Seller, müsilaj ve kül olan ormanlar; yitip giden doğal hayat, hayvanlar, canlar… Bunların ruh sağlığımıza etkileri, bizde kronik kaygı bozukluğu “eko-anksiyete” yaratıyor; peki bu kaygıyla nasıl baş edebiliriz?
Günlerdir ülkemizde yaşanan en büyük orman yangını felaketiyle mücadele ediyoruz. Paylaşılan görüntüler yüreklerimizi parçalıyor. Dünya genelinde ise sel, fırtına, yangın ve deprem gibi afet haberleri peşi sıra geliyor. Uzmanların yıllardır uyardığı iklim krizi, kapımızdan girdi. Tüm bunlar, geleceğimizle ilgili ciddi kaygı yaşamamıza neden oluyor. Öyle ki, bu sebeple çocuk sahibi olmayı reddeden yetişkinler var. 2017’de Amerikan Psikiyatri Derneği (APA) tarafından, “çevresel felaketin kronik korkusu” olarak tanımlanan “eko-kaygı”, son yıllarda özellikle gençler ve çocuklar arasında hızla yayılıyor. Yaşadığı her an karbon ayak izi bıraktığı için endişeli ve sorumsuz yetişkinlere öfkeli gençlerle sarılı çevremiz. Günümüzün gençliği, çevre bilinci konusunda
Vaka sayılarındaki artış akıllara aynı soruyu getiriyor: Okullar açılabilecek mi? Amsterdam VU Üniversitesi’nden Dr. Cesuroğlu, “Okulları kapalı tutmak çözüm değil. Okullar mutlaka açılmalı, bunun telafisi yok” diyor
Büyük bir kesim okulların bir an önce açılmasını savunurken, bir kesim de endişeli. Amsterdam VU Üniversitesi Toplum Sağlığı Uzmanı, Türk Tabipleri Birliği Pandemi ve Okul Sağlığı Çalışma Grubu Üyesi Dr. Tomris Cesuroğlu ile hemen herkesin aklındaki soru işaretlerini konuştuk.
Okulların açılmasından tereddüt eden bir kesim var. Bunun virüsün yayılmasındaki rolü nedir?
Şurada anlaşalım: pandemide dahi normal olan okulların açık tutulmasıdır. Türkiye’de ise; okulların kapalı tutulması normal bir şey, ancak vaka sayıları çok düşer, aşılama belirli bir orana gelirse okullar açılabilirmiş gibi bir anlayış var. Dünyadaki bütün otoriteler okulların açılmasının bu tür şartlara bağlanamayacağını, pandemi süresince ne yapıp edip okulların açık tutulması gerektiğini belirtiyor.
Son yıllarda eğitimdeki popüler kavram “kodlama”. 3 yaştan itibaren, kodlama eğitimi vermeyen okul neredeyse yok. Peki, nedir bu kodlama eğitimi ve ne işe yarar?
Okul öncesinden itibaren, neredeyse tüm okullar “en iyi kodlama eğitimi bizde” reklamı yapıyor. Yaz okulları ve online aktivitelerde bile kodlama var. Çocuğuna kodlama eğitimi aldırmamış veliye uzaylı gibi bakılıyor. Peki, kodlama eğitiminin gerçekte ne olduğunu, hangi amaçla kullanılması gerektiğini, çocuklar için ne kadar gerekli olduğunu biliyor muyuz? Yoksa bu konu da diğer pek çok kavram gibi bir süre sonra unutulup gidecek mi? Yıllardır bu alanda çalışan çok değerli uzmanlara sordum.
ETZ Eğitim Danışmanlık Kurucusu Dr. Işıl Boy Ergül:
“Her kodlama çalışmasının içi dolu değil”
Nedir bu kodlama ve hangi yaşta başlamalı?
Küçük yaş grubunda bahsedilen kodlama daha çok sıralı işlem kurma ve algoritmik düşünme becerileri üzerine kurgulanır ve bu beceriler kodlamanın ileri seviyeleri için önemli bir zemin oluşturur. Kodlama eğitimleri; problem
Tatilin başlamasıyla dijital oyuna ilgi arttı. Pandeminin de tetiklediği dijital oyun bağımlılığı, çocukların uygunsuz içeriklere maruz kalma oranını da artırıyor. Çocuklarımızı şiddet görüntülerinden ve uygunsuz içeriklerden nasıl koruyacağız?
Pandemi ve şimdi de yaz tatiliyle çocukların ekran kullanımı katlanarak arttı. Bu da dijital oyun tüketimini tetikledi. Ekran bağımlılığının yanı sıra çocuklar küçük yaşlardan itibaren şiddet, cinsellik, küfür gibi pek çok uygunsuz içerikli oyunla temas ediyor.
Çok masum görünen bir oyunun içinden bile dehşete düşüren görüntüler çıkabiliyor. Üstelik pek çok araştırma, düzenli olarak şiddet içeren içeriklere maruz kalan çocukların, şiddete eğilimlerinin de arttığını gösteriyor. Peki, çocukları bu uygunsuz içeriklerden nasıl koruyacağız? Daha doğrusu, uygun içerikleri seçmeyi ve şiddet dolu bu dünyanın içinde şiddeti tercih etmemeyi onlara nasıl öğreteceğiz?
