Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Anlaşılan, hükümet seçimden önce hiçbir radikal karar almamak, hiçbir grubu incitmemek, hiçbir tartışmalı konu yaratmamak niyetinde. Halk Bankası ihalesi gerçekleşseydi, bu ihaleye ancak 2-3 kuruluş katılabilecek ve ihale biraz konuşulur hale gelecekti. Öte yandan, muhtemelen satıştan sonra işten çıkarılacak banka personelinin sorunları baş ağrıtacaktı. Diğer bir konu da, bazı kredilerin geri çağrılmak olasılığının bulunmasıydı.Halk Bankası'nın satılmasından vazgeçilmesi, Türk ekonomisinin en büyük sıkıntılarından biri olan "kamu bankaları" sorununun devam edeceğini gösteriyor. Bilindiği gibi, Halk Bankası şimdiye kadar batmakta olan bir çok bankanın bünyesine devredilip sorunsuzca ortadan kaldırılması için kullanılmıştı. 2001 yılı krizi sırasında da, Hazine'nin çıkardığı piyasası olmayan iç borçlanma senetlerinin bankaya verilmesi yoluyla kullanıldı. Daha önceleri de diğer kamu bankalarında olduğu gibi, Hazine'nin bütçe dışı borçlanmasını sağlamakta kullanılıyordu. Halk Bankası'nın satışı ertelendi. Satmak yerine, bankanın yüzde 25'inin borsada halka açılmasına karar verildi. Üstelik, IMF'ye kamu bankalarının elden çıkarılması konusunda verilmiş sözler varken, bu karar alındı. Banka, Hazine'ye o denli bağlı ki, bankanın genel müdürlük olarak inşa ettiği binaya, Hazine sorgusuz sualsiz el koyabildi. Hazine, sanırım hâlâ, üzerinde bankanın amblemi bulunan bu binayı kullanıyor. Öte yandan, banka, hükümetlerin adamlarını doldurduğu bir yemlik haline getirilmişti. Yine, verdiği krediler konusunda sıkıntılar vardı.2001 krizinden sonra, bankanın kredileri büyük oranda artış gösterdi ve yüzde 680'e yakın arttı. Bu haliyle, banka, sektörün yüzde 4'ünü kontrol eder hale geldi. 550'yi aşan şube sayısı da, birçoklarının ağzını sulandırıyordu. Ama, alıcılar için önemli sorunlar da vardı. Bankanın iç borçlanma senedi portföyü çok büyüktü. Şubelerinin bir bölümü kapatılabilirdi. Çalışan kalitesi düşüktü ve bankayı satın alan zorunlu olarak, bir bölüm çalışanı işten çıkarmak durumunda kalacaktı. Ayrıca, küçük ve orta ölçekli kuruluşlar eskisi kadar rahatlıkla kredi alamayacaklardı. Hazine bu binayı kullanıyor Hükümet, seçim öncesi personel problemi yaratmak istemedi. Kredi kullananlardan birçoğu da bankanın satılmasına karşıydı. Öte yandan, Hazine'nin 2001 krizi sırasında verilen ve piyasaya çıkarılamayan iç borçlanma senetlerinin yerine, pazarlanabilir senetler vermesi gerekiyordu. Bu nedenle, Hazine ve bütçe disiplinini bozabileceği endişesiyle Maliye de satışa karşı sayılırdı. Öte yandan, nispeten az sayıda alıcının bulunması, fiyat konusunda tartışmaları gündeme getirebilirdi. Bütün bu nedenler, hükümetin kararında etkili oldu.Anlaşılan o ki, daha bir süre "kamu bankaları"ndan kurtulamayacağız. Banka'nın yüzde 25'inin borsada satılmasının tek faydası, bankanın gerçek fiyatının belirlenmesi olabilir. Ama, "kamu bankaları" sorunu, mutlaka çözülmesi gereken bir sorun olarak önemini koruyor. Seçimlerden hemen sonra, bu konuya eğilmek gerekecek. Kolayca anlaşılabileceği gibi, ancak, güçlü bir hükümet bunu başarabilir. ytoruner@milliyet.com.tr Gerçek fiyat belirlenecek