Hastalıkta ve Sağlıkta Probiyotikler

3 Ağustos 2018

Beslenme ve sağlık arasındaki ilişki binlerce yıldır bilinmektedir. Aynı şekilde bağırsak florasının sağlık üzerindeki etkileri modern tıbbın ilk zamanlarından beri bilinip , araştırılmakta ve hakkında çok şey söylenmektedir. Ben bu yazımda; bağırsak florasının doğal üyesi olan probiyotik bakteriler ve onların destekçileri prebiyotik gıdaların diyetimizde bolca bulunması gerektiğini tekrar vurgulamayı , aşağıdaki bilgiler ile biraz olsun kafa karışıklığınızı gidermeyi amaçladım…

Probiyotik Nedir?

Ağız yolu ile vücuda girerek kalın bağırsağa ulaşan ve orada çoğalarak insan vücudu için faydalı etkiler oluşturan mikroorganizmalara verilen isimdir. Probiyotik bakteriler sindirim enzimlerimden etkilenmeden bağırsağa kadar ulaşırlar ve burada bağırsak duvarına tutunarak mikrofloranın bir parçası haline gelirler. Probiyotiklerin en önemli görevleri hastalık yapıcı (patojen) mikroorganizmaların çoğalmasını engellemek ve bağışıklık sistemini düzenlemektir.

Probiyotik Bakteriler Nelerdir?

Bifidobakteriler, laktobasiller , enterokoklar, streptococcus termophilus ve saccharomyces boulardii etkileri en iyi bilinen probiyotik

Yazının Devamı

Ksenobiyotikler Her Yerde!

1 Mart 2018

Ksenobiyotik Nedir?
Latince xeno (=yabancı, acayip) kelimesinden türemiş olup dilimize organizmaya yabancı misafir olarak çevrilebilir. Besin maddeleri dışında vücuda alınan olan tüm kimyasal maddelere ksenobiyotik denir. Bu kimyasal maddeler herhangi bir oganizmada üretilmemiştir.

Vücudumuza ağız, deri, solunum başta olmak üzere çok çeşitli yollarla girer ve ve dağılarak istenilen ya da istenmeyen etkilerini oluştururlar.

Hangi Maddeler Ksenobiyotiktir?
-İlaçlar, antibiyotikler, kemoterapotikler
-Kozmetikler

Yazının Devamı

Kanserde Erken Tanı ve Tarama Testlerinin Önemi

5 Şubat 2018

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünyada her yıl 14 milyondan fazla insana kanser tanısı konuluyor ve bu sayının 2030 yılına kadar 21 milyona çıkabileceği öngörülüyor. Yani bir gün bizim ya da bir yakınımızın kanser ile temas edeceği kaçınılmaz bir gerçek. Bu nedenle kanseri tanıyıp önlemek, erken tanı - tedavi şansını kaybetmemek için duyarlı ve bilinçli olmalı, gerekli tarama testlerini yaptırmalıyız.

Kanser Nedir?

Kanser latince ‘yengeç’ sözcüğünden gelmektedir. Bu kanserli hücrelerin vücuda tutunmadaki başarısını ve inadını tam olarak açıklayıcı bir sözcük olmasına rağmen kanseri tam olarak tanımlamak istersek “ kanser kontrolsüz hücre bölünmesidir” diyebiliriz.

Kontrolsüz Hücre Bölünmesi Nedir?

Vücudumuzun canlılık özelliği taşıyan en küçük parçası hücredir. Bir hücrenin canlılık göstergesi ise çeşitli mekanizmalar ile bölünerek birbirinin tıpa tıp aynı iki hücreye dönüşmesidir. Büyüme, gelişme, yaralanan dokuların onarımı gibi tüm yaşamsal olaylar için hücrelerin bölünerek çoğalması gerekir. Vücudumuzdaki sağlıklı hücreler ne kadar , ne zamana dek bölüneceğini, ne zaman duracağını bilir ve zamanı gelince önceden programlandığı

Yazının Devamı

Sık Hastalanan Çocuklarda Bağışıklık Sisteminin Değerlendirilmesi

1 Şubat 2018

Bağışıklık Sistemi Nedir?

