Çözüm Politik ve ekonomik istikrarı koruduğumuz sürece, burada biriken sermayenin bir bölümü Türkiye'ye akıyor. Öte yandan, kendi borsa ve piyasalarında yeterince kâr bulamayan yabancı sermayenin de, ülkemize geldiği belli. Borsanın yüzde 73'üne yakın bölümü yabancıların elinde.Türkiye'de politik istikrarın bozulması, sadece politik değil ekonomik istikrarı da süratle bozacak. Buna rağmen, seçimlerden yeni çıkmış olduğumuz halde, politik istikrarın bozulması için elimizden geleni yapıyoruz. Bugün, yarın Kuzey Irak'ta sıcak takip yapabilmek için, Meclis'ten yetki alınacak. Alınacak yetkinin süresi, sınırı ve hedef belirlenmesi çok önemli. Büyük devletleri karşımıza almadan ve hata yapmadan terör örgütünü vurabilmemiz gerekli. Irak'ta bizi Amerika ile karşı karşıya getirebilmek için, terör örgütü ve destekçileri her şeyi yapacak.Olmayan Ermeni katliamı için Amerikan Kongresi karar geçirmek üzere. Amerikan hükümeti ve İsrail lobisi istemeden bu karar çıkamaz. Demek ki, Amerika da bu bölgede istikrar ve güçlü bir Türkiye istemiyor. Türkiye'nin, cari açığını kapatmak için her yıl 30 milyar dolar civarında yabancı sermaye girişi sağlaması lazım. Petrol fiyatları arttıkça, petrol üreten ülkeler hak etmedikleri biçimde zenginleşiyor ve sermaye biriktiriyorlar. Bütün bu kargaşa içinde, bizimkiler bu hafta sonunda anayasa referandumu yapıyor. Üstelik, anayasa referandumu süreci, Hükümetçe çok kötü yönetiliyor. Halkın yarısı referandum yapılacağını bile bilmiyor. Bilenlerin bir kısmı, referandumun konusunu anlamıyor. Konuyu anlayanlar da, hâlâ değişikliğin tam olarak ne olduğu konusunda, fikir sahibi değiller. Ana muhalefet partisi, referandumu boykot çağrısı yapıyor. Referandumun Cumhurbaşkanı'nı halka seçtirmek, süresini 5 yıla indirip ikinci kez seçilme hakkı tanımak ve Meclis'te toplantı nisabını düşürmek için yapıldığı söyleniyor. Ancak, "laiklik" gibi hassas konularda "gerekçe"ler değiştirilerek, "anlamı" değiştirmek amacı olduğu da konuşuluyor. Referandum için gümrüklerde oy kullanılıyor ama değişiklik metni hâlâ açık değil. Konu yeterince tartışılmadığı için, bu girişim, bir fiyasko ve halkı ikiye bölmenin yeni bir uygulaması olacak.Öte yandan, ekonomide beklenen performans sağlanamadı. Büyüme oranımız, bir yıl içinde yüzde 8.3'ten yüzde 3.9'a düştü. Özel tüketim harcamaları, enflasyon hedefi nedeniyle takip edilen sıkı para politikaları sonucu, yıllık değişim olarak yüzde -0.3'e düştü. Eksi rakam uzun yıllardır ilk kez görülüyor. Beyaz eşyada yüzde 15.5 ve otomobil satışlarında yüzde 28.7 düşüş var. Yıl bazında, tüketici kredilerinde yüzde 35 ve toplam kredilerde de yüzde 27 düşüş görülüyor.Bunlara rağmen, Merkez Bankamız hâlâ, şaşılacak biçimde yüksek reel faizde ısrar ediyor. Bu durumda, yüksek faiz lobisi, yakında kendi bindiği dalı kesecek. Ekonomideki bu hatalara, bir de politik hatalar eklenirse, bizi sıcak ve istikrarsız günler bekliyor, diyebiliriz. ytoruner@milliyet.com.tr Bu hafta sonu referandum var