Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiyede trafik kazaları savaşlardan fazla can alıyor. Yollar kötü ve nizamsız. Yol ve trafik işaretleri yok; olanlar da kullanılmıyor. Taşıtlar bakımsız. Trafik polisi ortalıkta yok. Sürücüler bilgisiz. Yayalar daha bilgisiz. Trafik kurallarına uyan yok. Hatta, kuralı bilen bile az.Türkiye her konuda az veya çok başarı sağladı. Bir tek trafik ve şehirleşme konusunda hala dünyanın sayılı, en geri ülkelerinden birisiyiz. Trafik konusunda devletin hangi organlarının, hangi sınırlarda sorumlu olduğu bile belli değil. Artık, merkezi bir otoritenin tam yetkili olarak bu soruna el atmasının zamanı geldi. Gerekirse, geçici bir Bakanlık kurulması lazım. İçİşleri Bakanlığı bu işi beceremiyor.Trafik bir görgü ve bilgi işi. İlköğretim ve liselere trafik dersleri konulup, ehliyetler liselerde verilmeli. Trafik eğitimi verecek 300-400 kişi yurt dışına gönderilip, yoğun trafik eğitiminden geçirilmeli. Daha sonra, bunlar trafik öğretmenlerini yetiştirmeli. Trafik konusunda üniversitelerde de kürsüler kurulmalı. Belediyeler, trafik yönünden örnek semtler seçerek, buralarda kalıcı temel uygulamalar yapmalı. Kuryelik yapan, pizza dağıtan motosikletçilere özel eğitim verilmeli. Bunların sinekler gibi sağdan soldan geçmeleri önlenmeli.En önemli trafik kuralı, başkasının haklarına saygılı olmaktır. Bizde, herkes başkasından yol kapma peşinde. Kim önce geçerse, kendisini başarı kazanmış sayıyor. Oysa, yol isteyene ve hakkı olana yol verilir. Otobüsler ve kamyonlar en sol şeride kesinlikle çıkamazlar. Geçiş önceliği olan ambulans ve itfaiyeye bütün yollar açılır. Ama, öncelikle bu araçların hangi şeritten gidecekleri belirlenir. Bizde içinde özelresmi koruması olan her araba kendisini geçiş üstünlüğüne sahip zannediyor. Trafik polisleri trafik kurallarını bilmiyor ve uygulamıyor. Trafik polis otolarından bazılarının bile tek farı yanmıyor; sinyalleri çalışmıyor. Sivil trafik müfettişleri yalan yanlış cezalar yazıyor ve bu cezalar yıllar geçtikten sonra taşıt sahiplerine bildiriliyor. Trafik polisleri trafiği düzenlemek için değil, günlük kendilerine verilen ceza yazma limitlerini doldurmak için ortadalar. Zaten, yaptığınız yüz trafik ihlalinden, sadece birinde ceza ödüyorsunuz. Bu yüzden cezalar caydırıcı değil. Trafik polisi yanında, belli saatlerde çalışan ve belli denetimler yapan özel yetkili polis yardımcıları gerekiyor. Bunların sayısı, İngilteredeki gibi belki polislerin on katı olmalı. Böylece, her hata cezasını bulmalı. Belki de, Hollandadaki gibi trafik denetimi özel şirketlere verilmeli. Hiçbir yolda yeterli trafik işareti yok. Çünkü, bu işi düzenleyenler gelişmiş bir ülkede araba kullanmış değiller. Kavşaklar, dünya trafik kurallarına uygun inşa edilmemiş. Yol çizgileri yok. Hele şehir içlerinde hiç yok. Ana cadde olsun, sokak olsun her yolda nerede ve nasıl durulacağı, park edilip edilemeyeceği, hangi hızla seyredileceği, okula yaklaşılıp yaklaşılmadığı, okul otobüslerine hangi önceliğin verileceği detaylı olarak ve önce ön uyarılarla sonra da uyarılarla belirlenmeli.Yok. Yok. Yok. ytoruner@milliyet.com.tr Geçen hafta iş arkadaşlarımdan biri, Ali Kerem Dörtel bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Dörtel, yurt dışında eğitim görmüş, başarılı, bilgili, dürüst, çalışkan pırıl pırıl 30 yaşlarında bir Türk genci idi. Bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce kendi öz yeğenimi, kız kardeşimin tek oğlunu 17 yaşında, yine bir trafik kazasında kaybettim. Daha önce de, teyzemin 21 yaşındaki oğlunu bir trafik kazasında yitirmiştim.