Roche soruşturması bize sadece sağlık sistemimizdeki değil, adalet sistemimizdeki bozuklukları da gösterdi. Anlaşılan, iddia makamı yeterince hazırlanmamıştı. Okuyucularımdan M. N. Doğanın dediği gibi: Firma yetkilileri süklüm püklüm toplanmış, nezarette tutulmuş, iddialar basında çarşaf çarşaf yayımlanmış, insanlar suçlu gösterilmiş, sonra da salıverilmişti. Bir iddia varsa, ciddi ve hazırlık safhasında gizli olmalıydı. Yargının görevi önce içeri atmak, sonra soruşturma yapmak olmamalıydı. Doğan devam ediyor: Basın yeterince tarafsız değil ve olaylar uzman olmayan kişilerce değerlendiriliyor. Olaylara sadece "toplumu coşturma" amacıyla yaklaşılıyor, yargısız infaz yapılıyor, insanlar suçsuz çıkınca da "Haber değeri yok" diye olaya yer verilmiyor. Batıda, birinin tutuklanması işin sonu gibidir.Ellerine kelepçe vurulmadan önce, insanlar medeni bir biçimde davet edilerek, soruşturmanın gizlice ve insan onurlarını zedelemeden yapılması gerekirdi. İnsanların suçlu gibi toplanıp sonra da "Pardon" denilmesi kurumlara ve sisteme olan güven ve saygıyı yok ediyor.Geçtiğimiz cumartesi günü, Adalet reformuyla ilgili olarak Avrupa Birliği Komisyonunun hazırlattığı son raporu konu eden yazım çıktı. Roche soruşturması da gösteriyor ki, Batı standartlarına ulaşabilmemiz için daha çok fırın ekmek yenilmesi gerekiyor.Okuyucularımdan M. Büyükyazıcı, Roche soruşturması sırasında, yalnız Rocheun değil, ilaç firmalarının tümünün bazı doktorları yurtdışında yapılan kongrelere götürüp götürmediklerinin ve eczanelere promosyon amaçlı ilaç verip vermediklerinin araştırılması gerektiğini söylüyor. Bence, bu çeşit özendirmeler Sağlık Bakanlığının yönlendirmesi altında pekala yapılabilmelidir. Ne de olsa, bizde ilaç reklamı yapılmasına izin verilmiyor.Okuyucularımdan B. Barut ve diğer birçoğu perakende eczacılığı savunan iletiler göndermiş. Kısaca, benim savunduğum eczane zincirleri sisteminin, sermaye babaları tarafından istendiğini söylüyorlar.Eczacıların savunmalarının birçoğu benim görüşlerime uymuyor:A) Depocu ve eczanelerin toplam kâr payı sadece % 30-40. Eczane zincirleri oluşursa, indirim oranı yüksek olacak ve bunlar çok daha fazla kar edecekler. (Haklısınız, ama o zaman, hem depo karının kalkması hem de toptan alım nedenleriyle ilaçlar ucuzlatılabilecek.)B) Devlet eczacılara parasını zamanında ödemiyor. Üstelik eczacılar veresiye ilaç da satıyorlar. (Eczane zincirleri oluşursa, veresiye kalkacağı ve devletten olan alacağın ödenme zamanı bilineceği için ilaçların ucuzlatılabileceğini varsayabiliriz.)C) Eczaneler denetimi kolay yapılan ve her şeyin faturayla girip çıktığı yerlerdir. (Doğru, zaten öyle olması lazım. Ama, bazı pahalı ilaçların hastane doktorları tarafından yazıldığı, fakat hastane tarafından kullanılmayıp eczaneye iade edildiği ve bu ilaçların parasının devletten tahsil edilmesinden sonra tekrar satıldığı iddialarına ne dersiniz?)Bu konular daha çok tartışılır. Tartışılmalı da. Düzelinceye kadar. ytoruner@milliyet.com.tr Geçen haftaki bir yazımı Roche soruşturmasına ayırmış ve Rocheun neden aklanması gerektiğini anlatmaya çalışmıştım. Sanıyorum, bütün medyada Rocheu savunan tek kişi ben oldum. Bu yazım üzerine, lehte ve aleyhte çok sayıda ileti aldım. Bunlardan bazıları doğrudan Roche olayı, bazıları ise sağlık sistemimizdeki bozukluklar hakkındaydı.