‘The Following’, ya ismini kült diziler arasına yazdıracak ya da kısıtlı konusunun kurbanı olacak

İçinde seri katil barındıran yapımlar, her zaman heyecan ve merak uyandırır. Bir de katilimiz dahiyse ve zekice planlar kuruyorsa saygı bile duyarız kendisine. Mesela ‘Kuzuların Sessizliği’ filmindeki Hannibal Lecter, ne kadar vahşi ve acımasız olursa olsun hayranlıkla bir sonraki hamlesini bekleyip durduk. Efsane filmler arasına giren ‘Seven’daki katilimiz, final sahnesinde yaptığı hareketiyle birçok kişiyi ters köşeye yatırmıştı.
Bu tarz yapımlardan hoşlansak da ‘CSI’ serilerini saymazsak, türün çok az örneği var. Bunlardan biri olan ‘The Following’, ‘Dexter’ın sezon finali yapmasından sonra oluşan boşluğu doldurmak için imdada yetişti. Yaptığı reklamlar, tanınmış oyuncuları ve konusuyla bizleri ekran başına kilitledi. Dizide ‘Kuzuların Sessizliği’ tarzı, kendisini oldukça hissettiriyor.
Edebiyat profesörü Joe Carroll, tam bir Edgar Allen Poe tutkunudur. 14 kadını Poe’nun eserlerine uygun bir ritüelle öldürdükten sonra, ajan Ryan Hardy tarafından yakalanmıştır. Birkaç yıl sonra hapisten kaçar ve 15’inci kurbanının peşine düşer. Yarım bıraktığı işi tamamlamak istemektedir. Artık ajanlık yapmayan ve alkol sorunu olan Ryan Hardy yardıma çağrılır. Hardy, kurbanı kurtaramaz fakat Carroll’ı yeniden demir parmaklıkların ardına gönderir. Her şey sona erdi diye düşünülürken aynı ritüelde cinayetler başlar ve Carroll’ın oğlu kaçırılır. Bütün bunların arkasında Poe hayranı seri katilin kurduğu bir tarikat vardır.

Cinayet timi
‘The Following’, alışılagelen seri katil janrından biraz farklı bir yapım. Karşımızda tek bir adamın yönettiği bir katil takımı var. Esas adamımız Joe Carroll’ı canlandıran James Purefoy, mimikleri, tarzı ve duruşuyla saygıyı hak ediyor. Fakat tarikatı için aynı şeyleri söylemek biraz zor. Emma’yı oynayan Valorie Curry hariç diğerleri acımasızlıklarını izleyiciye geçiremiyor. Ayrıca Carroll’ın bu insanları, onun için cinayet işlemeye ya da pis işlerini yaptırmaya nasıl ikna ettiğini henüz göremedik. Arada geri dönüşlerle ders verdiği zamanları gösterip, insanları nasıl etkisi altına aldığı anlatılmaya çalışılsa da beni tatmin etmedi doğrusu. Bu, şimdiye kadar bir eksiklik olarak göze çarpıyor.

İnce bir çizgide yürüyor
Dizinin diğer yıldızı Kevin Bacon’sa, ajan Ryan Hardy’i ete kemiğe büründürüyor. Rolünde oldukça başarılı ama oynadığı karakter, seri katilimiz karşısında çok silik kalıyor. Denk olmayan bir güç savaşı var aralarında. Umarım ilerleyen bölümlerde aradaki bu fark kapanır. James Purefoy’u ‘Rome’ dizisinden sonra özlemişiz açıkçası. Arada birkaç dizide konuk oyuncu olarak izledik fakat bana yetmemiş. Seri katil rolü de bir hayli yakışmış kendisine.
Bana göre ‘The Following’, ince bir çizgide yürüyor. Ya efsane diziler arasında yerini alacak ya da kısıtlı konusuyla tıkanıp unutulup gidecek. Ben ilk seçeneğin gerçekleşmesini umuyorum. Ama bunun için senaristlerin ilerleyen bölümlerde olayların akışını değiştirmesi ve daha çok heyecan katması gerekiyor. Yine de Kevin Bacon, James Purefoy ve hepsinden önemlisi Edgar Allen Poe için izlemenizi tavsiye ediyorum.

Haberin Devamı

DİZİNİN KÜNYESİ
Kevin Bacon (Ryan Hardy)
James Purefoy (Joe Carroll)
Natalie Zea (Claire Matthews)
Shawn Ashmore (Mike Weston)
Valorie Curry (Emma Hill)

Haberin Devamı

www.twitter.com/nevzatakdere

Haberin Devamı