Çözüm Hesap gayet basit. Yıl başından bu yana ülkemize özel sektör aracılığıyla giren yabancı sermayenin sadece büyüklerini alsak, aşağıdaki manzarayla karşılaşıyoruz: Akbank (20%) Citigroup 3.100Finansbank National Bank of Greece 2.259Tekfenbank EFG 182Şekerbank Bank Turan Alem 259Doğan Yayın TV Axel Springer 488Eczacıbaşı Zentiva 607Smith Wesson Investment 350Toplam 7.225 Bu toplamda, diğer giren yabancı sermaye yok. Demek ki yaklaşık 7.5 milyar dolar sıcak para dışında doğrudan yatırım için yabancı para girmiş. Bunlar dışında, Hazine'ye giren özelleştirme gelirleri var: Türk Telekom (55%) Oger % Telecom 4.300Mersin Seaport Akfen/Singapur 755Halkbank (25%) IPO 1.800İETT Sama Dubai 1.156Arazi satışı Zorlu Group 800Toplam 8.811 Özelleştirme gelirlerinin toplamı 8.8 milyar dolar olsa da, ödenen katma değer vergileriyle birlikte bu tutar daha da artıyor. Kısacası, 4.5 ay içinde ülkemize yaklaşık 17 milyar dolar doğrudan yatırım girmiş. Bu çok büyük bir rakam ve rekor seviyede bir yabancı yatırım. 2003 yılında doğrudan yabancı yatırım cari açık finansmanının sadece yüzde 16'sını karşılarken, Mart 2007 sonu itibariyle son bir yılda yüzde 80'ini karşıladı. Kısacası, eskiden ilave borç alarak Hazine borçlanması faizlerini ödüyorduk; şimdi mal satarak borç faizi ödüyoruz. Üstelik, borçlarımız azalmıyor, artıyor. Bütçedeki "faiz dışı fazla"nın tümü de borç faizi ödemeye gidiyor. Mal satarak ve bütçeden kısıntı yaparak elde ettiğimiz dövizin fazlasını Merkez Bankası döviz rezervi olarak tutuyoruz. Yani, yabancılar bize sıcak para getirip bunun faizi karşılığında bizim mallarımızı satın alıyorlar. Sonuçta, para koymadan özel sektörün ve devletin en kıymetli mallarına el konuluyor. Dünyanın en yüksek reel faizini verdiğimiz için de dünyadaki en büyük sıcak para bize geliyor. Sıcak para miktarının 70-80 milyar dolar olduğu hesaplanıyor. Mal satarak faiz ödüyoruz a) Kur düşük kalıyor. TL yüzde 60 civarında değerli. Üretim duruyor. Üretici ve ihracatçı perişan. İşsizlikle başa çıkılamıyor.b) Ekonomi tamamen dışa bağlı durumda. Artık politik gelişmelere bile duyarlılığını kaybetti.(Bizim bilinçsiz ekonomi yöneticileri bu durumu "iyi" diye yorumluyor. Halbuki artık krizlere ve ekonomiye tam anlamıyla yabancı hükümetler ve ekonomiler karar verecek.)c) Bu gidişle, devlet ve özel sektörün satılacak malı kalmayacak. Mal bitince de egemenlik elden gidecek.d) Rakamlar iyi göründüğü için, cumhuriyet tarihinin en kötü ekonomi yönetimi alkış alıyor. Muhtemelen de seçimlerde yine bu yönetim kazanacak. ytoruner@milliyet.com.tr Sonuç: