Bing'in söylediklerinin tamamına katılmak mümkün değil ama etrafımızdaki bazı işadamları, bürokrat ve politikacıların aynen onun anlattığı biçimde acımasızca davrandığını görüyoruz.Makyavel olsa, oyunu mutlak kazanmak için oynardı. Kendisi kazanırken kim ne kaybederse kaybetsin, umursamazdı. Kapitalizmin aslı da bu değil mi? Liderlerin davranışları, bu görüşleri teyit etmiyor mu? Büyük devletlerin yaptıkları da bundan farklı mı?Bing, bugünkü vahşi kapitalizm içinde yaşasaydı, Makyavel'in nasıl davranacağını şöyle anlatıyor: Başkalarını sömüreceğinden çok daha az bile olsa, kendisini de sömürürdü. Örneğin, akşamları "sabah olsa da, bir an önce işe gitsem" diye düşünürdü. Olaylar karşısında nasıl davranacağı belli olmazdı. Böylece, düşmanları karşısında bir avantaj kazanmış olurdu. Düşmanları karşısında, seri cinayetler işleyen P.Smith'in "O denli iyi davranır, yumuşak konuşurdum ki, insanlar boğazlarını keseceğimi hiç tahmin etmezlerdi" dediği gibi davranırdı. Kendisine âşık olurdu. Tanrı'nın kendisini başarılı olmak için yarattığına, doğal lider olduğuna inanırdı. Stanley Bing "What would Machiavelli do? (Makyavel olsa ne yapardı?)" isimli kitabında, iş hayatındaki birçok tabuyu sorguluyor. Hiç kimseye güvenmez, her şeyden şüphelenirdi. Bir işi en iyi yönetme biçiminin, her şeye şüpheyle bakmak olduğunu düşünürdü. Herkesin kendisine karşı olduğu varsayımıyla hareket ederdi. Düşmanlarının kendisini öldürmek istediğini, bu yüzden, kendisinin düşmanlarını bir an önce öldürmesi gerektiğini bilirdi. Ancak, bu davranışı evine geldiğinde tamamen yok olurdu. Her an bir savaş içinde olduğunu bilirdi. Bayrağını kaldırır, yani düşmanlarına bütün üstünlüklerini gösterirdi. En iyi arabalara biner, en büyük evlerde otururdu. Düşmanını belirler, en iyi saldırı zamanını ayarlardı. Saldırı yerinin belirlenmesinin en önemli strateji olduğunu bilirdi. Yandaşlarını belirler, yanında "kraldan ziyade kralcı" olan, güdülmeye müsait insanlar tutardı. Bu insanlar küçük şeylerle kolayca satın alınmış olurdu. Disipline ve raporlamaya çok önem verirdi. Böylece, düşmanı konusundaki her bilgiye sahip olurdu. Düşmanlarını "para" noktasından vururdu. Öldürmenin en sağlıklı yolunun, düşmanın para musluklarını kesmek olduğunu bilirdi. Düşmanını mutlaka öldürünceye kadar uğraşır; öldürmeyen her saldırının, düşmanı daha da kuvvetlendireceğini düşünürdü. Yaşam boyunca, etrafınızda bu davranış içinde olan kişiler görmüşsünüzdür. O denli iddiacılardır ki, onları basit oyunlarda bile yenemezsiniz. Hatta, gönüllü olarak yenilmeye razı olursunuz. Bu davranış içindeki kişilerin çoğu başarılı kişilerdir. Ama, kendileri gibilerine rastlarlarsa, kayıpları da büyük olur. Bu ilginç konuya sonraki yazımda da devam edeceğim. ytoruner@milliyet.com.tr Kayıpları büyük olur