Fransa dahil bütün Avrupa ülkelerinde ekonomi kötü. Bunun nedenlerinden biri de, dünya ekonomisinde genel bir küçülme yaşanıyor olması. Öte yandan, Fransa'nın sömürge ülkeleri ve yerleşmiş markaları sayesinde sağlanan zenginliği artık sürdürülemez olmuştu. İşsizlik % 10'lar seviyesini aşmıştı. İşte, Fransa halkı bu durumun sorumlusu olarak kendi hükümetini ve Avrupa Birliği'ni gördü.Avrupa Birliği'nin, aynı ABD gibi dev bir iç tüketim pazarını yaratması, kendi kendine yeter olması, ucuz işçi kaynakları bulundurması, gereğinde dış rekabeti azaltacak toplu tedbirler alabilmesi ve kendi içinde sağladığı rekabetle kendi ekonomik birimlerini canlı tutması gerekiyor. Bütün bunların tam anlamda sağlanabilmesi için de, ABD'de olduğu gibi politik birlik gerekiyor. Yani, devletlerin bir bakıma iç işlerinde, konulan genel kurallar çerçevesinde serbest, dış işlerinde tek vücut olmaları lazım.Avrupa'nın en milliyetçi ulusu Fransızlar. Öyle ki, çok iyi bilseler bile İngilizce, Almanca konuşmuyorlar. Yüzyıllar boyu sürdürdükleri kültür üstünlüğü nedeniyle, gelişmekte olan tüm ülke halklarını, olay ve kişi ayırt etmeden kendilerinin altında görüyorlar. Oysa, geçtiğimiz yüzyıl Fransa'nın ekonomik ve siyasi gücünü gittikçe azalttı ve çalışmadan yaratılan artı değere el koyma dönemini bitirdi.Şimdi, Avrupa Birliği Anayasası ne olacak? Muhtemelen, yeni anayasa, kabul etmeyen ülkeler için yumuşatılarak yeniden gündeme getirilecek. Diğer ülkelerde de yeniden oylama veya nispeten yumuşak sayılan şartları otomatik kabul etmiş olma yöntemi benimsenecek. Çünkü, Avrupa Birliği gibi dev ve oya gibi işlenmiş bir oluşum, Fransa'nın hayır oyuna kurban edilemez. Sonunda, şimdi halkoyuna sunulan anayasa bu kez ikinci aşamada gündeme getirilip, kabulü sağlanacak. Şimdiki anayasa, ulus-devletlerin yok edilip, ekonomik gücü elinde tutan halkların birlik içindeki diğer halkları yönetmesi ilkesini getiriyordu. Yani, tam bir globalizasyon ve giderek çokuluslu şirketlerin ekonomileri yöneteceği, büyük Avrupa Birliği Devleti gücünün Avrupa'nın çokuluslu şirketlerinin emrine verileceği bir ekonomik düzen. Bu yeni düzen, doğal olarak kültürü, ekonomik gücün gerisine itiyordu. İşte, Fransız halkı buna olmaz dedi. Ama, Fransa'nın globalleşmeyi durdurabilecek bir gücü de yok. Hatta, bu yeni sömürü biçimi onların da çıkarına.Fransa'nın hayır oyu, Türkiye için kötü değil. Avrupa Birliği'nin yaptırım gücü nispeten azalırken, bize de karşı tarafın ödevini hangi ölçüde yaptığını sorgulama olanağı veriyor. Avrupa'nın "çeşitlilikte birlik" prensibini gerçek anlamda Türkiye sınayacak. Ucuz işgücü deposu oluşu, büyük tüketim pazarı, enerji kaynaklarına yakınlığı ve stratejik konumu orta vadede Türkiye'yi vazgeçilmez kılıyor. Yine de, yeniden hazırlanacak yeni anayasa, Türkiye için kısıtlayıcı şartlar taşıyabilir. ytoruner@milliyet.com.tr Fransa yeni Avrupa Anayasası'na değil, globalleşmeye hayır dedi. Hayır oyu, Fransa'nın kendi çıkarına uymadı. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Çin ve Rusya gibi büyük güçlerle rekabet edebilmesi için, Avrupa Birliği siyasi birliğini tamamlamak zorundaydı. Çünkü, siyasi birliğe dayanmayan bir ekonomik birlik, değişen dünyada güç dengelerini değiştirmeye yetmiyor.