İngiliz kaynakları, Çanakkale Savaşı'ndan şöyle bahsediyor: "15 Mart 1915'de, İngiliz Donanması Türklere saldırdı. Karadan gelen büyük bir direnişle karşılaştık ve öğlene doğru 3 gemi kaybettik. Çanakkale'nin geçilemiyeceğini düşünerek, geri çekilmeye karar verdik. Sonradan öğreniyoruz ki, biraz daha direnseydik, Türkler teslim olacaklardı. Türkler teslim olsalardı, düşman orduları ikiye bölünecek, savaş uzamadan bitecek ve milyonlarca kişinin hayatı kurtulacaktı. Savaşı, "direnç" ve "sezgi"si, yani dehası yüksek olan kazandı."Douglas, Çanakkale'yi anlatırken, Mustafa Kemal'den bahsetmemiş. Ama, biz biliyoruz ki, Çanakkale'deki dahi "o" ve Türk askeri idi.Deha, "yenilik ve icat"ların da nedeni. Dr.Donald Cowling, bu karakterin , yani dehanın özelliklerini şöyle sıralıyor:a) Konsantrasyon(bir işe kendini verebilme) kabiliyeti,b) Gözlemlerdeki tutarlılık ve kesinlik,c) Güçlü hafıza,d) Nedenler üzerinde mantık ve pozitif bilim kullanarak olayları izah etme yeteneği,e) Yargılama ve değerlendirme kabiliyeti,f) Olayları birbirlerine bağlayabilme hassasiyeti,g) Hayal gücü.Napolyon, hayal gücünün dünyayı yönettiğini söylemiş.Einstein, hayal gücünün bilgiden önemli olduğunu anlatmış.Shakespeare, hayvanlarla insanlar arasındaki fark, hayal gücüdür, demiş.Yöneticilerinize bir bakın, onlarda "deha"dan eser var mı? Pozitif bilime inanıyorlar mı? Yoksa olayları dinle, hurafeyle mi izah ediyorlar?Hayal güçleri var mı? Yoksa, sadece denileni mi yapıyorlar?Eleştiri kabul edebiliyorlar mı? Yoksa, eleştiri karşısında sinirleniyorlar mı?Yaptıklarını savunabiliyorlar mı? Yoksa, hatalar ortaya çıktıkça, başkalarını ya da sistemi mi suçluyorlar?Şimdiye kadar yarattıkları, ürettikleri, icat ettikleri bir şey olmuş mu? Yoksa, zaman içinde zaten oluşacak ve başkalarının önerdiği şeylerden yenilik diye mi bahsediyorlar? Şimdi bir de, siyaset adamlarınıza bakın, onlarda "deha"dan ne kadar eser var? ytoruner@milliyet.com.tr Mack R. Douglas, "deha"yı anlatırken, Çanakkale Savaşı'ndan örnek veriyor. "Deha'yı anlatmak için yalnız bilgi ve çalışmadan bahsetmek yeterli olmaz; bunların üzerine bir de "direnç" ve "sezgi"yi eklemek lazım" Diyor.