Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) İmar Bankası'na el koyma sürecini, bu bankadaki yolsuzlukları ve banka mağdurlarına ödenecek paralardaki gecikmelerin nedenlerini açıkladı.
Bu açıklamanın arkasından da Başkan Akçakoca, zaman zaman kendilerine haksızlık edildiğini söyledi.
İmar Bankası'na el konulması sürecinde BDDK'nın haklı ve haksız olduğu konular bulunuyor. BDDK'nın resmi açıklamalarının ardından bunları irdelemekte ciddi yararlar var. Çünkü, BDDK şu anda en çok tartışılan kurumlardan birisi. Başkan'ın söylediği gibi, eleştirilerin çoğunun dozu kaçmış vaziyette. Eleştirilerin artmasında, bazı politik beklentiler de var.
İmar Bankası operasyonunda BDDK'nın haklı olduğu konular şöyle:
a) BDDK yeni bir kuruluş. BDDK'dan önce bankalardan Hazine Müsteşarlığı sorumluydu ve Müsteşarlık, İmar Bankası'nda bu yoğunlukta yolsuzluk yapıldığı konusunda delillere dayanan bir rapor sunamamıştı. İmar Bankası'nın Merkez Bankası tarafından denetimi Müsteşarlık tarafından yasaklanmıştı ama Merkez Bankası'nda da bu derinlikte bir yolsuzluk konusunda bir tespit yoktu.
b) Banka verilen talimatlara uymayınca 2001 yılında yönetim kuruluna veto yetkisini haiz iki üye atanmış. Yani, her bankaya mutat olarak uygulanan yaptırımlar, bu banka için de uygulanmış.
c) 2002 yılında 910 milyon dolar olan grup kredileri riski 284 milyon dolar azaltılmış, Çukurova Elektrik tahsilatından 50 trilyon liralık temlik alınmış, sermaye 70 trilyon lira artırılmış.
d) ÇEAŞ ve Kepez'in sözleşmelerinin iptal edildiği gün, banka yönetim kurulunda BDDK'ca atanan veto yetkisi bulunan üyeye Uzan grubuna hiçbir biçimde kaynak aktarılmaması talimatı verilmiştir. Bu kararın aynı gün alınmış olması başarılı bir uygulamadır.
e) 13 Haziran - 2 Temmuz 2003 tarihleri arasında kurulda sadece 4 üye bulunduğundan yasa gereği karar alınamamıştır. Bunun vebali, önemli ölçüde hükümettedir.
f) İşlemlerin kayıt dışı bırakıldığı veya eksik beyan edildiği ve gerçek rakamların kamu otoritelerinden gizlendiği bankaya el konulduktan sonra anlaşılabilmiştir. Bilinçli yolsuzluk yapıldığı anlaşılan bu olayda, gözetim ve denetim kurumunu tek suçlu olarak göstermek yanlıştır.
g) Bilgisayar sistemleri kapatılmış ve toplu istifalar gerçekleşmiş olduğu için kayıtlara süratle ulaşılamamış ve mudilerden belge toplanması zorunlu olmuştur. Bu bilgiler karşılaştırılmadan mudilere ödeme yapılması olanaksızdır. Yani, ödemelerin gecikmesinde kurulun bir suçu yoktur.
h) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nda mudilere ödenecek kadar para bulunmuyor. Eksik miktarın bütçeden veya Merkez Bankası'ndan karşılanması gerekmekte. Bu da, enflasyon mücadelesi uygulanan bir süreçte zor ve hükümetin veya ilgili bakanın kararı gerekli. Kısacası, mudilere ödenecek tutarlar belirlense bile, hükümetin kararı gerekecek.
***
Şimdi yapılması gereken şu: