Yılbaşı nedeniyle, tüm mali kuruluşlar pozisyonlarını kapatıyor. Yılsonu itibariyle hesap görülecek. Bu nedenle, kârların realize edilmesi, mali kuruluşların kendi parası üzerinden hesap vermesi gerekiyor. Fon yöneticilerinin başarıları da kâr gerçekleşmelerine göre belirlenecek. Bu arada, Ukrayna’daki borç ödeyememe durumu gibi olağan piyasa gelişmeleri de, her zaman olabileceği gibi ve kaçınılmaz olarak endeksleri geçici anlamda etkiliyor.
Yine, her yılsonunda olduğu gibi bu yıl da merkez bankaları, ekonomi yönetimleri ve hükümetlerin maliye ve para politikası hedeflerindeki başarı oranları ile gerçekleştirdikleri temel reformlar, karşılaştırmalı bir biçimde ortaya çıkacak. Ülkelerin global krizden ne kadar etkilendikleri ve 2010 yılındaki ekonomik beklentileri ile olası büyüme oranları da yılsonunda şekillenecek.
Her yıl karşılaşılan, geleneksel yılsonu operasyonları, global kriz nedeniyle bu yıl çok daha önemli. Sonuç olarak, aralık ayının ortalarına hatta sonuna kadar, para politikası tedbirleri durağanlaşıyor, borsalar düşüyor veya yükselemiyor, mal ve enerji fiyatlarında da fazla hareketlilik olmuyor.
Yılbaşı sonrası piyasalar
Merkez Bankamızın faiz düşüşlerinin sınıra geldiği anlaşılıyor. Yalnız Merkez Bankamızın değil, bütün dünya merkez bankalarının yavaş yavaş ve kontrollü biçimde, faiz düşürmelerinden vazgeçip, 2010 yılına yayarak faiz artışına başlayabilecekleri görülüyor. Türk lirasının diğer paralara göre daha değerli olma durumunun, gelecek yıl da süreceğini düşünüyorum. Merkez Bankamızın ciddi faiz indirimlerine rağmen, Türk lirası değer kazanamadı. 2010 yılında da, yabancı büyük ekonomilerde büyük ölçülere ulaşan likidite, Türk lirasının değer kaybetmesini engelleyecek.
Ülkemiz işadamları ve yabancılar, henüz önlerini tam olarak göremiyor ve kârlı yatırım yapabilecekleri alanları belirleyemiyorlar. Buna paralel olarak da sanat eserleri, hisse senedi ve gayrimenkule yatırım yapmaya yöneliyorlar. Bu yönelimin yeni yılla birlikte, artarak devam edeceği anlaşılıyor. Sonuç olarak, faizlerin düşük olduğu ve döviz fiyatlarının artmadığı bir dönemde, yeni yılla birlikte borsalardaki hisse senedi fiyatlarının yükseleceği anlaşılıyor. İMKB gibi gelişmekte olan borsaların, daha hızlı yükselebileceği de tahmin edilebilir.
Özelleştirmeler sonucu kilit devlet yatırımları ile bankalar ve sigortalar başta olmak üzere önemli özel sektör kuruluşlarının yabancıların eline geçmesi, Türk özel sektörünün önde giden şirketlerini, yeni yılda rekabet durumlarını yeniden gözden geçirmek zorunda bırakıyor.
Üretim kararlarının artması ve yeni yatırımların başlaması ile birlikte, İMKB’deki artışı takiben, yıl içinde önce enerji ve mal fiyatlarının, sonra da gayrimenkul fiyatlarının yükselmeye başlayacağını söyleyebiliriz. Öte yandan, dünyadaki ekonomik belirsizlik, rezerv para niteliğindeki ABD dolarının zayıflığı ile yatırım enstrümanlarının kârlılığının ve sayısının azalması, altına talep yaratıyor. Bu talebin yılsonuna kadar süreceği; sonrasında, fiyatların dengelenebileceği düşünülür.
İşsizlik, 2010 yılında da ülkemizin en önemli sorunu olmaya devam edecek.