Merkez Bankası Başkanı'nın Başbakan ile görüşmesinde eleştiri konusu olacak bir durum yoktur. Hatta, bu çeşit görüşmeler daha sık bir biçimde yapılmalıdır. Başkan, Başbakan'la da herhangi bir bakanla da görüşebilir. Gerekirse, bankanın durumunu anlatmak için Meclis veya hükümet oturumlarına katılabilir. Türk ve yabancı işadamları, üniversiteler, medya organları ve devlet kurumlarıyla da görüşülebilir. Bu ilişkiler, Merkez Bankası'nın bağımsızlığını zedelemez. Tam aksine güçlendirir. Daha önce de benzer görüşmeler yapılmış ve eleştirilmemiştir. Medyada Merkez Bankası'nın ve Guvernör Durmuş Yılmaz'ın her yaptığını eleştiren bir tutum var. Faiz artışını isteyenler, şimdi artışın fazla olduğunu söylüyorlar. Durmuş Yılmaz'ın Başbakan'la yaptığı görüşme bile eleştiri konusu oldu. Merkez Bankası'nın halen Para Politikası Kurulu üyesi olanlar bile, bankanın duruşunu eleştiriyor. Merkez Bankası bağımsızlığı, bildiğini okumak, bazı çevrelerin dediklerini yapmak veya hükümetlere karşı çıkmak olarak algılanamaz. Alınan kararlar ve yapılan uygulamalar izah edilebilir olduğu sürece bağımsızlık korunur. Aksine, iş dünyası ve yabancı yatırımcı gibi güç dengeleriyle "koalisyon" içinde olmak, bağımsızlığı zedeler. Bu durumda, Merkez Bankası Başkanı iyi destek bulur ama Türk milletine karşı olan görevini yerine getiremez. Merkez Bankası, "koalisyon güçleri"nin istediklerini değil, doğru olanı yapmak zorundadır. Daha önce böyle koalisyonlar içinde bulunan guvernörler, Türk milletinin çıkarını düşünenlerden daha fazla alkış almış olabilirler. Ama, kendi kendine hesap vermek, yapılan iç muhasebede haklı olduğunu görmek, milletten aldığını millete verme ferahlığını hissetmek her şeyin üstündedir. Bağımsızlık algısı Merkez Bankası'nın Başbakan'a "bağlı" değil, "ilgili" olan kurumlar arasında sayılması gerekiyor. Ancak, bundan önce de, Başbakanlık makamı genelleştirilip "Başbakanlık" olarak düşünülerek, devlet bakanlarının tümü Başbakan adına işlem yapıyor olarak gösterilmiş ve Merkez Bankası'nın bir devlet bakanlığıyla ilgilendirildiği uygulamalar olmuştur. Bu uygulamalar, hiçbir biçimde Merkez Bankası bağımsızlığını zedelememiştir. Bu uygulama nedeniyle de hiçbir başkan veya başkanlığa vekâlet eden kişi mevcut bağımsızlıktan ödün vermemiştir. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ile sık görüşmek ve gerektiğinde birlikte hareket etmek de bağımsızlığı zedelemez. Bu ilişkiler değil ama TMSF'nin elindeki dövizlerle piyasaya müdahale etmeye kalkışmasına veya zamanında Hazine'ye devredilmemesine karşı çıkmamak, bağımsızlığı zedelemiştir. Öte yandan, Merkez Bankası'nın her faiz kararına da karşı çıkmak haksızlık. Ben, faiz artışı yapılmasını baştan beri uygun bulmadım. Banka, biraz fazla telaşlandı. Çünkü, yaşanmış, önceki tecrübeler vardı. Bunu, kabul edilebilir bir mazeret olarak görüyorum. Sonuçta, dövizdeki hareketlilik kontrol altına alındı. Hareketliliğin kontrol edilmesi biraz geciktiyse, bunun nedeni, karar almak için bir kurulun toplanması gereği olmuştur.Durmuş Yılmaz'ı değerlendirmek için daha erken. Önyargılı olmamak gerekiyor. ytoruner@milliyet.com.tr Önyargı olmamalı