Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çözüm Ekonomi politikasını yürütenler, "Dalgalanma"nın mümkün olduğunca küçük olması, daralma sürecinin kısa sürdürülmesi ve daralmanın krize dönüşmemesi için uğraşırlar. Türkiye'nin en büyük krizi sayılan 2000 krizi iyi yönetilemedi. Kriz sonrasında, partiler tasfiye edildi ve AKP iktidara geldi. İşte AKP, bir genişleme sürecinde iktidar olduğu için, fazla bir şey yapmaya gerek olmadan ekonomide başarılı gibi gözüktü. Üstelik, dünya ekonomisi de bir genişleme sürecine girmişti. "Dalgalanma Teorisi" ABD'deki 1929 büyük krizinin arkasından ortaya atılan iki dünya savaşı arasındaki yıllarda tartışılan, ekonomik bir görüş. O zamandan, bugüne teoriye çeşitli eklentiler yapıldı. Ama, bugün bile, ülkelerdeki hatta dünya ekonomisindeki gelişmelerden bahsederken sık sık bu teori gündeme geliyor. Teori, ekonomilerin devresel olarak genişledikleri, her genişlemeden sonra bir daralmayla karşılaştıkları tespitine dayanıyor. Genişleme sırasında, fiyatların yükseldiği, daralmalarda ise düştüğü biliniyor. Bu rüzgârdan da faydalanıldı. Buna ek olarak, sermayenin küreselleşmeye başlaması, ulaşım ve haberleşmenin kolaylaşmasıyla yabancıların ülkemize gelmeye başlamaları, arkaya alınan rüzgârı artırdı. AKP'nin ekonomide bir başarısı varsa, nedeni budur. Ama, bu büyük olanağın da iyi kullanılmadığını görüyoruz. Çünkü, dünyadaki bütün gelişmekte olan ekonomiler aynı süreçle karşılaştı. Bizim büyüme hızımız, onların ortalama büyüme hızının altında. Ekonomimizin rekabet edebilme gücü de düşüyor. Bir yılda 55 ülke arasında 8 sıra birden yitirerek en arkalara yerleştik. Yani, hiçbir şey zannedildiği veya anlatıldığı kadar iyi değil.Genişleme sırasında, üretim yükselir ve işsizlik azalır. Bizde ise, ithalata dayalı bir büyüme sağlandığından, ne üretim arttı ne de işsizlik düştü. İktisatçılar, bu duruma büyüme içinde durgunluk (growth recession) diyorlar. ABD Merkez Bankası'nın (Federal Reserve) bundan önceki Başkanı Alan Greenspan, merkez bankalarını şimdiye kadar ki politikalarını yeniden gözden geçirmeye iten bir dizi uygulama yaptı. Parasal genişlemeyi kontrol etmek yerine, faiz oranlarıyla oynayan bir ekonomi politikası geliştirdi. Aslında, IMF'nin şimdiye kadarki başarısızlığının altında da parasal büyüklükleri kontrol etme güdüsü yatıyordu. Anlatıldığı kadar iyi değil Greenspan, borsadaki fiyatları referans alan ve dalgalanmayı azaltan bir para politikası izleyerek Amerikan ekonomisine yumuşak iniş (soft lending) yaptırmayı başardı. Tek hatası, enflasyonu kontrol etmek uğruna, işsizliğe neden olmasıydı. Bizim ekonomi yöneticileri ise bütün bu gelişmelerle ilgilenmeden, yelkenlerini dolduran rüzgârın onları kendiliğinden iyi bir limana götürmesini bekliyorlar. Şimdiye kadar da hem onların hem de onları yönlendiren IMF'nin şansı yaver gitti. Aslında, bu geçici iyileşmeyi, inanılmaz ölçüde yükselttikleri reel faizlere borçlular.Artık bizi biz değil, yabancılar yönetiyor. AKP'nin ekonomiye getirdiği en büyük yenilik, yükselen dalgadan faydalanmak yerine, tamamen dışa bağlı bir ekonomik model yaratmak oldu. ytoruner@milliyet.com.tr İyileşmeyi, reel faizlere borçlular