Ajanda Kalemliği ve Bullet Journal'a Dair

23 Şubat 2018

Sizde durum ne bilmiyorum ama ben aşırı unutkan bir insanım. Özellikle isimleri unuturum. Hani şu bir tatile gidip 10 sene anlatabilen insanlar vardır ya onlara çok özenirim. Kaldığım otel gittiğim restorandan falan geçtim, daha dönüş yolunda gittiğim yerin adını unutabiliyorum. Şu dünyada bir balıklar bir ben anlayacağınız.

Unutmalarımın en meşhurları da on dakika önce tanıştığım insanların adını unutmaktır. Dikkatsizlikten ya da önemsemezlikten falan değil teknik bir sorun olduğunu düşünmeye başladım bunun. 20 sene evvel vefat eden babaannemin cenazesine gelen kadının elbisesinin desenini hatırlayabiliyorken isimlere olan düşmanlığım nedir bilinmez. Sonra ismini hatırlayamadığım herkese canım cicim çekmekten sevgi pıtırcığı gibi dolanıyorum ortada. Kaldı ki filmdir yönetmendir oyuncudur aklımda tutup da kültür kumkuması olayım.

Unutkanlığa ihmalkarlık ve dağınık bir bünye de dahil olunca iş iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. İçmem gereken bir ilacı biraz sonra biraz sonra diye diye üç gün içmediğim oluyor. Ya da alacağım bir randevuyu yarın alırım öbür gün alırım bakmışım üç ay geçmiş farkında değilim. Takvimlerle de aram iyi değildir. Hani eskiden yaşlılar harman zamanı

Yazının Devamı

Bir Tatil Etkinliği: Kolay Çerçeve Yapımı

2 Şubat 2018

Hadi itiraf edin. İki haftadır çocuklar evde ve evde bir şenlik havası. Havada uçuşan toplar, her lavaboda itinayla saçları köpüklenip öylece bırakılıp gidilmiş Barbieler. Geceleri karanlıkta ayağa batıveren o minik minik oyuncaklar. Hafiften “ee bütün yaz tatil yapıyorlar, zaten akşama kadar da oturuyorlar” denilen öğretmenlere hak vermeler….liste böyle uzar gider.

Çalışan anneler iki hafta çocuğun yanında kalacak aile büyüğü telaşında. Tatili çocuklarıyla geçirme fırsatı olan anneler ise intamom instamom dolanarak, düzenin dayattığı ya mükemmel anne olamazsam endişesinde. Kimisi yer çekerken su nasıl kaldırır anlatma uğraşındayken kimisi de 3 yaşındaki çocuğa integral türev öğretme çabasında.

Şimdi diyorum ki, çocuğunu öylece tv karşısına bırakmış olanlarda masa başında doktora tezi yaptıranlarda alın bir fincan çay gelin size anlatacaklarım var. Geldiniz mi, tamam başlıyorum. Haydiii çocuklara şöyle birlikte eğleneceğimiz bir sanat etkinliği yaptıralım. Biz geçenlerde kızımın arkadaşlarıyla denedik, çok da hoşlarına gitti.

Evet sayıyorum malzemeleri

- Etkinliklerin en kurtarıcı elemanı abeslang çubuğu. Eczanelerde ya da medikallerde bulabilirsiniz. Bir kutuda 100 adet var

Yazının Devamı

Basit Dikiş Tekniği ile Aksesuar Yapımı

26 Ocak 2018

Şükür ki havalar mevsim normallerine dönmeye başladı gibi, hafiften soğudu. Rize de zaten yağmurlu. Belki kar da gelir yakında. Ben kış kadını değilim. Böyle havalarda hiç dışarı çıkasım gelmez. Ev en huzurlu, en rahat sığınağım mart ayına kadar. Bir battaniye, bir fincan ıhlamur, yanında da mis gibi elmalı tart falan da varsa benden mutlusu yok.

Kış aylarında ev güzel, ev rahat iyi hoş da biraz kitap oku, biraz keyif yap, e film falan da bir yere kadar. Hadi birazda evcilik oyna bizim kızla. Bir yerde bitiyor yapacaklar. Biraz sonra harcanamayan o enerji dürtmeye başlıyor içimden. Ne yapsam? Ne yapsam?

Dışarı bakıyorum yağmur fırtına, yok Yasemin deli olma sok kafanı içeri. Böyle zamanlarda en güzeli elinde bir şeylerle uğraşmak. Zamanın nasıl geçtiğini anlamazsın. Hem üretmenin o tarifsiz mutluluğu hafta sonunu pozitifin de pozitifi bir havaya sokuverir ki değme keyfine.

Şöyle hafta içi kıyafetleri şenlendirecek bir aksesuar yapsak hiç fena olmaz. Ama şimdi sizi duyar gibiyim “yasemin daha demincek kendin söyledin, dışarısı hiç çıkılası değil. Malzeme almaya nasıl gideceğiz, gözümüz kesip gezmeye çıkamadık” Durun arkadaşlar sakin, evde olanları değerlendiririz. Bir diğer yarınızdan

Yazının Devamı

Minik Bir Merhaba ve El Emeğine Dair...

18 Ocak 2018

Biz çocukken ki 80’li yılların sonu 90’ların başından bahsediyorum, ev gezmelerine gidilirdi. Şimdi düşündüğümde dönem filminden fırlama gibi duran o sahneler hayatımın en sıcak en samimi gelen anıları belki de. Sobalı odalar, gösterişten değil içten geldiği için yapılan ikramlar, sıcak sohbetler…

Kadınlar gezmelere giderken mutlaka en güzel poşetlerine, kutularına koydukları el işlerini de götürürlerdi yanlarında. Önden bir nasılsın, neler yapıyorsun muhabbetinden sonra bir hanımın hamlesiyle dökülüverirdi ortaya marifetler. Kimisi dantelini kimisi örgüsünü kimisi işlemesini yapar, yaparken yanındakine de gösterirdi. Beğenildiyse modeli istenir, modeli istenen hanım şöyle bir gururlanır, modeli isteyende sevdiği biriyse verirdi. Eğer vermek istemiyorsa önünde iki seçenek vardı. Açıktan söyleyebilecekse model yeminli denir (yani sen anla ölürüm de vermem diyor burada) açıktan söyleyemeyecekse “falancaya sözüm vardı ona vereyim oradan gelince ben çocuktan yollarım sana” deyip savuşturulurdu. Gülmeyin yahu, böyle yürürdü bu işler. Kitabını yazarım ben, yıllarımı verdim bu muhabbetlere. Şimdi düşünüyorum da ne tatlı ne masum rekabetler ne kadar temiz dünyalarmış.

Sonraki

Yazının Devamı