Bağışıklık sistemi vücudun kendinden olmayanı tanıyıp uzaklaştırmak için farklılaşmış, çok çeşitli elemanlardan oluşan bir sistemdir.

Vücudun kendinden olmayan bu yabancı madde bazen virüs veya bakteri, bazen allerjenler, bazen de nakledilen kan veya organ olabilir. Vücudumuz bu maddelere karşı önce cilt, mukoza ve salgılar ile mekanik olarak, doğal bağışıklık hücreleri aracılığıyla biyokimyasal olarak engel olmaya çalışır. Sonrasında ise her yabancı ajana özgül olarak gelişen kazanılmış bağışıklık devreye girer.

Kazanılmış bağışıklığın temel elemanları beyaz kan hücreleri ve bunların ürünleri olan antikorlar yani immunoglobülinlerdir. İmmünoglobülinler yapısal , fonksiyonel özelliklerine göre 5 temel sınıfa ayrılır ve Ig olarak kısaltılır ve yanına temsil ettiği grubun kodlayıcısı gelir. Bunlar: IgG, IgA, IgM, IgD, IgE ‘dir.

Tüm immünoglobilinlerin yüzde 80’i IgG’dir. En büyük görevi vücuda giren bakteri, virüs ve toksinlerin etkisizleştirilmesidir. Ve IgG’ nin 4 alt tipi vardır.

IgM tüm ümmünoglobülinlerin yüzde 5-10’unu oluşturur ve çok güçlü antibakteriyeldir.

IgA göz yaşı, ter, anne sütü,

Yazının Devamı

Yaş Alırken Vücudunuza Destek Olun!

19 Ocak 2018

Kollajen vücuttaki çeşitli dokulara dayanıklılık, sertlik ve şekil veren erimez liflerden oluşmuş yapısal bir proteindir. Vücut destek dokusunun temel bileşenidir.

İnsan vücudunda bulunan proteininin yüzde 30’unu kollajen oluşturur.

Total vücut kitlesinin ise iste üçte birini oluşturan kollajen en çok kemik, deri, kıkırdak, diş ve korneada bulunur.

Korneadaki kollajen lifleri saydam olup korneaya saydamlık verir.

Tendonllardaki kollajen lifleri gerilmeye dirençlidir.

Diş ve kemiktekileri kollajen lifleri kalsiyum ile sertleşmiş halde bulunur.

Derideki kollajen ise fonksiyonları gereği her yöne genişleyebilen gevşek liflerden oluşmuştur. Derinin yüze 80’ini oluşturan kollajen esnek olmayıp yine bir protein olan elastin lifleri ile bir araya gelerek deriye esneklik ve dayanıklılık kazandırır.

Kollajenin yapısında glisin, prolin, hidroksiprolin adı verilen aminoasitler bulunur. Kollajenin bu aminoasitlerden sentezi ve aradaki çapraz bağların oluşumu için C vitamini(askorbik asit) gereklidir. C vitamini eksikliğinde kollajen sentezi ve fonksiyonu bozulur, yara iyileşmesi gecikir.

Yazının Devamı

Stresin Biricik Vücudumuza Yaptıkları:

4 Mayıs 2017

Stresin Biricik Vücudumuza Yaptıkları:

Stres ile cebelleştiğim , savunma mekanizmalarım yetersiz kaldığı için olsa gerek sağlığımın alt üst ettiği bu günlerde hem kendim için hem de sizlerle paylaşmak için bu konu ile ilgili yazmak istedim. Hepimize iyi gelmesi dileğiyle…

Stres, tehdit oluşturan bir değişim karşısında insanın bedensel ve ruhsal olarak zorlanması ve bu durumlarda oluşan gerginlik hali olarak tanımlanabilir.