Bu çok önemli konuyu, teknoloji
Sosyal medyada çocukların fotoğrafları da filtreleniyor. Bu konuda Norveç Çocuk ve Aile İşleri Bakanlığı, örnek alınması gereken bir yasa çıkardı. Filtreli fotoğraf paylaşan ünlüler, influencerlar bunu belirtmek zorunda kalacak; aksi halde cezaya tabi tutulacak
Sosyal medyada kullanılan filtrelerin, beden algısı üzerinde yaptığı olumsuz etkiler uzun zamandır tartışma konusu. Özellikle ünlü kişilerin fotoğraflarını filtrelemesi ve standart bir güzellik algısı yaratılması nedeniyle sosyal medyada gördüğümüz herkes birbirine benziyor. Bağımlılık yapan filtreler yüzünden, bir süre sonra aynada gördüğümüz insandan mutsuz olmaya başlıyoruz. Daha da korkuncu, sosyal medya üzerinden para kazanan, reklam paylaşımları yapan influencer’lar, çocuklarını da filtreli olarak paylaşıyor. Bu konuda Norveç Çocuk ve Aile İşleri Bakanlığı, tüm dünyanın örnek alması gereken bir yasa çıkardı.
Norveç Çocuk ve Aile İşleri Bakanlığı’nın kararına göre, Instagram, TikTok, Facebook, Snapchat ve Twitter gibi
Çocuklarla tatile hazırlanırken tüm olasılıkları hesaplamak, minimum eşyayla maksimum ihtiyacı karşılamak gerekir. Bavul hazırlamadan önce verdiğimiz ipuçlarına göz atın
Çocuklu tatil hem keyifli hem zahmetli. Tatilde tüm gün yatmak yerine, aksiyon sevenlerdenseniz, çocuklu tatilden de zevk alabilirsiniz. Küçük yaştan itibaren, çocukları seyahate, farklı yerlerde kalmaya alıştırmak, ilerisi için büyük kolaylık. Bu sayede, hayatın sürprizlerine, anlık değişimlere hazırlıklı bireyler yetiştirmiş oluyoruz bana göre. Hayat her zaman ev konforunda değil ne de olsa! Yaz tatili planları yaparken, çocuklu tatile çıkış rehberi hazırladık. En pratik şekilde nasıl valiz hazırlanır ve seyahat edilir? Buyurun yazımıza…
Her zaman listeniz olsun
Kızımla doğduğu andan itibaren gerek iş gerek gezi amaçlı çok seyahat ettik. Uygun olan hemen her yere onu da yanımda götürdüm. Çocukla seyahatin olmazsa olmaz eşyası var. Bu herkes için değişebilir. Bunları belirleyip bir liste yapın. Bu liste her zaman hazır bulunsun. Çocuğunuz
Aşılamanın hızlanması ve 1 Temmuz itibarıyla kısıtlamaların kalkması yaz planlarını hızlandırdı. Okulların da tatil olmasıyla keyifli önerilerle dolu bir yaz çocukları bekliyor
Belirsizlik, kaygı, stresle geçen bir dönemin ardından yaz geldi. Başta ebeveynler ve çocuklar biraz olsun nefes almak, rahatlamak istiyoruz. Bu süreçte ailelerin aklındaki soru yine “çocuklarla yaz tatilini nasıl geçireceğiz?” Bu yaz ister online ister yüz yüze değerlendirilebilecek pek çok alternatif var. Ben öncelikle gerilen ilişkilerimizi düzenlemek, dijital yorgunluğu üzerimizden atmak ve hem kendimizle hem çocuğumuzla ilişkimize öncelik vermemiz gerektiğinden yanayım. Tüm günü aktivitelerle doldurmak yerine, daha çok göz göze baktığımız, konuştuğumuz, ekranlardan uzak kalabildiğimiz bir yaz dilerim hepimize.
Çevrimiçi Yaz Sanat Okulu
İstanbul Modern 5 Temmuz-27 Ağustos tarihleri arasında 4-7 ve 8-12 yaş grubu çocuklara çevrimiçi yaz sanat okulu düzenliyor. Yaz boyu, her gün, sınırlı kontenjanla
Günümüz dünyasında çocuğun bakımına yardımcı olmayan, çocuğuyla mesafeli ilişki kuran geleneksel babaların aksine modern babaların sayısı hızla çoğalsa da hâlâ gidilmesi gereken çok yol var. İşte bu yolda babalık izni büyük önem taşıyor
Doğumdan itibaren baba-bebek bağlanmasının çocuk gelişimindeki önemine dair araştırmalar arttıkça, babaları, bebek bakım sürecine dâhil edecek adımlar da atılıyor. Avrupa ülkelerinin çoğunda babalık izinleri, anneninkiyle eşitlenirken, ülkemizde de bu konuda olumlu adımlar atılıyor ve babalık iznini uzatan şirketlerin sayısı artıyor.
Özel sektördeki babaların 5, kamuda çalışanların 10 gün babalık izni var. Bu süre hem baba hem bebek açısından çok kısa. Çünkü pek çok güncel araştırmaya göre, evde bebeği ve eşiyle vakit geçiren, sürece katılan babalar uzun vadede daha mutlu oluyor. Babaların bebekleriyle bağ kurması, çocuk gelişimini sağlıklı etkiliyor. Evde iş bölümüne dâhil olması da, eş ilişkilerini olumlu yönde