Çözüm Bu veriler bize şunları gösteriyor:a) Cari açık, liranın değeriyle doğrudan ilişkili.b) Döviz krizinden önceki yıl, 7 misline varan ani artışlarla karşılaşılıyor.c) Devalüasyonları takiben, açık kapanıp önceki yıl açığının üçte biri fazla veriliyor.d) Açık arttıkça, ekonomik veriler düzeliyor.AKP iktidarının görevi devraldığı 2002'den beri cari açık veriliyor. Açıklar, 2002'de 1.5 milyar dolar, 2003'te 8 milyar dolar, 2004'te 15.6 milyar dolar, 2005'te 22.7 milyar dolar ve 2006'da da 31.5 milyar dolar olmuş. Bu verilere bakıldığında, cari açığın 2004'te krize neden olacak biçimde yükselmesi sonucu, 2005'te bir devalüasyon yapılması gerektiği anlaşılıyor. Ama olmadı; hatta, açık artmaya devam etti. Neden?AKP iktidarı döneminde, toplam cari açık 79.3 milyar dolar oldu. Seçime kadar geçecek süre de hesaba katılırsa, açığın 105 milyar dolar civarına yükseleceğini söyleyebiliriz. Ekonomimizin büyüklüğü göz önüne alınırsa, bu açık hem bizim ekonomimizin hem de dünya ekonomisinin "en büyük açığı" hüviyetinde. Yani, dünya rekoru. Peki neden kriz olmuyor? Bu açık nasıl kapatılıyor? Önce, şu 3 prensibi hatırlayalım: a) Açık, kapatılabildikçe kriz olmaz. b) Açık arttıkça, geçici olarak ekonomi düzelir.c) Önemli olan, açığın nasıl kapatıldığıdır. Bu hükümetin ekonomi politikalarının doğru veya yanlış olduğunu anlayabilmek için, cari işlemler dengesi açığının veya fazlasının nasıl meydana geldiğini ve açığın nasıl kapatıldığını incelemek lazım. Yıllar itibariyle, cari işlemler dengesine bakıldığında, 1992 yılından beri sadece, 1994 ve 2001 yıllarında fazla verilmiş. Kriz önceleri, açığın ciddi biçimde arttığı, devalüasyonlardan sonra azaldığı görülüyor. Örneğin, 1992 yılında 1 milyar dolar olan açık, 1993 yılında 6.5 milyar dolara yükseldikten sonra, 1994 yılı, 5 Nisan kararları ardından 2.6 milyar dolar fazlayla kapanıyor. Yine, 2001 krizinden önce açığın 1.3 milyar dolardan 9.8 milyar dolara kadar yükseldiğini, devalüasyondan sonra 3.4 milyar dolar fazla verildiğini görüyoruz. Cari işlemler dengesi hesaplanırken, dış ticaret dengesi, yani ithalat ve ihracat, hizmetler dengesi, yani turizm ve hizmetler, gelir dengesi, yani yatırım ve faiz giderleriyle cari transferler, yani işçi gelirleri ve resmi transferler dahil ediliyor. Demek ki, cari açık bunların dışındaki işlemlerle kapatılıyor. Nelerle mi?a) Özelleştirme gelirleriyle. Bu hükümet döneminde özelleştirmeler rekor düzeyde oldu. 4 yılda 17.8 milyar dolara ulaştı.b) İhtiyacın üzerinde dış veya iç borç alınarak. 4 yılda, iç borçlar 91.7 milyar dolardan 178.6 milyar dolara ve dış borçlar da 130 milyar dolardan 206.4 milyar dolara yükselmiş. Ama, ihtiyacın üzerinde bir borç alınmadığını varsayabiliriz.c) Doğrudan yabancı yatırımlarla. Bu hükümet döneminde, bu yatırımlar da rekor kırarak 4 yılda 31.2 milyar dolara yaklaştı.d) Sıcak parayla. Yaklaşık 40 milyar dolar borsada, 30 milyar dolar Hazine bonosunda yabancı yatırımcı olduğu hesaplanıyor.İşte, açık böyle kapatılıyor. Üstelik, kapatıldıktan sonra, bankaların borçları karşılığında aşağı yukarı yeterli dövizi olduğu varsayılarak Merkez Bankası döviz rezervleri kadar da fazla veriliyor. Rezervler 4 yılda 26.6 milyar dolardan 67.5 milyar dolara çıkmış durumda.Hesap açık: 17.8+31.2+70=119 milyar dolar. -40 rezerv artışı sonrası yaklaşık 80 milyar dolar.Sonuçta, AKP hükümetinin iyi bir ekonomi politikasından çok, tehlikeli bir "saadet zinciri" yarattığı anlaşılıyor. ytoruner@milliyet.com.tr Tehlikeli bir saadet zinciri