Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kapitalist sistem ve onun prensipleri, bu sistemden en çok yararlanan ülke ve gruplar tarafından hararetle savunulur ve savunulmak durumundadır. Kapitalist sistemden en büyük faydayı, gelişmiş ülkeler, çokuluslu şirketler ve Avrupa Birliği gibi geniş ölçülü işbirliği anlaşmaları sağlarlar. Kapitalist sistem içinde bu güçlerin her istediklerini yapabilmeleri, her devletin oyunun kurallarına sıkı sıkıya uymaları sayesinde gerçekleşebilir. Oyunun kuralları arasında, demokratik rejimleri en geniş ölçüde yerleştirmek, insan haklarını yaygın biçimde uygulanır hale getirmek, piyasa ekonomisi uygulamalarını mümkün olduğu kadar yaygınlaştırmak, sermaye hareketlerinin ve para transferlerinin önündeki engelleri kaldırmak, kara parayla mücadele etmek, vergi ve diğer ekonomik sistemler arasında bir örneklik sağlamak vardır. IMF, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler, GATT gibi kuruluşlar da aslında oyunun kurallarını istenilen normlarda yerleştirmek amacıyla kurulmuşlardır.Merkez bankacılığı, ateş ve tekerlekle birlikte dünyada yapılan en büyük üç icattan biridir. Merkez bankaları sayesinde, devletler para basar ve bastıkları para kadar "senyöraj" geliri elde ederler. Yani, bastıkları para kadar halktan vergi toplamış olurlar. Bu açıdan bakıldığında, merkez bankaları devletlerin bir parçasıdır ve prensip olarak devletten bağımsız olamazlar. Diğer bir deyişle, merkez bankalarının bağımsız olmaları, kendi devletlerini değil, kapitalist sistem yöneticilerini dinlemeleri anlamına gelir. Bir devlet, zaten kapitalist sistem yöneticilerinin isteklerini yerine getirmeye hazırsa, o devletin de onayıyla merkez bankası bağımsız yapılır.Asıl "senyöraj" gelirini, gelişmiş ülkeler merkez bankaları elde eder. Bu gelirin kontrollü biçimde elde edilmesi için gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının bağımsız olması, bağımsızlığın prensip edinilmesi, yani kendi devletlerinin çıkarlarını fazla korumamaları şarttır. Gelişmiş ülke merkez bankaları gerçek değişim aracı sayılan "hard currency" basarlar. Gelişmekte olan ülkelerin halkları, karşılıksız basılan "hard currency"leri ödeme, tasarruf ve borç alma aracı olarak kullanırlar. Gelişmekte olan ülkelerin bağımsız merkez bankaları da "hard currency" üzerinden döviz rezervi bulundururlar. "Hard currency" basabilen merkez bankaları, kendi ülkelerinde talep edilenin katlarca fazlası kadar dışarıdan para talebiyle karşılaşırlar. Dışarıdan olan para talebi kadar da karşılıksız para basıp, başka ülke halklarından "senyöraj" geliri elde ederler. Yani, bir bakıma gelişmiş ülkeler, merkez bankaları aracılığıyla gelişmekte olan ülke halklarından vergi alırlar.Cumartesi günkü yazımda konuya devam edeceğim. ytoruner@milliyet.com.tr Dünyada hakim düzen kapitalist sistemdir. Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra, yeni bir düzen yerleştirme olasılığı da kalmamıştır. Kapitalizmi, sadece ekonomik düzen olarak algılamak yeterli değildir. Kapitalizm bir dünya görüşüdür. Bu açıdan bakıldığında, kapitalizmin siyasi boyutu demokrasi, ekonomik boyutu piyasa ekonomisi ve sosyal boyutu da insan hakları olarak ifade edilir.