Çözüm Ekonomi devalüasyonu zorlayacak bir aşamaya gelmek üzeredir.Türk parasının kambiyo değeriyle satın alma gücü arasındaki büyük farkın, yüksek faiz uygulamasıyla giderilmesi orta vadede mümkün değildir.Bu uygulamayla, ihraç ürünlerimizin rekabet olanağı kalmayacağı gibi, cari açık da gittikçe daha fazla artacaktır. Eski Dışbank Genel Müdürü, duayen bankacı M. Vecdi Aksoy, ekonominin gidişatı konusunda bir mektup gönderdi. İlginç tespitleri özetle şöyle: Üstelik, ihracat getirilerinin ucuz ithalat tarafından kemirilmesi devam edecektir.Paranın değer kazanmasını bir istikrar unsuru veya antienflasyonist bir tedbir olarak değerlendirmek hatalı bir bakış açısıdır.Aksine, yüksek faiz ve kurla ödüllendirilen sıcak paranın korkunç maliyeti, enflasyonu artırıp durgunluğu getirecektir.Gelişmiş ülkelerin rezerv para niteliğindeki güçlü paraları, küresel piyasalarda değer kazanırken, bu paraların Türk lirası karşısında değer kaybetmesi bir ironi oluşturmaktadır.Kambiyo değeri ile satın alma gücü arasındaki farkın devalüasyon zorunluluğu doğurmasına bir örnek de, 1992 İngiltere'sinde yaşanmıştır. Avrupa Kambiyo Kurları Mekanizması'nın desteği ile sterlinin değerini suni olarak yüksek tutan İngiltere, bu mekanizmadan çıkarılınca, yüzde 15 oranında devalüasyon yapmak zorunda kalmış; arkasından da, parasını dalgalanmaya bırakarak satın alma gücü paritesine uyumu sağlayabilmiştir. İroni oluşmakta Sayın Aksoy'un görüşlerine çok büyük ölçüde katılıyorum. Ekonomi neredeyse tamamen yabancıların kontrolü altına girdi.Aslında, Türk lirasının değeri de faizler de yabancılar tarafından belirleniyor.Ekonominin üretim gücünü azaltacak her şey yapılıyor. Rant ekonomisinin ve faizciliğin önleneceği sözünü verenler, bize rant ekonomisinin altın günlerini yaşatıyor.Bütçe, çok yüksek faiz ödemeleri nedeniyle açık veriyor. Bütçe açıkları özelleştirmelerle kapatılıyor. Yani, faiz ödemek için kritik değerler satılıyor. Ekonomi yönetiminin performansı, faiz ödeme gücüyle ölçülüyor. "Faiz dışı fazla" göstergesi, aslında "Daha ne kadar kazık atılabilir" göstergesidir.Maalesef, birçok çevre, zengin olmak veya zenginliğini sürdürmek amacıyla, gerçeği bildikleri halde, yanlış kararları savunuyor, savunduruyorlar. Artık, Yeni Şafak gazetesi bile gerçekleri itiraf ediyor. 2001 yılında toplam kamu borçlarının 190 milyar YTL olduğunu, 2006 yılı sonunda bunun 365 milyar YTL'ye yükseldiğini saklamıyor. "Malımızı yüksek faize heba ediyoruz" diyor. ytoruner@milliyet.com.tr Gerçekler ortada