Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Doğu Avrupa (DA) ülkeleri bankalarının aktif toplamı, Alman Commerzbankın aktif toplamından bile küçüktür. Yani, bu ülkelerin Avrupa Birliğine (AB) üye olmaları, Batı Avrupanın bankacılık sistemine, rekabet yönünden hiçbir etki yapmayacaktır.Yeni AB üyesi ülkelerin bankalarının aktif ve mevduat rakamlarının milli gelirlerine oranı Türkiyeye benzerdir. Ancak, kredilendirmede Türkiye bu ülkelerin altındadır. Bu nedenle de mortgage kredilerinin geliştirilmesi Türkiye için kaçınılmaz durumdadır.DA bankacılık sektörüne 1996 yılından itibaren çok yoğun yabancı banka girişi yaşanmıştır. Halen, bölgede yabancı bankalar toplam aktiflerin % 76sını ve sermayenin % 71ini kontrol etmektedirler. DA bölgesinde ulusal bankacılık önemini yitirmiştir. Aynı gelişme ile Türkiyenin de karşılaşması sürpriz sayılmayacaktır. Ancak, Türk bankalarının halka açıklık oranları göz önünde tutulduğunda, Türkiyede yabancı banka paylarının bu denli yüksek oranlara ulaşması zor görülmektedir.Belçika, Almanya, Yunanistan, İspanya, Fransa, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Avusturya, Portekiz ve Finlandiyayı kapsayan euro bölgesinde (12 ülke) ise, yabancı bankaların toplam aktifler üzerindeki ortalama payı % 24tür. DA ülkelerindeki bankacılık sektörünün toplam aktifleri, bu ülkeler toplam bankacılık sektörü aktiflerinin sadece % 1.3üne denk düşmektedir.ABye 2007 yılında girecek olan Romanya ve Bulgaristanda da bankacılık sektörü yabancıların hakimiyetindedir.1990dan beri DA da Türkiye de bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması için büyük maliyetler yüklendiler. Bu maliyetler Çek Cumhuriyetinde milli gelirin % 33üne, Macaristanda % 13üne, Polonyada % 6sına ve Türkiyede (2001 krizi) % 32sine ulaştı.Mayıs 2004ten beri ABde tek çeşit bankacılık lisansı vardır. Artık, bir ülkede lisans almış bir bankanın diğer ülkede lisans alması gerekmemektedir. Türkiye ABye üye olduğunda da bu kural uygulanacaktır. Beklentiler, DAda pazar payı % 2-3ü aşamayan bankaların faaliyetlerine son vermeye başlayacakları yönündedir.DAda mortgage (ipotek) kredileri 1999 yılından itibaren yüksek oranlarda artmıştır. 2003 yılında, yukarıda isimlerini saydığımız, euro bölgesindeki 12 ülkede mortgage kredilerinin milli gelirlerine oranı ortalama % 45 iken, bu oran Macaristanda % 7.8, Çek Cumhuriyetinde % 4.5, Polonyada % 4.7dir. Ülkemizde ise bu oran sadece % 0.2 mertebesinde bulunmaktadır.Kişi başına düşen milli gelir, Mayıs 2004te ABye üye olan ülkelerde, AB ortalamasının % 23ü iken bu oran Türkiye için sadece % 12dir.Türkiyede kredi hacminin düşük olmasının temel sebepleri, ekonomik koşullar, piyasadaki verimsizliğin süreklilik arz etmesi ve nispeten yüksek olan reel faizlerdir. Hem DAda hem de Türkiyede reel faizler düşmeye devam etmektedir. Halen, DAda reel faizler % 4-6.5 arasındadır ve euro bölgesine göre % 1.6-4.1 daha yüksektir. ytoruner@milliyet.com.tr Akbank "AB ile Entegrasyon Sürecinde Doğu Avrupa Ülkelerinde Bankacılık" konulu detaylı bir inceleme yaptırdı. İncelemede hem Türkiye ile karşılaştırma, hem de bizim için önemli dersler var: