Önceki gün başımdan geçenler, hiçbir siyasi kadroda kolay yaşanamayacak cinsten. Şimdiye kadar bu hükümetin siyasi kadrolarıyla bir yakınlaşmam veya bir ilişkim olmamıştı. 1985'ten sonraki hükümetlerin siyasi kadrolarını tanımış, hatta birinde görev almış biri olarak, siyasetin yapısını iyi tanırım. Bu nedenle, siyasilerle ve onların bürokratlarıyla temasım olduğunda karşılaşacağım klasik davranışı kestirebiliyordum. Üstelik, hükümeti teknik anlamda en çok eleştirenlerden biriydim. Bir önceki akşam ve önceki gün şimdiye kadar hiç karşılaşmadığım, hiç el sıkışmadığım kişileri aramak zorunda kaldım. Gece saat 22.30 civarında, kimsenin telefonuma cevap vermeyeceğini düşünerek, biraz da ümitsizce, Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürlüğü'nü aradım. O geç saatte, Genel Müdür'ün Özel Kalem Müdürü Yasin Şener'i buldum. Derdimi dinledi, haklı buldu ve yarın sabah ilgileneceğini söyledi.Önceki hükümetlerden edindiğim tecrübeye dayanarak, Yasin Bey'in bu sözünü unutacağı düşüncesindeydim. Bu nedenle, ertesi sabah, önce THY Genel Müdürü Temel Kotil'i, ardından THY Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Büyükekşi'yi ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ı aradım. Daha doğrusu, sekreterlerine not bırakarak, mümkünse beni aramalarını rica ettim. Bakan'ın ve bürokratların sekreterleri, kendi adlarını da vererek, aradığımı makama ileteceklerini söylediler. Ben yine de, Bakan'ın ve bürokratların beni geri arayacaklarını beklemiyordum.Alışık olmadığım bir davranış gerçekleşti. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, beni aradı ve konuyla ilgileneceğini söyledi. Üstelik, ilgilendi de. THY Genel Müdürü, beni geri aradığında sorunu çoktan öğrenmişti. Çok büyük bir olasılıkla, sorunu halledebileceğini söyledi. Halletti de. THY Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Büyükekşi de gelişmeleri takip etti ve beni bilgilendirdi.Beklemediğim bir şey daha oldu. THY Genel Müdürü'nün Özel Kalem Müdürü Yasin Şener, arayarak, sorunu bütün detayıyla araştırdıklarını, nedenini bulduklarını, tekrarını önlediklerini bildirdi. Öğleden sonra 15.00 sularında, sorun tamamen hallolmuştu.Bu kişilerin hiçbirini tanımıyorum. Benim onlardan ve onların benden hiçbir beklentimiz yok. Sorun hallolurdu veya olmazdı, çok da önemli değildi. Ama, aradığım kişilerin yaklaşımları farklı olabilirdi. Bakan, THY'nın kendisine bağlı olmadığını söyledikten sonra, THY'yi aramaz, işi takip etmeyebilirdi. THY Genel Müdürü Kotil, beni aramadan önce sorunu öğrenmemiş olabilirdi. Üstelik, sorunu halletmeseydi, hiçbir kaybı olmazdı. Özel Kalem Müdürü Şener'e gece 22.30'da ulaşılamayabilirdi.Merkez Bankası'nda daha müdürken ilk yaptığım iş, Merkez Bankası telefonlarının ikinci kez çalmasına izin verilmeden cevaplandırılmasının, telefonu açan memurun hemen kendisini tanıtmasının ve telefonu kapatmadan işin sonuçlandırmasının sağlanmasıydı. Bu gelenek, bankada hâlâ devam ediyor."Aranınca bulunan adam" olmak, üstelik işi takip edip halletmek kolay bulunur meziyet değil. ytoruner@milliyet.com.tr Ne kadar eleştirirsek eleştirelim, hükümetin başarılı olduğu bir çok konu var. Başarılı olunan bir konu da, AKP ekibinin insan ilişkilerine verdikleri önem. Belki de, bu beceri birçok hatayı kapatıyor.