Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Blair hiç beklemeden kabinesini ilan etti. Aynı anda, "gölge kabine" de ilan edildi. Bilindiği gibi, İngiltere'de muhalefet, iktidardaki kabine ile aynı görev alanlarında çalışacak bir "gölge kabine" kuruyor ve bunu ilan ediyor. Yani, muhalefetin de bir kabine kurma zorunluluğu var. Böylelikle, hem iktidar daha iyi takip ediliyor ve eleştiriliyor hem de her olayda muhalefetin nasıl davranacağı ve yönetimin kimlerle yapılacağı seçmen tarafından biliniyor, değerlendiriliyor.Bizde "gölge kabine" uygulaması yok. Bu yüzden her olay karşısında muhalefetin ne düşündüğü ve alternatif çözüm yolları bir türlü anlaşılamıyor. Bu nedenle de muhalefetin hep eleştiri yaptığı, çözüm üretemediği söyleniyor. Zaten, iktidar da muhalefete, çözüm üretilmesi için yeterli bilgi vermiyor. "Gölge kabine" uygulaması için, Anayasa değişikliği yapılması gereği düşünülebilir. Böylece, "gölge kabine" üyelerine ek yetki ve sorumluluk verilebilir. Ama, aksine de bir hüküm yok. Ana muhalefet partisinin başında olsam, hemen bir "gölge kabine" kurar ve ilan ederdim. İngiliz sisteminden çıkarılacak dersler arasında, "gölge kabine" uygulamasından daha önemlisi var. İngiltere'de başbakan dışında sadece 22 bakan var. Ayrıca, Lordlar Kamarası temsilcisi, Adliye Bakanı ve Avrupa Birliği ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanı da Bakanlar Kurulu toplantılarına katılıyor. Yani, koskoca İngiltere topu topu 22 bakanla yönetiliyor.İngiltere'de Başbakan, ekonomi yönetiminin de başı. Ayrıca, Maliye Bakanı ve ekonomiden sorumlu bakan da var. Ekonomiden sorumlu bakana ilaveten, bu bakanın parlamento ve siyasi ilişkilerini yürüten bir bakan da var. Kısacası, ekonomiden sorumlu bakanların birisi teknik işlerle uğraşırken diğeri siyasi işleri yürütüyor. Olması gereken de bu. Aksi takdirde, ekonomiden sorumlu bakan gününün yarısını parlamentoda veya siyasi ilişkileri yönetmekle geçirir. Bizim, İngiliz sisteminden çıkaracağımız ikinci önemli ders bu.Bizdeki "parti grup başkan vekili" de İngiltere'de bir bakan. Kısacası, parti grubu ile Bakanlar Kurulu ve üyeleri arasında tam bir koordinasyon var. Bizde ise, bu uygulama olmadığı için "parti grubu" ayrı telden çalarken, bakanlar ayrı telden çalabiliyor. Bakanlar çoğu zaman, parti grubunun tercihlerinden haberdar edilmiyor. Tam bir kopukluk var. İngiltere'den alacağımız üçüncü önemli ders de bu olmalı.22 bakanın 6'sı bayan. Bu bile az görülüyor. Bizde ise, değil bakan olabilen, milletvekili olabilen bayan sayısı parmakla gösteriliyor. İşte, alacağımız dördüncü ders.Bakanlardan birisinin doğrudan bir görevi yok ve Başbakan'ın vereceği işleri takip ediyor. Milli Eğitim Bakanı aynı zamanda yaratıcı faaliyetlerden, Enerji Bakanı aynı zamanda verimlilikten de sorumlu.Adalet işlerini yürüten bakan, Bakanlar Kurulu toplantılarına katılıyor ama kurulun üyesi değil. Yani, Başbakan'dan emir almıyor. "Yargı erki"ne duyulan saygı işte bu ölçüde.Artık siyasi reformun zamanı. ytoruner@milliyet.com.tr Tony Blair, İngiltere'de bir tarih yazdı ve İngiliz tarihinde ilk kez İşçi Partisi'ni üç kez üst üste iktidar yaptı. Seçim sonuçları çok ilginçti ve bizimkine benziyordu. Blair'in İşçi Partisi, oyların yaklaşık üçte birini aldı ama parlamentoda çoğunluğu sağladı. Bizde de son milletvekili seçimlerinde, AKP benzer oy oranıyla Meclis çoğunluğunu sağlamıştı. Seçim sonucunda İşçi Partisi'nin iktidar olmasına rağmen oy kaybetmiş olması, parti içi muhalefeti harekete geçirdi. Ancak, asıl dalgalanma muhalefet partilerinde oldu.