Stres yaratan faktörlere stressör denilir. Stressörün şekline göre stres fiziksel stres , emosyonel (duygusal) stres olarak iki grupta incelenebilir.

Ağır egzersiz, aşırı sıcaklık, aşırı soğuk, nem, açlık, kazalar, ameliyatlar fiziksel stressörlere örnek olarak verilebilir.

Sosyal ortamdan kaynaklanan hayal kırıklığı, yalnızlık, kayıplar, yok sayılma, işsizlik gibi faktörler ise emosyonel strese neden olur.

Stres yaratan etki ne olursa stres ile karşılaşan canlı bir dizi biyokimyasal yanıt oluşturarak stresin zararlı etkilerinden kendini korunmaya çalışır ve bir tepki oluşturur. Strese maruz kalan canlılar sırasıyla şu dönemlerden geçer:

- Alarme olma dönemi: Stresle karşı karşıya gelindiğinde kişinin içgüdüsel olarak şok ol

Yazının Devamı

Yaşlanmayı Geciktirmek Ve Güzel Yaşlanmak Mümkün!

22 Mart 2017

Yaşlanmayı Geciktirmek Ve Güzel Yaşlanmak Mümkün!

Yaşlanma doğumla başlayan, ilerleyici ve fizyolojik bir süreçtir.

Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş ve üzerindeki bireyleri yaşlı olarak tanımlamıştır. Ancak kronolojik yaşlanma ile fizyolojik ve biyokimyasal yaşlanma birbirinden farklı olaylardır. Her insan farklı yaşam süresine ve sürecine sahiptir . Bu farklılıklar genetik, sosyoekonomik, çevresel çok sayıda faktöre bağlıdır.

Yaşlanma İle Vücutta Meydana Gelen Değişiklikler:

Yaşlanma ile beraber vücutta fizyolojik, biyokimyasal ve anatomik değişiklikler meydana gelir , vücudun iç dengesi bozulur. 50 yaşından sonra dokuların kendini yenileme yetenekleri de azaldığı için tüm bu değişiklikler geri dönüşümsüz bir hale gelir. Yaş aldıkça yaş ile orantılı olarak;

- Kalp kası kalınlaşır,

- Damarlar sertleşir

- Akciğerlerin kapasitesi düşer

Yazının Devamı

Bir Kadının Yaşam Döngüsü Ve Kadın Sağlığı

8 Mart 2017

Bir Kadının Yaşam Döngüsü Ve Kadın Sağlığı

Kadınları anlayamamaktan yakınan erkekler ve anlaşılmama etiketinden yarı memnun yarı rahatsız olan kadınlar öncelikle bir kadının değişken ve üretken yaşam döngüsüne bir göz atmaya ne dersiniz?

Puberte ve Menarş:

Kızlarda puberte dönemi yani ergenlik ortalama 9-10 yaşında göğüs dokusunda büyüme ile başlar. Sonrasında koltuk altı ve genital bölgede kıllanma ve menarş görülür. Menarş ilk adet kanaması demektir. Menarş genellikle 9-14 yaşları arasında başlamış olmalıdır. İlk iki yıl kanama aralıkları düzensiz olup çoğu zaman yumurtlama gerçekleşmez . Menarş ile beraber kadın vücudu her ay gebelik olacakmış gibi hazırlık yapar. Menarşın beklenen sürelerden geç ve erken olması durumunda doktora başvurmak gerekir .

Ovulasyon (Yumurtlama) :

Düzenli bir adet döngüsünün yaklaşık 14. gününde gerçekleşir. Yumurtalıklarda her ay hormonların etkisi ile 2 cm büyüklüğünde folikül adı verilen bir kist oluşur. Bu folikül menstruel döngünün ortasına yakın bir zamanda yine hormonların direktifi ile çatlayarak içindeki yumurtayı tüplere bırakır. Yumurtalar bu kanalda 2 gün yaşar. Bu süre içerisinde sperm ile karşılaşır ise

Yazının Devamı