“Rojin de bizim, Agop da bizim” dedi Kılıçdaroğlu. Ee, ya ne olacaktı? Madem onlar bizim, biz de onların; tüm ana dillerini kucaklamamız, tüm dil yasaklarını kaldırmamız gerekmez mi? Her farklı ses, bu toprakların rengine yeni katkı değil mi? Almanca, Fransızca, İngilizce eğitim veren okullar özendirilirken, niçin Rojin, Kürtçe; Agop da Ermenice, yani kendi dilinde eğitim alamasın? Muhalefetin kitleleri etkilemek için, iktidardan daha özgürlükçü olması gerekmez mi?
İKİ RESİM ARASINDAKİ 7 FARK
1-Eski Loç, atalarımızdan kalan miras... Yeni Loç, çocuklarımıza bırakacağımız borç...
2-Eski Loç, doğal dokunun cenneti... Yeni Loç, yapay hırsların cehennemi...
3-Eski Loç, yöre halkının toprağı... Yeni Loç, işgal edilmiş arazi...
4-Eski Loç, rüya gibi güzel... Yeni Loç, kabustan bile beter...
5-Eski Loç, tabiatın güzelliği... Yeni Loç, insan tabiatının çirkinliği...
6-Eski Loç, paylaşımcı cömertlik... Yeni Loç, bencil cimrilik...
7-Eski Loç, yaşam... Yeni Loç, ölüm...
Ey değerli insanlar, İnsan Hakları Günü’nüzü coşkuyla, içtenlikle kutlarım. Dünyayı döndüren insan değildir belki ama dünya, insan için döner. Yaşadığımızı anlamak için başkaya muhtacız, o halde hepimizin birbirimize ihtiyacı var. İnsan denen muazzam varlıktan yeryüzünde sadece altı buçuk milyar mevcut, bunların her biri de sevgiyi, adaleti ve merhameti hak ediyor. En değerli kavramı, zamanı paylaşıyorsak, her şeyi de adilane paylaşabiliriz. Barışı ve muhabbeti daim kılabiliriz. Rahmetli şairimiz Ziya Osman Saba’nın dizesiyle; “Bütün saadetler mümkündür...”
GÜZELLİĞİ VE ÇİRKİNLİĞİYLE İSTANBUL
Önce güzelliği yazayım ki, yazının yarısında bırakan, iyi bir şey okumuş olsun. Beyoğlu’nun kadim tramvayına sahne kurulup meydanda konser verilmesi çok güzel. Konserin “Beyoğlu’nda gezersin”le başlaması daha da güzel... Ve fakat Beyoğlu’nun zevksizce değiştirilmiş kaldırımları çirkin, Boğaziçi Köprüsü’nün ışıklandırılması çirkin, Gümüşsuyu Sulak Çeşme Sokak’taki merdivenin estetik cinayete maruz kalması çirkin!
iKi RESiM ARASINDAKi 7 FARK
Uluslararası Malatya Film Festivali’ne katıldım geçen hafta. Başta sevgili Günseli Birol olmak üzere festival sorumlularının yakın ilgisini
İki haftadır Gümüşsuyu’nda yedi yıl yaşadığım Sulak Çeşme Sokağı’ndaki taş merdivene yapılan çirkin saldırıdan bahsediyorum bu köşede. Tarihi ve yekpare taş merdivenin bir tarafı, akla seza biçimde yozlaştırılmış, beton japlanıp sözde düzleştirilmiş! Ben bu merdivenin insanıyım, bu merdivende anılarım var. “Hatırada kalan şey değişmez zamanla” der Dranas, Belki Topbaş bilir. Değerli mizahçı dostum Cengiz Üstün çekti fotoğrafını, teşekkür ederim. Meramımı bir de böyle anlatayım istedim, ilgilenir mi acaba dünyanın en acar belediye başkanı Sayın Kadir Topbaş?
1-Sağ taraf, İstanbul beyefendisi... SOL taraf, taşra bıçkını...
2-Sağ taraf, yeşil sarmaşığıyla doğallık... SOL taraf, betonarme kaplamasıyla yapaylık...
3-Sağ taraf, türkü... SOL taraf, acısız arabesk...
4-Sağ taraf, Babıali muharriri... SOL taraf, İkitelli köşecisi...
5-Sağ taraf, sufi... SOL taraf, üfürükçü...
Sayın Kadir Topbaş, Öncelikle iyi bayramlar dilerim. Bayram tatilini fırsat bilip, Ayaspaşa’daki eski sokağıma gittim. Gitmez olaydım Kadir Bey! Eski Sulakçeşme, yeni Hoca Hanım Sokağı’nın o güzelim 50 basamaklı merdivenin yarısı katledilmiş. Akla seza bir kararla, güzelim doğal taş merdivenin bir tarafı çok biçimsiz şekilde güya düzleştirilmiş. Bu kadar zevksiz adam veya adamlarla nasıl çalışabilirsiniz Kadir Bey? Beni çok üzdünüz, ben bu konuya dadanırım! Bana merdivenimi geri vereceksiniz. Sokağın başındaki Japon Konsolosluğu’na soralım, tarafsız olarak görüş bildirsinler. O merdiven İstanbul için hepimizden önemli Başkan, lütfen gerekeni yapın!
