Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fransa, bizim Avrupa Birliği üyeliğimiz karşısındaki en büyük engel. Fransa, globalleşen dünyada hâlâ milliyetçi kalmaya çalışan tek gelişmiş ülke.Fransa, tüm dünyayı saran Amerikan kültürü karşısında, ayakta kalabilen tek farklı kültürün temsilcisi. Önceki hafta Fransa'daydım. Gördüm ki: Fransız ekonomisi bocalıyor. Mal ve hizmet fiyatları Amerika'nın % 50-100 üzerinde. Çalışan hakları adı altında, Fransız halkı tembelleştirilmiş; ekonomik sistem zafiyete uğratılmış. Örneğin, pazar günleri bütün işyerleri mecburi olarak kapalı. Bunlara süper marketlerin çoğu dahil. Açık benzin istasyonu bulmak bile çok zor. Açık bırakılan birkaç istasyonda da özel kartlarla benzin alınabiliyor. Kiraladığım arabaya benzin alamadım.Hükümet ve toplum hangi konuda nasıl davranacağı ve hangi tedbirleri alacağı konusundaki kararsızlıkları sürdürüyor. Fransa'nın her şehrinde öğrenci gösterileri var. Öğrenciler, düzenli miting yapıp isteklerini gösterme yerine, polisle çatışmayı ve dükkân yağmalamayı yeğliyor. Ancak, azgelişmiş ülkelerde görülebilen uygulamalar var. Örneğin, uçağa binerken yapılan aramadan çok, ülkeye girerken bavulların aranması uygulaması var. Neyse ki, bizimkini aramadılar.Hem halk hem de hükümet ekonomik başarısızlıkların nedenini kendilerinde değil, başkalarında arıyor. Halk, sömürgeler zamanında olduğu gibi, çalışmadan kazanabileceğini ve buna hakkı olduğunu zannediyor. Hükümet, işsizlik probleminin çözümünü, Türkiye gibi emeğin bol olduğu ülkeleri Avrupa Birliği dışında tutarak sağlayabileceği yanılgısı içinde. Bir Fransız işadamının Avrupa Birliği ara zirvesinde İngilizce konuşması, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ı çileden çıkardı ve salonu terk etmesine neden oldu. Bu davranış tüm Fransızlar için geçerli. Örneğin, Paris'te İngilizce konuşursanız, çoğu Fransız, anladığı halde size cevap bile vermiyor. Fransızların Fransızca konusundaki bu bağnaz tutumu, ekonomilerini de etkiliyor. Örneğin, meşhur Fantoma filmlerinin DVD'leri İngilizceye çevrilmediği için, bu kültür dışarıda yayılamıyor. Aynı şey, Louis de Funes'in tüm filmleri için de geçerli. Bu filmlerin İngilizce yayımına izin verilmediği için, bu kültür dünyada yok oluyor. Oysa, filmlerin İngilizcesini seyredenler, bir süre sonra filmi orijinalinden izlemek isteyeceklerdir. Bütün bu tedbirlere karşın, Fransa'da satılan DVD'lerin çoğu Amerikan filmleri. Yani, globalizasyonun önlenemez yükselişi sürüyor.Fransa, bu yanlış tutumlar sonucunda gittikçe kaybedecek. ytoruner@milliyet.com.tr Fransa'nın nereye gittiği bizim için önemli. Çünkü: