Hatta, IMF'den yeni borçlanmalar da yapılıyor. Aslında, IMF'ye karşı çıkılmasının hiçbir anlamı yok. Hangi hükümet olursa olsun, bir süre daha IMF ile ilişkileri sürdürmek gerekiyor. Başbakan'ın, IMF'yi gündeme taşımasının ve kendisini savunmasının nedenini bir erken seçim sinyali olarak değerlendiriyorum. Yine, bugünlerde dikkat ediniz, Başbakan, sürekli neler yaptıklarını, neleri nerelerden alıp nerelere getirdiklerini anlatıp duruyor. Meclis'in erken tatil edilerek yaz ortasında yeniden toplantıya çağrılıp erken seçim kararı alınması bizi şaşırtmayacak. Başbakan sık sık, erken seçim olmayacağını bastıra bastıra söylese de, yaptıkları ve söylemleri erken seçim havası veriyor. Son olarak, "Biz IMF'nin sadece doğru söylediği şeyleri aldık. Bizim ekonomik programımızı, kasten IMF programı olarak takdim ediyorlar" anlamında şeyler söyledi. Oysa, ekonomi yönetiminin IMF'nin söylediklerinin tümünü yapmadığı, IMF'yi ikna ederek geri adım attırdığı bir uygulaması yok. İyi ki de öyle oldu. Yoksa, tamiri güç çok hata yapılırdı. IMF'ye olan borçların azaldığı doğru ama bu borçlar vadesi geldiği için ödeniyor. Geçen hafta, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun döviz olarak eline geçen özelleştirme gelirlerinin bozdurularak piyasaya müdahale edilebileceği yolunda haberler çıktı. Neyse ki, bu işleri bilen Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, böyle bir müdahale olmayacağını açıkladı. Doğru olan, ele geçen tüm paranın, ister döviz ister Türk lirası olsun Merkez Bankası'na (MB) yatırılmasıdır. Merkez Bankası, devletin tek bankasıdır ve devletin parası zorunlu olarak bu bankada tutulur. Aksi halde, MB para politikası uygulamakta zorlanır. Döviz bozdurulacaksa, bu işlem, MB tarafından yapılır. İşlem sonucunda piyasaya çıkan para varsa, gerekirse açık piyasa işlemleriyle geri çekilir. Piyasaya müdahale ihtiyacı varsa, bunu da MB yapar. Herkes her konuda fikir yürütür, prensiplerden taviz verilirse, güven azalır. Özelleştirme gelirleri Başbakan'ın dalgalı kur konusunda yaptığı açıklamalar yersizdi. MB'nin bu konuda yaptığı, "Yetki bizde" açıklaması ise yerindeydi. Hükümetin adamı olarak lanse edilen Durmuş Yılmaz'ın bu çıkışı göz doldurdu. Durmuş Yılmaz'ı yıpratmak için, eşi ve kardeşi hakkında çeşitli dedikodular var. Bunlar herkes için yapıldı. Yılmaz'ın bunlara kulaklarını tıkayıp işini yapması lazım. Ama, elini çabuk tutması gerekiyor. Başkan yardımcılarının asaleten atanma işi artık bitirilmeli. Piyasa hareketliliği konusunda da duyarlı olunmalı. Demeçleri hep hükümet üyeleri vermeye başladı. Bu iyiye işaret değil. MB olayların önüne geçmeyi bilmeli. Oynaklığı azaltma adına, küçük müdahaleler yapılabilir. MB'nin gerçek sınavı sonbaharda olacak. Bu sınav bir erken seçim nedeniyle de olabilir; bir döviz hareketliliği nedeniyle de. MB'nin yeni Başkan'ı, bundan önceki iki başkanın yaptığı gibi, "En iyi hareket, hiç hareket etmemektir" prensibini uygularsa, şahsi adına olmasa bile, ülke adına hata yapabilir. ytoruner@milliyet.com.tr Küçük müdahaleler yapılabilir