı veya terörle mücadele konusundaki bakışın, yöntemlerin nedir?” gibi. Yani 6’lı masayla ilgili merak edilenler yalnız “Aday kim olacak?” sorusuyla sınırlı kalmıyor, onun çok daha ötesine geçerek doğrudan sokağın, vatandaşın derdine nasıl derman olunacağına uzanıyor. Tabii inandırıcılık ve ikna katsayısıyla bağlantılı olarak. Malum, bir de “Yapabilirler mi?” gibisinden güven sıkıntısı söz konusu. Böyle bir durumda da normalde ne olması beklenir? Sokağın sesine kulak vermek...

Yazının Devamı

Normalde bu savaş hiç başlamamalıydı!

13 Ekim 2022

Kırımdaki Kerç Köprüsü’nü yıkan patlamanın ardından füzelerle misillemede bulunan PutinUkrayna şehirlerini kan gölüne çevirdi. Saldırı sonrası açıklama yapan Zelenski de intikam yemini etti. Sabotajlar, provokasyonlar, yüksek yoğunluklu çatışmalar içeren, çok karanlık, ne olacağı belirsiz bir süreç söz konusu. Herkes savaşın nereye evrileceğini konuşuyor. Olasılıklar arasında nükleer silahlı kıyamet senaryoları bile var. Evet, normal akıl, mantık böyle bir çılgınlığı Putin yapmaz, cesaret edemez diyor ama ona bakılırsa normalde bu savaş da hiç başlamamalıydı. Çünkü daha en başta da normal akıl, mantık Putin, Ukrayna’ya falan saldırmaz diyordu. Hatta savaş öncesinde “Rusya 16 Şubat’ta Ukrayna’ya saldıracak, taarruz planları şunlar” gibisinden birçok öngörülerde bulunan Biden’ın saldırgan ve yayılmacı hedefleri olan Putin’e bir şekilde engel olacağı konusunda hemen herkes hemfikirdi. Bu da mümkündü. İstihbarat başarısıyla “Helal

Yazının Devamı

Önce Esad ile görüşme sonra harekât mı?

10 Ekim 2022

Türkiye’nin Suriye’de tavrı çok net. Sınırında terör ordusu, terör yapılanması, yani PKK/PYD/YPG’yi istemiyor. Dolayısıyla da Suriye’de parçalanma değil, toprak bütünlüğünden yana ve kartlarını açık oynuyor. Bu bağlamda bugüne dek de sahada ve masada son derece kritik hamleler yaptı. Yeni bir harekatın başlaması da her an olası. Dahası şimdilerde Türkiye ile Suriye arasında istihbarat servisleri arasında zaten var olan ikili ilişkilerin doğrudan hale gelmesi, hatta Esad ile görüşme ihtimali dahi konuşuluyor. Bu anlamda en kritik sinyal de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Esad ile görüşür müsünüz?” sorusuna verdiği yanıttaki “Mümkün değildir’ gibi bir ifadeyi kullanan bir siyasetçi değilim. Vakti saati geldiğinde biz Suriye’nin başkanıyla da görüşmeye gideriz” ifadeleriyle geldi. Yani harekât olasılığı geçerli, diğer seçenek görüşme de olabilir bir durum. Ki bu anlamda Moskova’nın bir orta yol bulma, iki ülke arasında bağlantı kurma çabası da

Yazının Devamı

Hesap uzmanlığı ve siyaset aritmetiği

8 Ekim 2022

Siyasette “taktik” kritik önemde. İktidar ya da muhalefet hangi adımı ne zaman ve nasıl atmalı ki rakibini sıkıştırabilsin. Siyasal mücadelede daha avantajlı hale gelebilsin. Dolayısıyla, partiler ve siyasetçilerin buna kafa yormaları doğal, olması gereken bir durum. Ancak atacakları adımın arkasını, bir satranç oyuncusu gibi hesaplamaları da gerekiyor. “Ben bu hamleyi yaparsam, karşımdaki ne yapar? Ona karşı da bir sonraki adımlarım ne olmalı?” gibi. Çünkü hamle varsayımlarını ne kadar isabetli yapar ve ne kadar ileriye götürürlerse, başarı şansları o kadar artar. Yoksa o hamleler karşı tarafın işine yarayabilir, koz haline gelebilir. Onun için, siyasette hamle yaparken arkasını, sonrasını, dahası, getirisini götürüsünü özellikle de zamanlamasını en ufak ayrıntılarına kadar “hesaplamak” şart. Yani durduk yere hamlelerle nereden çıktı bu dedirtmenin anlamı yok. Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu’nun son başörtü hamlesiyle akla gelenler de malum:  

Her fırsatta “Ben hesap uzmanıyım, neyin ne olduğunu bilirim”

Yazının Devamı

Mister Biden, F-16 dedik, yolcu uçağı değil

6 Ekim 2022

S-400 ve F-35 krizinden sonra F-16 konusundaki gelişmeler ABD açısından turnusol testiydi aslında. Özellikle de ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Kongre’ye Türkiye’ye F-16 satılması için gönderilen tavsiye mektubundan sonra. Çünkü Türkiye’nin geçtiğimiz yıl ekim ayında 40 adet F-16 savaş uçağı ve F-16’lar için 80 adet modernizasyon kiti satın almak için yaptığı talebi ağırdan alan Biden yönetimi nisan ayında ABD medyasına yansıyan o mektubunda şöyle diyordu:

“F-16 satışı, ABD çıkarlarıyla uyumlu ve NATO’nun uzun vadeli planlarına hizmet edecektir.”

Dolayısıyla o günlerde Biden yönetiminin hafiften “u dönüşü” diye de nitelendirilen F-16 mektubu, “Rusya-Ukrayna savaşında gelişmeleri öngöremeyen ABD nihayet Türkiye’nin önemini, değerini gördü” anlamında olumlu ve ilişkileri geliştirme açısından umut verici ancak samimiyet bağlamında bir o kadar da düşündürücüydü. Hele de Kongre’nin onayı olmadan uçakların

Yazının Devamı