AA!
Hepimiz Big Bang’te doğduk, hepimiz Kıyamet’te öleceğiz!..
TARiHTE O GÜN
İlk kez yaralanan bir dizi oyuncusu için “Ölmez, ölürse dizi biter” yorumu yapıldı. 18 Kasım 1987 (Teşekkürler Hakan Genç)
KARŞILAŞTIRMALI EDEBiYAT
“Troçki, alkışlanacağını bilse, kitlenin önünde intihar ederdi” J. Stalin
12 Mayıs 2011'de başlayacak ve dört gün sürecek 1. Uluslararası İstanbul Mizah Festivali, İstiklal Caddesi'ndeki geçit töreninden karikatür sergilerine, sahne gösterilerinden sokak performanslarına kadar geniş bir etkinlik yelpazesine sahip. Dünyanın çeşitli ülkelerinden mizahçıların da ağırlanacağı festival hakkında bilgileri ve detayları 'koordinatör@ mizahfest. org' sanal adresinden edinebilirsiniz. "Neşesiz adam eksik adamdır" der Salah Birsel. Toplumu neşelendirmek, kültürleri mizahla kaynaştırmak, asık yüzleri güldürmek için çaba gösterenlerin yolu açık olsun. Yaşasın mizah...
iKi RESiM ARASINDAKi 7 FARK
‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ adlı televizyon dizisi, şaşırtıcı bir çizgi tutturdu. Çevremde, beğenilerine güvendiğim insanlar ısrarla tavsiye ettiler diye üç bölüm izledim. Hep bir sözlü tartışma, hakaretlerle yükselen tansiyon ve kavga. Dizi bundan ibaret. Galiba hepimiz ‘en zor durumdaki aileyi’ felaket psikolojisinin dürtüsüyle, acı verici bir zevkle izliyoruz. ‘Sıcağı Sıcağına’ ve benzeri gözyaşı programlarının yerini alan bu dizi, kararlı şekilde sadece ‘acı’ sunuyor ve biz de afiyetle kabul ediyoruz.
Rahmetli Kemalettin Tuğcu’ya yıllarca duygu sömürüsü suçlaması haksızca yapılmış vallahi. Bu dizideki dozda bir duygu sömürüsüne daha önce tanık olmadım. Yetmezmiş gibi, bir de ‘Bir Zamanlar Amerika’nın hazin müziğini döşeyince, dizinin yayın dakikaları toplu bir çile seansına dönüşüyor. Dizideki minik çocuk sürekli kavgaya tanık oluyor, biz de sürekli onun kavga izleyişini izliyoruz. İsteyen istediğini seyretsin tabii ki. Ama duygu sömürüsüne ayrılmış zaman, duygudan çalınmış zamandır!
ÇiZGiLi PiJAMA
Uykusuz’un grafikerlerinden Fırat Yaşa’nın ‘Çizgili Pijama’ adlı çizgi roman albümü çıktı. Fuarda alınız, gidemiyorsanız aldırınız...
AA!
İkinci Jean Paul ölünce yerine Benedict
* Hollanda’nın en güzel içeceği kahve. Sütsüz ve şekersiz olmak kaydı ile. Zaten Hollandalılar da “Öldükten sonra kahve içebilecek miyiz acaba?”derlermiş sık sık!
* Sağlık çalışanlarının protesto gösterisine tanık oldum Amsterdam’da. Hemşire kıyafetli iki kız, büyük çöp kutusuna oturmuştu, ayrıca kutudan çok sayıda mağaza mankeni bacağı çıkıyordu. Mesaj: Hükümet, sağlıkçıları çöpe attı! Güzel protestoydu.
* Hitler bile Amsterdam’a dokunmamış! Ama Rotterdam’ı yerle bir etmiş. Bu yüzden Rotterdam daha yeni, büyük binalara sahip. Amsterdam estetiğine rakip olamaz. Amsterdam’ın bazı köşeleri uzaktan pasta gibi görünüyor!
* Beş yıl önce gitmiştim ilk kez, bu süre içinde ırkçı parti oylarını çoğaltıp koalisyona sızmış. Ama şükür, bu şovenist ivme sokağa yansımamış.
* ‘Abraxas’ adlı mekanın sahibi Erol Bey, tam 40 yıllık Amsterdamlı. Hollanda maliyesiyle ilgili olarak “Burada maliyeciler sık sık ‘Biz polis değiliz, banka bile soysanız gelip bize verginizi ödeyeceksiniz’ derler” anekdotunu aktardı.
İKİ RESiM ARASINDAKİ 7 FARK
1-12 Dev Adam, A Milli Basketbol Takımı’nın genel adıdır.