Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Avrupa Birliği'nde gerçekleştirilecek 2007'deki genişlemenin ardından, Türkiye'nin durumu gündeme getirilebilecek. Ancak, üye ülkeler Türkiye'nin üyeliğinin kısa dönemde gerçekleşemeyeceği görüşündeler. Yani, 2004 yılında bize bir tarih verilse bile, bu tarihe sadık kalınması güç olacak.
Öte yandan, Avrupa Birliği belirsiz bir geleceğe doğru gidiyor. Çünkü, Avrupa Birliği'nin geleceği konusunda üyeler arasında bile ciddi şüpheler var. Avrupa Birliği'nin içinde ortak dış politika ve ortak milli savunma konularında birlikten çok ayrılık olduğu dikkatleri çekiyor. Bu konularda bir veya birkaç ülkenin yapacağı ısrarlı bir davranış, Avrupa Birliği'ni rahatlıkla bölebilir nitelikte.
Yakında 27 - 28 üyesi olacak olan Avrupa Birliği'nde sadece 15 üye ülke euro kullanıyor. Bazıları Schengen vize sistemine dahil edilmişlerken bazıları edilmemişler. Bazıları kendi aralarında veya dış ülkelerle birlikte ortak savunma sistemleri kurmuşlar; bazıları bunların dışındalar. Bu haliyle, Avrupa Birliği bir birlikten çok değişik yönlere, değişik süratlerle giden birçok birlikteliği andırıyor. Üye sayısı arttıkça da, bu olgu genişleyerek devam edecek.
Birlik içinde, açıklık ve eşitlik yok. Kısacası, bazı ülkeler "ortak", bazıları ise "pazar" haline gelmiş. Şimdiden, "birinci sınıf ortaklar" ile "ikinci sınıf ortaklar"ın çıkarları çatışıyor. Örneğin, Avrupa Merkez Bankası bile hangi ülkenin ihtiyacını ön planda tutarak politika belirleyeceğini şaşırmış vaziyette. Vergi ve sosyal güvenlikle ilgili kuralları, sadece 6 ülkeden oluştuğu bilinen "birinci sınıf ortaklar" birbirlerine tam olarak uydurabilmişler.
Halen euroyu kullanan 15 üye ülke ortalama % 2 büyüyor. Birliğe yeni üye olan Bulgaristan, Romanya gibi ülkeler yılda ortalama % 4 büyüseler 50 yıl sonra, % 3 büyüseler 90 yıl sonra "birinci sınıf ortaklar"a yetişebilecekler. Economist dergisinin yaptığı bir araştırmaya göre, kişi başına yıllık ortalama % 3.8 lik bir büyümeyle yeni giren 10 üye ülke ancak 56 yıl sonra "birinci sınıf ortaklar"a yetişebilecek. Büyümelerindeki bir gerileme onları hedeften daha da uzaklaştıracak.
***
Economist'e göre, Güney Kıbrıs'ın en iyi şartlarda 21 yıl sonra "birinci sınıf üyeler" statüsüne yükselebileceği anlaşılıyor. Yani, Avrupa Birliği vatandaşı olacağını sanarak Türkiye'den Kıbrıs'ı koparmaya çalışanların bu tezgahları gerçekleşse bile, istekleri gerçekleşemeyecek.
Sakın, çölde gördüğümüz vaha, bir seraptan ibaret olmasın?