Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ülkemizde enflasyon geçen yıl %11.92 ile son 14 yılın en yüksek seviyesinde gerçekleşti. Türk Lirası, gelişmekte olan ülke paraları arasında en düşük performans göstereni oldu. Türk Lirası’nın dolara karşı yıllık kaybı %8 idi. Olumlu küresel büyüme trendi tüm borsalara artış getirdi. BIST 100 endeksi de yıllık %37 artış sağladı. Nasdaq endeksi tarihi rekor seviyelere ulaşarak, teknoloji hisse senetlerindeki ciddi artışa damga vurdu. Bloomberg ve Akbank kaynaklarından alınan aşağıdaki grafik, hisse senedi piyasaları endekslerindeki ralliyi gösteriyor.

Haberin Devamı

Öte yandan, geçen yıl global volatilite geriledi. VIX endeksi, son 20 yılın en düşük seviyesinde gerçekleşti. Gelişmekte olan ülkelere fon akımı son 3 yılın en yükseğinde olmakla birlikte, ülkemiz bu akımdan hak ettiği payı alamıyor.

Aşağıdaki grafik, gelişmekte olan ülke borsalarıyla karşılaştırmalı olarak, Türk bankaları hisselerinin, ülkemize olan güvenin azalması nedeniyle, halen %40 oranında ucuz olduğunu ifade ediyor.

DÖVİZ KURUNA BAĞLI ENFLASYON SORUNU

Merkez Bankası ne yapmalı?

Ülkemizde enflasyon üç temel nedene bağlı olarak belirleniyor.

1. Türk Lirası döviz kuru. Bu olgu döviz girişlerinin artmasına, dış yatırımın büyümesine, dış ödemelerimizin azalmasına bağlı. Türk Lirası kullanımının artırılamaması ve döviz alım talebinin bulunması, döviz kurunun artmasına destek veriyor. Bugünkü durumda, jeopolitik riskler, belirsizlik ve güven döviz talebini artırıcı yönde etki yapıyor.

2. Bütçe açığı. Bütçe açığımız 2016 yılında 29.9 milyar Türk Lirası iken, 2017 yılında 47.4 milyar Türk Lirası’na yükseldi. Askeri harcamalar bütçe açığını daha da artıracak. Ne kadar sıkı para politikası olursa olsun, bütçe açıkları olduğu sürece, bu açık, para basılarak kapatılır.

3. Sıkı para politikası. Merkez Bankamız bu konuda elinden geleni yapıyor. Ancak, yukarıdaki iki unsur şu anda enflasyonu ciddi biçimde etkiliyor.

Yukarıda açıkladığım, ülkemizdeki enflasyonu belirleme süreci nedeniyle, Merkez Bankası’nın faiz artırmasının enflasyonu azaltıcı etkisi olması neredeyse imkânsız görünüyor. Bu nedenle, Merkez Bankası’nın enflasyonla yarışan bir faiz uygulamak yerine, enflasyon oranının oldukça altında bir faiz belirlemesi gerekli oluyor.