Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Avrupa Birliğine giriş sürecinde en büyük reform adalet sisteminin işleyişinde yapılacak. Geçiş dönemi sırasında benzer birçok çalışma daha yapılacak ve sistemimiz sorgulanacak.Yeni rapor, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kaldırılmış olması, hakim ve savcıların mesleki birlikler kurmaları konusunda çalışmaların başlatılması, adli polis kurulması yolunda yasa teklifi hazırlanması, avukatlara erişim olanaklarının artırılması konularında alınan tedbirler nedeniyle olumlu ifadeler kullanıyor.Yine yeni raporda, cezaevlerine girişleriyle ilgili, avukatlardan gelen aşağılanma ve taciz iddialarının tamamen son bulduğu belirtiliyor. Rapora göre, Adalet Bakanlığı, tüm adliye binalarının güvenli yerlerinde görüşme odaları inşa etmeyi ve ilke olarak da savcıların mahkemedeki konumunun, avukatlarınkiyle eşitlenmesi hususunu kabul etti.Komisyon, bugüne değin alınmış bulunan tedbirlerin Türk hukuk sistemine ne ölçüde olumlu katkılar sağladığının değerlendirilmesi için çok erken olduğu ve izlenme sürecinin devam etmesi gerektiği kanaatinde. Çünkü, Adalet Bakanlığı yargı bağımsızlığına ilişkin önceki rapordaki önerilerle ilgili bir taahhütte bulunmamış durumda. Öte yandan, hakim ve savcı arasında daha açık bir görev, yetki ve sorumluluk ayrımı yapılması yönünde hiçbir resmi girişim yapılmamış.Rapora göre, savunma hakkının güçlendirilmesi için daha fazla reforma ihtiyaç var. Adalet Bakanlığı, avukat soruşturmalarıyla ilgili görevini barolara devretmekte hala isteksiz görünüyor. Yine, devlet görevlilerinin şahıslara karşı olan kötü muameleleriyle uğraşan adli tıp hizmetlerinde de reforma ihtiyaç bulunuyor.Rapor, Türk yargı sisteminin işleyişinin mükemmelden uzak kalmaya devam ettiğini açıkça vurguluyor. Ama, sistemin hızlı bir dönüşüm sürecinde ve yasama ve yürütme erklerinin bu dönüşümü yürütmeye kararlı olduğunun gözlemlendiği de açıklanıyor.Siyasal erkin etkisine maruz kalmış bir yargı, objektifliğini, saygınlığını, insan hakları ve temel özgürlükleri etkin biçimde koruyabilme kapasitesini kaybeder. Bu da demokratik bir toplumun "hukuk devleti" olma ilkesiyle çelişir. "Hukuk devleti" olunması, yargının hem yasamadan hem de yürütmeden bağımsız olmasını gerektiriyor. Üstelik, bu bağımsızlık hem kurumsal hem de işlevsel açıdan olmalı. Bunun bir sonucu olarak da, hem yasama hem de yürütme organları kesinleşmiş mahkeme kararlarına gecikmeden uymak zorunda.Adalet sistemimizde yapılacak reform, bütün reformlardan daha önemli. ytoruner@milliyet.com.tr Birkaç hafta önce, Avrupa Birliği Komisyonunun yargı sistemimizde yapılması gereken reformlar konusunda yaptırdığı Ekim 2003 tarihli ön araştırmaya değinmiştim. Kjell Bjornberg (İsveç) ve Paul Richmond (İngiltere) başkanlığındaki bir ekip tarafından yapılan Temmuz 2004 tarihli 177 sayfalık "ikinci araştırma" da hükümete sunuldu.