Dünkü yazımda, ABD Hükümeti’nin ve Avrupa Merkez Bankası’nın son kararları karşısında, Merkez Bankamızın aldığı tedbirlerin ne anlama geldiğini anlatmaya çalışmıştım. Bugün, alınan tedbirleri ve bunların olası etkilerini incelemeye devam ediyorum:
* Merkez Bankamız(TCMB), bankaların ellerinde bulunan fazla paraları bir gece için Merkez Bankası’na yatırmaları halinde bankalara vereceği faizi % 1.5’ten % 5’e yükseltti. Böylece TCMB, Bankalararası Para Piyasası’ndaki “gecelik” işlemlerde, bankaların kendisine yatırdığı paralara % 5 faiz verirken; yine isteyen bankalara % 9 faizle “gecelik” para sağlayacak.
* Böylelikle, bankaların tüm para işlemlerini rahatça Merkez Bankası ile yapmaları; piyasadaki faiz oranının geniş dalgalanma içinde oluşmaması sağlanıyor. Sonuç olarak, TCMB faiz oranını tam bir kontrol altında tutmuş oluyor.
* TCMB, piyasaya sağladığı likiditenin sistem içinde daha dengeli dağılmasını sağlamak amacıyla da “Açık Piyasa İşlemleri Repo İhaleleri”nde her bir bankanın vereceği teklif tutarının, toplam ihale tutarının % 20’sini aşmamasına karar verdi. Böylece, sağlanan likidite de bankalar arasında dengeli bir biçimde dağıtılmış olacak.
* TCMB, “Zorunlu Karşılık Tebliği”nde de bir değişiklik yaparak, repo işlemlerinden sağlanan fonların karşılıklarının hesaplanmasında, “fon tutarlarının günlere göre ortalaması”nın alınması ile hesaplama yapılması sistemini getirdi. Böylece, zorunlu karşılıkların hesaplanmasında daha adil bir çözüm sağlanmış oldu.
* Alınan bu tedbirler Merkez Bankası’nın kârını zannedildiği gibi azaltmayacak; arttıracak. Çünkü, faiz düşse bile, muhtemelen piyasaya verilen para miktarı artacak. Zaten, genellikle likiditenin bollaştırıldığı süreçlerde Merkez Bankaları kâr eder; sıkı para politikası uygulandığı zamanlarda ise zarardadır. Unutulmasın, Merkez Bankası’nın kârı da, son tahlilde bütçeye gelir olur.
Dövizde ne yapılıyor?
* TCMB, çok yerinde aldığı kararlarla bir taraftan döviz fiyatının yükselmesini teşvik ederken; diğer taraftan, fiyat artışının dengeli bir biçimde gerçekleşmesini öngörüyor.
* Bu amaçla, yabancı para zorunlu karşılık oranları tüm vadeler için yarım puan düşürülerek; ağırlıklı ortalama karşılık oranı % 11’e gerilemiş oldu. Bu tedbir ile piyasaya yaklaşık 930 milyon ABD Doları döviz likiditesi sağlanmış olacak. Verilen bu likidite ile döviz fiyatlarında beklenilen artışın aşırı sıçramalara neden olmadan gerçekleşmesi hedefleniyor.
* TCMB, döviz alım ihalelerini iptal ederek, döviz satım ihalelerine başladı. Bu suretle, hem piyasadan döviz likiditesi çekilmesinin durdurulması, hem de piyasaya ilave döviz likiditesi verilmesi sağlanacak. Repo ihalelerinde olduğu gibi, döviz ihalelerinde de her bir bankanın verebileceği maksimum teklif tutarı, toplam ihale tutarının % 20’si ile sınırlandırılıyor. Bankalar 1 milyon ABD dolarından düşük teklif de veremeyecekler.
* Böylece Merkez Bankası, piyasaya ihtiyacı olan döviz miktarını sağlayacağı gibi; döviz fiyatını da kontrol altında tutabilecek.