Bu yazıyı lütfen dikkatle okuyun...
Canınıza kasteden alçakların, halkın sağlığını hiçe sayanların, vurdumduymaz yöneticilerin maskeyle gizledikleri gerçek yüzlerini bir kez daha görün.
Çiğ köfte, baklava, börek yapım standartlarıyla uğraşan TSE (Türk Standartları Enstitüsü) damgasının ne derece güvenilir olduğu ya da denetim mekanizmasının ne kadar laçkalaştığına tanık olun.
Olayın kahramanı Kocaelili Sevinç Tosun. 43 yaşında, ev hanımı, üç cocuk anası...
Hatası; kolonya koklamak...
Bugün özel bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde yaşam savaşı veriyor. Ayakları tutmuyor, ciğerleri sorunlu, beyin fonksiyonları yeterli değil. Yaşarsa da gözleri asla görmeyecek!..
Çünkü; kolonya kaçak. Ucuz olsun diye etil alkol yerine metil alkolden üretilmiş.
Sevinç Hanım'ın gece - gündüz başından ayrılmayan hayat arkadaşı Zihni Tosun, 7 Ocak 1999 günü başlayan kabus dolu günleri şöyle anlatıyor:
"Ailevi bir sorun nedeniyle sıkılan eşim, kolonya ile ferahlamak istemiş. Kızımın söylediğine göre, kolonyayı mendile dökerek koklamış. Bunu da bir kaç kez tekrarlamış. Eve geldiğimde ölü gibiydi. Soluğu Kocaeli Devlet Hastanesi'nde aldık, daha sonra da İstanbul'a getirdik."
Zihni Bey, sesi titreyek devam ediyor:
"Doktorlar 'makinaya bağlayacağız dönerse döner, yoksa sabah gelip cenazeyi alırsınız' dediler. 10 gün makinada kaldı. Allah'ın izniyle şimdilik yaşıyor. Görmüyor, ayakları tutmuyor, ciğerleri kötü."
İnanmak güç. Sahte rakı, votka nedeniyle kör olan, hatta kolonya içip ölenlerin örnekleri var. Ancak, sadece koklamakla bu hale gelmek ürkütücü...
Sevinç Hanım'ın doktoru Ceyhun Solakoğlu kafa karıştıran soruları yanıtlıyor:
"Kolonya; koklayarak da, deri yoluyla da vücuda girer. 15 mililitre yani yarım çay bardağı zehirlenme için yeterlidir. Genellikle bu tip vakalar içme şeklinde gelir. Kişi alkol bağımlısıdır evdeki kolonyayı içer. Kolonyada etil alkol yerine metil alkol varsa zehirler. Ama nezle oldunuz, sık sık kolonya kokluyorsunuz, bu şekilde de tehlikeli. Normalde rakıyı da sürekli koklarsanız kanda büyük miktarda alkol yoğunluğuna ulaşabilirsiniz."
Dr. Ceyhun Solakoğlu, 16 Ocak 1999 tarihli raporunda da şöyle diyor:
"7 Ocak 1999 günü 00.30 da acil olarak bilinç kaybı, derin solunum tablosu ile yoğun bakım servisine yatırılan hastada şiddetli metabolik asidoz bulunmuştur. Kaynağı bilinmeyen kolonyadan inhalasyon ile aldığı (solunum yoluyla) öğrenilen hastaya metil alkol intoksikasyonu tanısı konarak tedaviye başlanılmıştır. Kolonyalarda, toksik olmayan etil alkol kullanılması gerekirken, toksik metil alkol kullanıldığı sonucuna varılmıştır."
Peki, etil ya da metille üretilen kolonyayı ayırdetmek olası mı?
Hayır... Daha da rezaleti, piyasada bazı kesimce "alkolsüz olduğu" gerekçesiyle tercih edilen kolonyaların metil alkol'den üretildiği ve de gelişigüzel satıldığı. Yani her şişe zehir deposu kimse farkında değil.
Özetlersek; katil kolonyanın menşei henüz bilinmiyor. Bilinen sadece Yalova - Çınarcık'tan bidonla alındığı. Bu demek değil ki, caniler sadece Çınarcık'ta. Ülkenin her köşesindeki market rafları, hastane önleri, eczaneler markalı markasız kolonyalarla dolu.
Belki de her gün milyonlarca insan, çocuk ölümü kokluyor.
Bu seslere kulak verin
Üsküdar'dan Gazi Mahallesine naklini yaptırdığım telefonumun açılması için 6 aydır bekliyorum. Küçükköy PTT'si Ağustos 1998'de yeni numara tahsisi yaptı ama kutu yok diye açılmadı. Şimdi de artı para istiyorlar. Hüseyin KARAKUŞ - İSTANBUL
* * *
Sömestr tatilinde bile okul servisi için ücret ödedik. Oysa elektrik, su, havagazına tükettiğin kadar veriyorsun. Sorunla Milli Eğitim Müdürlüğü de ilgilenmiyor. Rengin YEMİŞÇİ - İSTANBUL
Yazara E-Posta: tbengin@milliyet.com.tr
