Çözüm Artık, dünyada alım satımı yapılan temel mallar, doların uluslararası piyasalardaki değerine göre belirlenmiyor. Altın, petrol, şeker, buğday gibi temel mallar artık, bir sepet döviz değeri esas alınarak belirleniyor. Dolar karşısında tüm mallar değer kazanıyor. Doların ticaret ağırlıklı değeri son 6 ayda yüzde 15 civarında düştü. Merkez Bankamızın da tedbir alıp rezervlerin dolarla borçlu olmadığımız bölümünü euro'ya çevirmesi lazım. Petrol fiyatları, son bir yılda dolar bazında yüzde 70 yükselirken, euro bazında bu yükseliş yüzde 50'de kaldı. Altın fiyatları da aşağı yukarı petrol fiyatlarına paralel... ABD'deki kriz derinleşirse, altın fiyatları da artmaya devam edecek. ABD ekonomisindeki sıkıntılar, 2008'de Bush yönetimi sona erinceye kadar sürecek gibi. Petrol fiyatları, diğer enerji fiyatlarını da yükseltiyor ve bu durum, bizim ekonomimiz için en riskli gelişme. Dünya ekonomilerinin neredeyse tümünde enflasyon yükseliyor. ABD Merkez Bankası bu yıl için yüzde 2.2 enflasyon seviyesi öngörürken (Comfort Zone), enflasyonun yüzde 3.5-4 seviyelerine çıkacağı anlaşılıyor. Buna benzer biçimde, Avrupa Merkez Bankası'nın hedeflediği enflasyon üst seviyesi (Headline Inflation) yüzde 1.9 iken, euro bölgesinde enflasyonun yıl sonunda yüzde 2.5-3 seviyelerinde olması bekleniyor. Bütün bu gelişmelere paralel olarak, bizde de enflasyon hedefi beklenenin üzerinde gerçekleşecek. Yani, Merkez Bankamızın, enflasyon hedefini tutturamaması, başarısız olunduğunu göstermeyecek. ABD Merkez Bankası, muhtemelen faizleri düşürmeye devam edecek. Merkez Bankamız da muhtemelen aynı tedbiri alacak. Ancak, faiz indirimlerinin, kredi faizlerinde bir iniş sağlayıp sağlamayacağı meçhul. Çünkü, uluslararası piyasalarda likidite sıkıntısı sürecek. Özelleştirmelerde, fiyat ve talep düşüklüğü ile karşılaşabiliriz.Türkiye, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Romanya, Güney Afrika, Brezilya, Meksika ve Rusya karşılaştırıldığında hem en yüksek faiz oranı hem de en yüksek reel faiz bizde. Enflasyonda ise, Rusya'nın (yüzde 9.1) arkasından ikinci sıradayız.Türkiye'de bütçe performansı bozuluyor. Bütçe açığımızın gayri safi milli hasılamıza oranı 2006'da yüzde 1 açık iken, bu oran bu yıl yüzde 2.3 açığa yükseldi. Devlet Planlama Teşkilatı verilerine göre bile, 2008'de bütçe açığının daha da artacağı bekleniyor.Türk lirası, 2000 yılı 100 olarak alındığında, yüzde 37.8 değerlenmiş vaziyette. Buna enerji fiyatlarındaki artış eklenirse dış ticaret açığımızın yıl sonunda 59 milyar dolara yükseleceği anlaşılıyor. Petrol fiyatlarındaki artış, enflasyon oranımızı da yükseltecek. Cari işlemler açığımız da yıl sonunu yaklaşık 37 milyar dolar civarında kapatacak.Ekonomimizdeki en tehlikeli gelişme, ihracat gelirlerimiz artmış görülse de ihraç edilen malların miktarının gerilemeye başlaması. Türkstat'ın İhracat Miktar Endeksi olan ve bir yıl öncesine göre ihracat artışımızın oranını gösteren endeks gittikçe düşüyor. Fırtına, çok dikkatli olmamızı gerektiriyor. ytoruner@milliyet.com.tr Özelleştirme fiyatı düşebilir