Önceki seçimlerde, Cem Uzan kesenin ağzını o denli açmıştı ki, Ali Taran yerine kim olsa, bu parayla iyi propaganda yapardı. Şimdi yine, en bol paralı partiyle çalışıyor. Taran'ın, AKP'nin en büyük eksiği olan "milliyetçilik" olgusunu işleyip bu açığı kapatacak biçimde çalışacağını sanıyorum. Doğal olarak, AKP, "bir beş yıl daha" ve "çağdaşlaşmaya devam" gibi sloganlar da kullanabilecek.AKP, şimdiye kadar olduğu gibi, bu kez de diğer partilerden erken davranıp propagandasına hazırlanmaya başladı. Geçmiş seçimlerdeki en büyük başarıları da buydu. Şimdi sıra, diğer partilerin ekiplerini seçmelerinde. Ama, muhalefet partileri "atak" olmaları gerekirken, "hantal" bir görünüm içindeler. Sanki, bunların hiçbiri iktidar olmak istemiyor. Ne programları ne de ekipleri belli. Üstelik, AKP'ye iş dünyasından, medyadan, yabancılardan ve halkın yaklaşık üçte birinden destek var. Bu durumda, Tayyip Bey, her konuda istediğini yapacak gibi.Türkiye'de partiler, şimdiye kadar çağdaş bir seçim propagandası yapamadılar. İktidar partileri, çeşitli sözler vererek maddi menfaatler sağlayarak ve "devlet"i kullanarak bir dönem daha iktidarlarını sürdürmeye çalıştılar. Kısacası, seçim propagandaları, "halkı kandırmak" ve "dini kullanmak" üzerine inşa edildi. Bunlar başarılı da oldu, denilebilir. AKP, önümüzdeki seçimlerde propagandasını yapacak adamı buldu. Ali Taran, AKP ile anlaşma yaptığı dönemde, Doğru Yol partisi ve Genç Parti ile de flört halindeydi. Kısacası, diğer partileri kullanarak AKP ile işi bitirdi. Milletimize, "boş umutlar", "cin çareler", "kalıplaşmış sloganlar", "küçük rüşvetler" ve "usandırıcı medya oyunları" ile yaklaşılmayan, seçim propagandalarını bakalım ne zaman göreceğiz? Ne zaman, milletimiz "mutluluk"a oy vermeye başlayabilecek? Ne zaman, "doğru ve yanlış" millete gerçek anlamda anlatılacak? Ne zaman, millete ilk söylenen "güvenliğinin korunacağı" ve "barış içinde yaşanılacağı" olmayacak? Bakalım, ne zaman "kömür dağıtılarak", "başörtüsü sorunu" sömürülerek, oy toplamaktan vazgeçilecek?Acaba, liderler, bir zamanlar yaptıkları gibi, bir arada televizyonlarda boy gösterebilecekler mi? Köşe yazarları, ne zaman taraf tutmak yerine, partilerin ve liderlerin "dolu" ve "boş" yönlerini gerçekçi ve rasyonel bir biçimde değerlendirebilecek? Bakalım, "kitle partisi" oluşturma gereği düşünülebilecek mi? "Parti içi demokrasi" ilkesinin gündeme getirilmesine ne zaman cesaret edilebilecek?Bir liderin, "milliyetçi", "laik", "Müslüman", "demokrat" olmaması zaten düşünülemez. Biz liderimizin, "zenginlerin adamı" olmasını istemediğimiz gibi, "gariban dostu" olmasını da istemeyiz. Bakalım, ne zaman, "avam", "imacı", kendini beğenmiş", "saldırgan", "çok konuşan ama bir şey söylemeyen" lider tipi yerine, "seviyeli", "emin", "neşeli", "dengeli", "yaratıcı" ve "bilgilendirici" lider tipi, milletimizin iltifatına mazhar(!) olabilecek? Bize, gerçek anlamda, "çözümcü", "teknokrat", "dürüst", "kararlı", "efendi" bir lider ve kadro lazım. ytoruner@milliyet.com.tr 'Mutluluk'a oy verecek miyiz?