Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çözüm IMF, size verilen borçları zamanında ödeyecek kadar döviz rezervi tutun da, ne yaparsanız yapın diyor. Bu istek aslında, bizden alacağınız borcu harcamayın yine bize çok düşük faizle yatırın ama aldığınız borcun yüksek faizini ödeyin demek. Yani, dövizle borçlanmanın ekonomimize hiçbir katkısının olmaması, yine de IMF'nin yeşil ışığı için milyarlarca dolar faiz ödenmesi anlamında, bir istek bu.Daha önce Kemal Derviş kullanılarak da aynısı yapılmış, IMF'nin emriyle ve ismen belirttiği bankalara el konulmuş; bankalar iflas ettirilmeyip TMSF'ye devredilerek, yabancı bankaların alacakları TMSF'ye ve Türk halkına ödettirilmişti (Bazı yazarlarımızın söylediklerinin aksine, Çiller zamanında bu yapılmadı; bankalar iflas ettirildi ve yabancı bankalar sadece iflas masasına katılabildiler. Oradan da bir şey alamadılar). TMSF de ödediklerini ağır faizlerle, banka sahiplerinden almaya kalkınca, Türkiye'deki yeni bitme zenginlerin hepsi sıfırı tüketti. Bir biçimde, el konulmaktan kurtulanlar ise, köşeyi döndüler.Anlaşılan, bundan sonra Merkez Bankası'nın temel hedefi, fiyat istikrarının sağlanması olmayacak; emredilen miktarda döviz rezervi tutmak olacak. Halen, Merkez Bankamızın 70 milyar dolar döviz rezervi var. Bankalar dahil, sistemin döviz rezervi 119 milyar dolara ulaşıyor. IMF, bir süredir bu rezerv seviyelerinin de artırılmasını istiyordu ama şimdi bu istek açık açık ortaya konuluyor. IMF, Türkiye'ye döviz rezervi şartı getiriyor. IMF, bu kararla aslında gerçek yüzünü gösteriyor. Kısacası, artık Türkiye'de ekonomik istikrar, enflasyon hedefi, bütçe açıkları vs. önemsenmiyor. Bu giderek, siyasi istikrarın da önemsenmediği anlamına gelir. Türk ekonomisi konusunda IMF için önemli olan tek şey, yabancı yatırımcıların paralarını faiziyle birlikte alabilmeleri. Zaten, saklı gündemin bu olduğunu yıllardır söylüyorduk. Tabii ki, hükümet bu isteğe de boyun eğecek. Çünkü, Türkiye'nin yıllık 30-35 milyar dolar döviz açığı var ve bu açığın sürdürülebilmesi için IMF çıpası kaçınılmaz olarak, sürdürülmek zorunda. Aslında, IMF'ye fazla bir borcumuz da yok. Borcumuz, 8.3 milyar dolar civarında.Merkez Bankası IMF emirlerine uyarak döviz alımına başlasa bile, bunu ani biçimde yapmaz. Ama, her durumda, bu haberin çıkması ve alımların başlamasıyla döviz fiyatları artar. Yeni yılla birlikte, uluslararası piyasalarda bir kriz bekleniyor. Bu durumda zaten Türkiye'de döviz fiyatlarının artması da kaçınılmaz. Merkez Bankası, IMF ile anlaşmasa ve rezerv artışı sağlamasa bile, mevcut rezerv seviyesini korumalı. Bunun için, önümüzdeki aylarda harcayacağı kadar döviz alması gerekiyor. Döviz fiyatları düşükken, bu operasyona başlamalı.Döviz rezervini artırmaktan çok, hangi durumlarda satılacağına karar vermek önemli. IMF, "Rezerv tutun ama bu rezervleri ülke ekonomisindeki sıkıntıları gidermek için kullanmayın; yabancıların paralarını geri ödemede kullanın" diyor. 2001 krizinde de aynı şey olmuştu. Kriz sırasında, döviz rezervleri IMF tarafından kullandırılmadı. Kullanılsaydı, kriz çıkmazdı. Döviz talebi vardı ama IMF rezervlerin kullanılmasına izin vermedi. Bunu bizzat Hazine Müsteşarı'nın ağzından duydum. Eldeki döviz, sonradan el konulan bankaların yabancı bankalara olan borçlarının ödenmesinde kullanıldı.Uzun lafın kısası, IMF "Döviz rezervlerini artırın" diyorsa, kriz kapıda demektir. ytoruner@milliyet.com.tr 30-35 milyar dolar döviz açığı