Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çözüm Önceki yazılarımda şu sonuçlara ulaşmıştım: FED, ABD piyasasındaki çok kısa vadeli para ihtiyacını bizim gibi ülkelere karşılatır. Çünkü, bizim Merkez Bankamız gibi birçok merkez bankası, günlük veya kısa vadeli ihtiyacı için tuttuğu dolar fonlarını, FED'deki hesaplarında tutar.FED, büyük döviz rezervi tutarak piyasaya para vermez. Bizim Merkez Bankamız, elindeki döviz rezervi kadar piyasaya kendi bastığı paradan vermiş ve enflasyon yaratmıştır.FED temel olarak sadece "Open Market Operations-Açık Piyasa İşlemleri" yoluyla para yaratır. Enflasyona neden olmadıkça da istediği kadar ya da mali kurumların emeceği ölçüde para basar. Önceki iki yazımda bahsettiğim gibi, dünyadaki likidite bolluğunu anlamak için, dünyanın en büyük ekonomisi olan Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) ekonomisini ve para politikasını iyi incelemek gerekiyor. Kendimize dersler çıkarabilmek için de bizim politikalarımızı onlarla karşılaştırmak lazım. FED için "enflasyon hedeflemesi" enflasyon yaratmayacak kadar para basmak anlamında iken, bizim Merkez Bankamız için "enflasyon hedeflemesi" sıkı para politikası gütmek, ekonomiyi daraltmak, talebi kısmak anlamındadır. İşletme giderleri de katılırsa, bir ABD bankasının ortalama fon maliyeti yüzde 3.5 civarına ulaşır. Bir Türk bankasının ise, ortalama fon maliyetinin en az yüzde 12 olduğunu varsayabiliriz. Üstelik, bir Türk bankasının hangi faizi vermeye razı olursa olsun bulabileceği fon miktarı pratik olarak kısıtlıdır.Bir ABD bankasının döviz riski olmadığı için, döviz tutma ihtiyacı da yoktur. Türk bankaları ise, ortalama yüzde 8'e mal ettikleri ve tutmak zorunda oldukları döviz fonlarını, ortalama yüzde 4 faizle ABD bankalarına yatırırlar.Merkez Bankası'na ve Hazine'ye yüzde 7 civarında mal olan dövizler de ortalama yüzde 4'le ABD bankalarına yatırılırlar. ABD'de döviz tutmaya gerek yok Şimdi, bu döngünün bize hangi fiyata mal olduğunu görelim: Türk bankalarının ortalama fon maliyetleri yaklaşık yüzde 12 olup ABD bankalarından yaklaşık yüzde 8.5 fazladır. Buna rağmen, Türk bankaları dövizlerini yaklaşık yüzde 4 ve Merkez Bankamız da yaklaşık yüzde 3 zararla yabancı bankalara yatırırlar.Yabancı bankalar, kendi ülkelerindeki fonlar aracılığı ile gelip, bizim paramızın bir bölümünü bizim borsamıza, bir bölümünü de bizim Hazine bonolarımıza veya tahvillerimize yatırırlar. IMF sayesinde, kur riskini garanti ettiklerinden yüzde 22 civarında faiz alırlar. Küresel sermaye bu yüzden bize gelmekte; hiç sermaye koymadan, Türkiye'de para kazanmaktadır. Bu döngü, dünyanın en tatlı işidir. Başkasının parasıyla yüzde 22 kazanılır.Bu düzeni kuran ve ısrarla koruyan hükümetler tabii ki yabancılar tarafından sonuna kadar desteklenecektir. ytoruner@milliyet.com.tr Bize maliyeti...