Dünyadaki toplam üretimin gayri safi milli hasıla (GSMH) bazında % 74.5ini üreten 6 ülke, askeri harcamaların da % 69.8ini yapıyor. Aşağıdaki bilgiler Dünya Bankası, Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü tarafından elde edilmiş. Araştırmaya göre, sadece Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Rusyanın yaptıkları askeri harcamaların dünya askeri harcamasına oranı, üretimlerinin oranından yüksek. Doğal olarak, bu sonuç ürettiklerinden fazla askeri harcama yaptıkları anlamına gelmiyor ama bu ülkelerin askeri harcamaya önemli pay ayırdıklarını anlatıyor. Ülke Dünya toplam GSMHsindeki payı Dünya askeri harcamasındaki payıRusya % 1.2 % 1.4Çin % 4.3 % 3.4İngiltere % 5 % 4Japonya % 12 % 5Avrupa Birliği % 22 % 12ABD % 30 % 44Toplam % 74.5 % 69.8 Bu ülkeler arasında ABDnin çok önemli bir yeri var. Çünkü, ABD tek başına dünya üretiminin % 30unu gerçekleştirirken, yani bir anlamda dünya ekonomisinin % 30unu temsil ederken, dünya askeri harcamalarının % 44 ünü yapıyor. Bu rakamlar, ABDnin gücünü ve "süper devlet" konumunu bir kez daha ortaya koyuyor.Ancak, bu yüksek askeri harcamanın ABDnin şimdiki konumunu giderek zora sokacağı da tartışılabilir. Harcamalarda oransal olarak savunmaya büyük yer verilmesi, bugünlerde ABDde de tartışılıyor. Hatta, bu gidişle ABDnin süper güç olma durumunun değişebileceğini bile savunanlar var. Bu görüşte olanlar, ABD ekonomisinde bu denge sürdükçe giderek verimliliğin düşeceğini savunuyorlar. 1987de Paul Kennedy "Süper Güçlerin Yükselmesi ve Düşüşü (The Rise and Fall of the Great Powers)" adlı kitabında yıllar öncesinden bu olasılığı tartıştı.İngiltere Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonucunda zayıf düşmüş ve "süper güç" olma özelliğini kaybetmişti. Rusyayı ise kapitalizmin dayanılmaz rekabeti karşısında planlı ekonomide ısrar edilmesi ve askeri harcamaların durdurulamaması yıktı. Şimdi de, ABD ekonomisi askeri harcamalar, tüketim ve yatırım tercihlerinin kıskacına girmiş durumda. Bu kıskaçtan çıkmak için de dünyada yeni açılımlar yapmak zorunda. Çünkü, askeri harcamalarını azaltması da soruna bir çözüm getirmiyor. Sanırım, ABDnin yeni dünya politikası bu çemberi kırma esasına oturuyor.Öte yandan, önümüzdeki 50 yıl boyunca ABDnin ekonomik bir rakibi olması olanaksız görünüyor. Ama, İranda açılacak yeni bir cephe ABDnin durumunu biraz daha zora sokabilir. Ancak, doğal olarak bu girişimlerin meyveleri de bir süre sonra toplanacak. Gelecek 40 yıl içinde Çinin ABD ekonomisini tehdit etmesi olasılığı var. Bunu önlemek adına bile, ABDnin Afganistan, Irak ve İran kozlarını oynaması kaçınılmazdı.İngiltereyi 1948 yılında 40 milyar dolara ulaşan ve toplam ekonomisinin büyüklüğünü aşan iç ve dış borçları zirveden düşürmüştü.Kısacası mali kriz olmadıkça ABDnin yerini kaybetmesi zor görünüyor. Mali kriz olasılığı ise ABDnin ufkunda yok. ytoruner@milliyet.com.tr