Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Geçen hafta değindiğim "Teftiş Kurullarının Lağvedilmesi" konusu üzerinde, büyük çoğunluğu olumlu yüzün üstünde tepki aldım.
Teftiş ve denetim sistemi hakkında en sert eleştirileri yapan, bunu defalarca yazılarına konu eden kişi benim. Teftiş ve denetim sistemindeki en büyük eksiklik, yeterince objektif olmayan kural ve değerlendirmelerden kaynaklanıyor. Müfettiş ve denetçiler genellikle bu işlevi, "aklamak" değil, "kusur bulmak" için yaptıklarını zannediyorlar. Soruşturması yapılmayan konularda haksız yere suç duyurusunda bulunulabiliyor. Sonunda bu iddiaların yargıdan dönmesi "teftiş ve denetim sisteminin sorgulanması"nı gündeme getirebiliyor. Ayrıca, az da olsa, "yönlendirilmiş" raporlarla karşılaşılabiliyor.
Ama, bütün bu bozukluklar "teftiş kurullarını lağvetmek"; "teftiş, denetim, gözetim görevlerini yok edip, bu görevleri bir kontrol işlevi olarak göstermek" ve "tek merkezde toplanma sonucu, müfettiş ve denetçilerin ihtisaslaşmalarını engellemek" için yeterli değil. Hele, teftiş, denetim, gözetim ve kontrol hizmetlerini "bir danışmanlık hizmeti" saymak çok sakıncalı. Teftiş ve denetim sistemini yolsuzlukları önleyemedi diye yok etmeye kalkmak, hırsızlıklar arttığı için polisi lağvetmeye benziyor.
Yazılarım üzerine gelen tepkiler sonucunda aşağıdaki noktalarda açıklık getirmek gereğini gördüm:
a) "Cumhurbaşkanlığı" da hazırlanan yasa tasarısı içine dahil edilmiş. Ancak "Devlet Denetleme Kurulu" Anayasa'nın 108. maddesine göre kurulmuş bir organ olması nedeniyle, onun Anayasa değiştirilmeden lağvedilmesi mümkün değil.
b) Müfettiş ve denetçilerin "resen soruşturma yetkisi" yeni anayasal düzenleme ile zaten kaldırılmış idi. Ancak, soruşturma açılması talepleri kolay kolay reddedilemiyordu. Yeni tasarı, soruşturma açılmasını hem kamu idaresi başkanları (müsteşar veya genel müdür) hem de iç Denetim Koordinasyon Kurulu'nun kabulüne bağlıyor; zorlaştırıyor.
c) Yasa tasarısında, adli nitelikli olayların nasıl ve kimler eliyle soruşturulacağı belirtilmemiş. Örneğin, Gümrük Teftiş Kurulu salt idari denetim birimi değil, aynı zamanda adli soruşturma birimi olarak çalışıyor. Bu eksiklik bile, tasarının yeterince düşünülmeden ve konuya hakim olunmadan hazırlandığını gösteriyor.
d) Bir okurumun dediği gibi, bireyleri laik veya anti laik olarak tanımlamak yanlıştır. Demokratik ruha sahip dindar bir insan da laik devleti savunabilir. Ben de aynı görüşteyim ve denetim elemanlarının genellikle çağdaş ve demokratik görüşlü olduklarını söylüyorum.
e) Bir okurum, bir kamu bankası şubesinde çalıştığını, her yıl 6 - 8 müfettişin şubeye teftişe gelip 2 - 3 ay kaldığını, şubelerinde hiçbir batık kredi veya yekün teşkil edecek personel suiistimali olmadığını, bu gereksiz teftiş uygulamasının şube başına yıllık 50 milyar lira yük getirdiğini, batan kredilerin tamamının ise Ankara'dan verilmiş emirlerle yapıldığını söylüyor. çok haklı.
***
"Teftiş ve denetim sistemi"nde reform gerekiyor. Ama, çapak sileyim derken, göz çıkarmak niye?