Sağlık sektöründe büyük paralar dönüyor. Bu nedenle, taraflar hem birbirleriyle çatışırken hem de kurulu düzeni bozmak istemiyorlar. Sektörde, devlet hastaneleri, özel hastaneler, devlet doktorları, özel hastane doktorları, özel doktorlar, eczaneler, yabancı ilaç firmaları, yerli ilaç firmaları, ilaç depoları, jenerik ilaç üreten firmalar, tıbbi araç-gereç üreten veya ithal edenler gibi çok çeşitli taraf var. Üstelik, bütün tarafların bol paraları, propaganda güçleri ve lobileri mevcut. Bu nedenle de, bakanlık kolay karar alamıyor. Çünkü, alınan her karar birinin canını acıtıyor. Canı acıyan da, kendisinden hiç bahsetmeden alınan kararın ülke ve halk sağlığı için ne gibi zararları olacağını anlatıp, anlattırıp duruyor. En büyük sağlık harcamasını devlet yapıyor. Sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesi ve özel hastanelerdeki harcamaların da belli ölçüde ödenmeye başlanmasıyla, bu harcamalar daha da arttı. Zaten, değişimin ilk aşamasında bu artış öngörülüyordu. Sağlık harcamalarının artması, sektördeki herkesin ağzını sulandırıyor. Sektör, alınan her tedbiri boşa çıkaracak biçimde, karşıt tedbir alıyor. Değişim sırasında alınacak kararları, kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirebilmek için, sektör içinde büyük çaba var. Öte yandan, Avrupa Birliği'ne uyum için alınacak tedbirleri hem hızlandırmak hem de yavaşlatmak için uğraş veren lobiler bulunuyor.Türkiye, gayri safi milli hasılasının % 6.6'sını sağlık için harcıyor. Reçeteyle ilaç kullanımı kontrol edilemediği için, sağlık harcamalarının büyük bölümü, gittikçe artan şekilde, ilaç harcaması biçiminde gerçekleşiyor. Sağlık kaynaklarının ve ilaç kullanımının bozuk olduğu kesin. En önemli sorun ise, nüfusun % 35'inin (bakanlık, bu rakamı nasılsa, % 17 olarak hesaplamış) sağlık güvencesine sahip olmaması. Öte yandan, bebek ölüm oranı bizde % 0.29 iken, Yunanistan'da sadece % 0.05. Kamu, sağlık harcamalarının % 62'sini yapıyor. Sağlık harcamalarının geri kalanı, hane halkı ve özel sektöre ait. Ülkemizde sağlık harcamaları, oransal ve karşılaştırmalı olarak olması gerekenden yüksek. Ama, yine de, yıllık 500 dolar civarında olan kişi başı sağlık harcaması, İsviçre'nin neredeyse 1/7'si kadar. Sağlık sistemimizin sorunu çok. Ama, "ilaç geri ödeme politikası" bana göre, bu aşamadan sonra, sorunların çözümünün başlangıç noktası. Bu konuda, sağlıkta Umut Vakfı'nın yaptırdığı detaylı bir çalışma var. Bu konu, aslında, "para yönetimi" yapmaktan farksız. Devletin kendi çıkarını korurken, insanlarının sağlığından da vazgeçmeyeceği optimum bir çözüm bulabilmesi lazım. ytoruner@milliyet.com.tr Sağlık Bakanı başarılı. Çünkü, ilk kez düzene çomak sokmayı başardı. Devlet hastaneleri ile sigorta hastaneleri birleştirildi. Devletin toptan ilaç alımlarında, Avrupa'daki en ucuz fiyatı baz alan sistematik bir uygulama başlatıldı. Eczaneler hiç olmazsa devletin ödeyeceği ilaçlar bakımından bilgisayarlı bir sistemle kontrol altına alındı. Her ilacı her doktorun yazamaması uygulaması başlatıldı. Uygulamalarda eksiklikler olsa da, zaman içinde bunların düzeltilmesi amaçlanıyor. Sağlık sektörüyle diyalog kesilmiyor.